Partisinin MYK toplantısı sonrası açıklama yapan AKP Sözcüsü Ömer Çelik, “Gazeteci Sedef Kabaş'ın yaptığının fikir hürriyeti ile alakası yok; bu konuda CHP'nin yaptığı nefret siyasetinin önünü açmak” ifadelerini kullandı. Ukrayna-Rusya krizine de değinen Çelik, "Bölgemiz yeni bir savaşı kaldıramaz" dedi.

AKP Sözcüsü Çelik Sedef Kabaş'ı hedef aldı

AKP Sözcüsü Çelik, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik sözleri gerekçe gösterilerek tutuklan gazeteci Sedef Kabaş'ı hedef aldı. Kabaş hakkında, "Bu en son gazeteci sıfatı taşıyan Sedef Kabaş'ın yaptığı hareket kabul edilemeyecek bir davranış biçimidir. Başlı başına ahlak yoksunluğu, pespayeliktir" ifadelerini kullandı.

Çelik, şöyle devam etti: "Bunun fikir hürriyeti ile ilgisi yoktur. Bugün vatandaşlarımız Türkiye'nin her tarafında bu ahlaksız yaklaşım karşısında suç duyurusunda bulunmuştur. Cumhurbaşkanlığı makamına hakarettir. Muhalefet, demokrasi için zorunludur. Keşke kaliteli bir muhalefetimiz olsa. Aynı şeyler sizin genel başkanlarınıza, çalışma kurumlarınıza söylense kabul eder misiniz? AK Parti mücadelesini hukuki olarak sürdürecektir. Hakaret ve nefret siyasetine asla geçit vermeyeceğiz."

(Gazeteci Sedef Kabaş, TELE1'deki televizyon programında kullandığı ifadeler nedeniyle, cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla tutuklanmıştı. Kabaş, savunmasında, “Sözün orijinali bir atasözüdür. Hatta sözün orijinalini de değiştirerek sarf ettim. Bundan da anlaşılacağı üzere hakaret etme gibi bir kastım yoktur. Kast etmek istediğim, toplumu kucaklayan, birleştirici bir üslup olması gerektiğidir. Bunu vurgulamak istedim. Atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Serbest bırakılmayı talep ederim” demişti.)

Partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası açıklama yapan Çelik, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

UKRAYNA KRİZİ

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ukrayna krizinde verdiği mesajların dünyada büyük bir yankı uyandırdığını savunan Çelik, "Haftalardır dünya Ukrayna merkezli krizi konuşuyor. Dünyanın en önemli ülkeleri bu krizin bir tarafına hitap edebilen yaklaşım ortaya koyabiliyorlar. Ama cumhurbaşkanımız krizin her iki tarafına hitap eden diplomasi ortaya koyuyor. AB, Rusya-Ukrayna krizinin çözümüne öncülük edemiyor. Türkiye AB'ye büyük bir vizyon katabilir, cumhurbaşkanımızın dediği gibi AB'nin sırtından yük alabilirdi. Ama değerlendiremediler" dedi.

Çelik'in açıklamalarından satır başları şöyle:

KRİPTO PARA DÜZENLEMESİ

"Toplantımızı özellikle dijitalin siyasetiyle ilgili ve Metaverse ile ilgili konulara ayırdık. Kripto paralarla ilgili hukuki düzenleme yapılacak.Türkiye bu konunun tüketim boyutunda olmayı reddetmiş, bir oyuncu olarak yerini almıştır. Bu dijital yollar ülkemizin yeni ufuklara ulaşmasına imkan verecektir. Bu konuyu MKY'mızın büyük bölümünü ayırdık. Burada yapılan arsa alım satımlarından diğer konulara kadar kapsamlı değerlendirme yapıldı. Cumhurbaşkanımızın bu konuda geniş bir vizyonun tartışılmasını, hukuki altyapısının oluşturulması konusundaki talimatları önümüzdeki günlerde gerçekleştireceğimiz forumla birlikte taçlanacaktır."

'AB, TÜRKİYE'Yİ AB'YE ALMAMANIN BEDELLERİNİ ÖDEMEKTEDİR'

Sayın Cumhurbaşkanımız bir kere daha AB'nin stratejik önceliğimiz olduğunu altını çizmiştir. AB'nin ne derecede vizyonsuz kaldığını net bir şekilde tanımladı. Göçmen anlaşmasında AB'nin yapması gereken üst düzey diyalogların geliştirilmesi, fasılların açılması çerçevesindeydi.

AB Türkiye'yi sık sık göçmen anlaşmasına uymayı davet ediyor. Bu anlaşmanın bir tek göçmen anlaşması kısmını ele alıyor. Fasılların açılması maddesini ihlal ediyor. Üst düzey mekanizmalarının geliştirilmesi, üst düzey diyalog maddelerini ihlal ediyor. Türkiye'yi en çok değerlendirdikleri konu yargı bağımsızlığıyla ilgili konu. Enteresandır, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yargıdaki işbirliği mekanizmasının mali yardımları kestiler. Ukrayna meselesi söz konusu olduğunda çeşitli kereler AB yüksek perdeden sözler söyledi ama krizin çözülmesi noktasında herhangi bir mekanizmanın kurulmasına öncülük edemedi. Bu sıkışmışlık içerisinde AB, Türkiye ile ciddi bir şekilde müzakereleri yürütmemenin, Türkiye'yi AB'ye almamanın küreseller bedellerini ödemektedir."