SOL Parti Tarım Çalışma Grubu’nun raporu, AKP iktidarının 20 yıllık tahribatını gözler önüne serdi. Ülkenin 2 Trakya bölgesi büyüklüğünde tarım alanı yok oldu. İstihdam yarı yarıya düştü. Çalışma Grubu’ndan İlkay Öz, “1980’de başlayan neoliberal dönüşüm AKP iktidarında tamamlandı. AKP tarımsal KİT’leri tasfiye ederken küçük üreticiyi ve aile çiftçiliğini tasfiye etti” dedi.

AKP tarımı böyle bitirdi
Depremlerin merkez üssü Maraş'ta, salatalık yetiştiricilerinin hasat telaşı başladı.

Havva GÜMÜŞKAYA

AKP dönemi çiftçilerin tarımdan kopması, tarlaların boş kalması, meraların hayvansızlaşması ile de tarihe geçti.

SOL Parti Tarım Çalışma Grubu ‘AKP iktidarının 20. yılında küçük çiftçilerin ve köylülüğün yıkımı’ adlı rapor yayımladı. Raporda 2002 yılından 2022 yılına kadar AKP’nin tarım alanında yarattığı tahribata mercek tutuldu.

AKP'li yıllarda uygulanan emek ve üretim karşıtı, ithalata dayalı tarım politikalarının yıkıcı sosyoekonomik sonuçları raporda ortaya konuldu. Tarımda üreticinin kaderinin büyük ölçüde piyasa güçlerine teslim edildiği bu dönemde küçük aile çiftçilerinin üretim koşullarının nasıl zorlaştığına da dikkat çekildi. Raporda, depremin AKP iktidarının tarım alanlarının ve tarımsal üretimin tahribatına dayalı ‘kırsal kalkınma’ anlayışının yol açtığı riskleri de acı biçimde gösterdiğine vurgu yapıldı.

GEÇİM KOŞULLARI ORTADAN KALKTI

Yerleşime uygun olmayan tarım arazilerine, sulak zeminlere inşa edilen beton yapıların binlerce cana mal olduğu belirtilen raporda şu ifadelere yer verildi:

“İktidarın kent merkezlerine uzatmadığı yardım eli kırsal alana da uzanmadı. Yaklaşık beş bin köyde 2,5 milyon nüfusun yaşadığı kırsaldaki emekçiler, üreticiler, köylüler, çiftçiler kendi başına bırakıldı.

Kırsal alanda evlerin yanı sıra ahırlar, yem depoları da enkaz altında kaldı. Bunun yanında tarımsal araç ve makineleri depremden zarar görerek kullanılmaz hale geldi. Hem bitkisel hem de hayvansal üretim sekteye uğradı. Hayvansal üretim yapan küçük aile çiftçileri hayvanlarını besleyecek yem bulamadı. Hayvanlarını değerinin altında fiyatlara satmak zorunda bırakıldı. Gübre, tohum tedarik edilen dükkânlar yıkıldı, üretici bu girdilere de ulaşamadı. Sulama kanalları, elektrik hatları zarar gördü. Meyveler dalında çürümeye yüz tuttu. Bitkisel üretim yapanlar ürettiklerini pazara ya ulaştıramadı ya da kendi çabalarıyla kısıtlı şekilde ulaştırabilirdi. Kısacası afet bölgesindeki çiftçilerin geçim koşulları ortadan kalktı.

AKP iktidarı bu süreçte, geçim kaynakları olan topraklarını, hayvanlarını, bahçelerini terk edemeyen kır nüfusunun barınma, gıda, temiz su gibi temel ihtiyaçlarını karşılamadı; kır emekçileri, yaşamlarını insanca devam ettirecek olanaklardan mahrum bırakıldı.”

akp-tarimi-boyle-bitirdi-1146901-1.

TAHRİBAT BİRDENBİRE ONARILAMAZ

AKP iktidarı küçük çiftçilerin, köylülerin, halkın acil çözüm bekleyen sorunlarına bugüne dek anlamlı bir yanıt üretemediğine dikkat çekilen raporda uygulanan politikalarla gıdanın piyasalaştırıldığı vurgulandı.

Raporda SOL Parti’nin tüm bu sorunlar karşısında, eşitlikçi ve demokratik bir gıda sistemini yaratabilmek adına antikapitalist ve antiemperyalist bir perspektifle halkın gıda egemenliği hedefi için mücadele ettiğine değinildi.

Raporun sonuç kısmında “AKP’nin tarımda yarattığı bu büyüklükteki bir tahribatın birdenbire onarılamayacağı da açıktır. Bu çerçevede önümüzdeki dönemin mücadele başlıklarının geçiş süreci perspektifiyle ele alınması gerekmektedir” denilerek ise çözüm önerileri sıralandı.

Partinin tarım çalışma grubunun öne çıkan çözüm önerileri şöyle:

•Afet bölgesinde tarımsal üretimin yeniden başlamasını sağlayacak üretim ve tedarik koşulları oluşturulmalıdır. Bölgenin yeniden kuruluşuna yönelik tarımsal üretim planlaması yapılmalı; köylüler ve küçük çiftçiler başta olmak üzere tarım emekçileri ve ilgili kuruluşların karar mekanizmasına demokratik katılımı sağlanmalıdır

•Mazot, elektrik, gübre gibi temel girdilerin üretim ve dağıtımı kamu eliyle yapılmalı; girdi maliyetleri kur farkından etkilenmeyecek biçimde sabitlenmeli.

•Geçimlik tarım yapanların elektrik, su ve Ziraat Bankası’na olan tüm borçları silinmeli.

•Taban fiyat uygulaması girdi maliyetleri, kâr, asgari refah payı hesaplamasıyla yapılmalı.

•Çiftçinin doğrudan tüketici ile buluşmasını sağlayacak satış kanalları geliştirilmeli, yaygınlaştırılmalı ve tedarik zincirleri kısaltılmalı.

•Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri, üreticilerin üretimden pazarlamaya kadar karar sahibi olmasını sağlayacak biçimde demokratikleştirilerek yeniden yapılandırılmalı.

•Tarım arazilerinin işlev dışı kullanımı son bulmalı.

•Sözleşmeli üretim sonlandırılmalı. Gıdanın, çiftçi bilgisi ile yeniden tahsis edilmesine yönelik adımlar atılmalı.

•Köy tüzel kişilikleri geri verilmeli. Tüm köy ve beldelerin, demokratik işleyişini ve özerkliğini sağlamanın bir ilk adımı olarak gaspedilen köy tüzel kişilikleri ve müşterekleri geri verilmeli.

•Yerel üretimin güçlendiği, üreticinin emeğinin karşılığını alabildiği, toplumun geniş kesimlerinin açlık ve yetersiz beslenme riskiyle yaşamadığı bir gıda sistemi oluşturulmalı.

akp-tarimi-boyle-bitirdi-1146902-1.

***

YIKIMIN KRONOLOJİSİ

AKP iktidarı, 2000’li yılların başından itibaren uygulamaya konulan neoliberal politikaları sadakatla uyguladı. Yıllar itibarıyla yıkıma giden yolda öne çıkan gelişmelerden bazıları şöyle:

2003: TEKEL’in özelleştirilmesinin önü açıldı. Önce alkol ardından da sigara bölümünün özelleştirilmesiyle 2010 yılında tamamen tasfiye edildi.

2004: Üretici Birlikleri Yasası ile Birlik üyelerinin kolektif üretim yapması engellendi. TARSİM A.Ş. kuruldu.

2005: Gübre üretimi yapan kamu işletmelerinin özelleştirilmesi tamamlandı. Gübre fiyatları tamamıyla özel sektörün eline geçti.

2006: Kamu tohum üretimi alanının dışına çıkarıldı.

2012: 16 bin köyün tüzel kişiliği bir gecede ortadan kaldırıldı.

2017: ÇAYKUR Varlık Fonu’na devredildi, bu tarihten sonra sürekli artan bir şekilde zarar etmeye başladı.

2018: Kamuya ait 10 şeker fabrikası özelleştirildi.

2019: Depo baskınları ve tanzim satışları. Gıda tedarik sürecinin iflas etti.

2020: Covid-19 salgını gıda zincirini kırdı. Çiftçilerin pazar erişimi sağlanamadı, tüketiciler pahalı gıda tüketmeye mecbur bırakıldı.

2021: Gıda krizi katmerlendi. Ucuz ekmek, et kuyrukları oluşmaya başladı.

2022: Gıda krizine çözüm olarak Tarım Kredi Kooperatif marketleri devreye alındı. Piyasadaki gıda fiyatları düşmedi, TKK marketleri indirimin ilk gününde 7 kat ciroya ulaştı.

2023: Meclis’e sunulan Orman Kanunu düzenlemesiyle üreticilerin üretim öncesi Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan izin alması hükme bağlandı. Sözleşmeli üretimin zorunlu olması sağlandı.

***

PİYASACI ANLAYIŞ İNSANCA YAŞAMDAN UZAKLAŞTIRDI

SOL Parti Tarım Çalışma Grubu’ndan İlkay Öz, tarımdaki yıkımın temellerinin 1980’li yıllara dayandığını belirtti. Öz, “IMF ve Dünya Bankası gibi emperyalist kuruluşların yol göstericiliğiyle oluşturulan neoliberal tarım politikaları küçük çiftçiye cansuyu olan destekleme alımları ve kredi mekanizmalarını işlevsiz hale getirmişti. Keza küçük üreticiye ucuz girdi sağlayan tarımsal KİT’lerin özelleştirmelerine bu dönemde başlanmıştı” dedi. Öz, “1980’de başlayan neoliberal dönüşüm AKP iktidarında tamamlanmış oldu. AKP tarımsal KİT’leri tasfiye ederken beraberinde küçük üreticiyi ve aile çiftçiliğini de tasfiye etti. Çiftçi geleneksel tohumdan, üretim metodundan, tarlasından ve üretim araçları gibi birçok varlığından mülksüzleştirilirken ulusal ve çokuluslu şirketler sermayelerini daha da büyüttü.”

İlkay Özİlkay Öz

“AKP’nin piyasacı politikaları hem üreticiyi hem de tüketiciyi insanca yaşam koşullarından mahrum kıldı” diyen Öz, tahribatın onarılması için piyasacı anlayıştan vazgeçilmesi gerektiğini belirtti.Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi’nin tarım arazilerinin azalmasına ilişkin açıklamasına değinen Öz, “20 yılda 2 Trakya bölgesi büyüklüğünde tarımsal araziyi rant uğruna ortadan kaldırdılar. Tarımdan sorumlu bakan, iktidarın tarıma, doğaya yönelik tahribatını itiraf etmekten gocunmuyor. Oysa Bakanlığın yapması gereken tarım arazilerinin tarım dışı kullanımının önüne geçmektir" dedi.

Meclis’te kabul edilen Orman Kanunu da tepki gösteren Öz, “Çiftçiyi tamamen boyunduruk altına alacak, neyi nasıl ekeceğini çiftçiye dikte edecek bir kanun. Tarım Bakanı, çiftçiyi kendi toprağında işçileştiren sözleşmeli tarımdan ‘devrim’ olarak bahsediyor. Bu devrim olsa olsa şirket devrimi olur!” dedi.

***

HATAY’DA ÜRETİCİ BULUŞMASI

Tarım Çalışma Grubu, Hatay’da Üretici Buluşmaları gerçekleştirildi. Özge Güneş, Nadir Güven, Ali Merdan Çelik, İlkay Öz, Serdar Doğa ve Serbay Mansuroğlu’nun katıldığı buluşmalarda üretici forumları yapıldı. İki günlük buluşmaların ardından bugün raporun sunumu yapılacak. Ayrıca üretici buluşmasında çiftçiler arasında gübre ve yem dayanışması gerçekleştirildi.