Erdoğan’ın Anayasa gündemi ile başlattığı tartışma muhalefet partilerini de içine aldı. SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi İşleyen, "Bu zorba düzenin yaratıcılarına seçime haftalar kala kapı açmanın manası yok" dedi.

AKP’yle müzakerenin dayanılmaz cazibesi
Önder İşleyen

Haber Merkezi

İktidarın yeniden gündeme getirdiği Anayasa tartışması siyasetin ana tartışma konularından biri haline geldi. AKP’nin HDP’lilere yönelik Anayasa ziyaretinin yankıları devam ederken BirGün’e konuşan SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen, Anayasa tartışmalarının bir tuzak olduğuna vurgu yaparak “Asıl üzerinde durulması gereken AKP’nin neden kapı çaldığı değil, muhalefetin neden kapıları açtığı ve kapatmadığı sorusudur?” değerlendirmesini yaptı.

“CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun açtığı ‘başörtüsü’ kapısı, AKP’nin Anayasa hamlesine dönüştü” diyen İşleyen, “Günlerdir AKP’nin HDP ile yaptığı Anayasa görüşmesi siyaset gündemini doldururken, MHP ile bir çatlak ihtimali üzerine senaryolar yazıldı. Bu olup bitinler dahi muhalefetin nasıl bir açmaz içinde olduğunu ortaya koyuyor. Muhalif basının günlerdir ana gündemi MHP’nin ne tepki vereceği, ittifakı bölüp bölmeyeceği gibi ‘umutlu’ iddialar üzerineydi. Bahçeli’nin açıklaması böyle bir gerilim olmadığını, bu ittifakın kolayca dağılamayacağını gösterdi. Fakat bizce asıl önemli olan kısım, AKP-HDP görüşmesinin ve Anayasa gündemi üzerinden sürdürülen hamlelerin muhalefet için ne anlama geldiğidir” ifadelerini kullandı.

DİKKATLER YANLIŞ YERE YÖNELTİLİYOR

CHP’nin hamlesinin ardından, HDP’nin de ilk açıklamasında anayasaya destek vereceğini hızla açıkladığını hatırlatan İşleyen, “AKP açılan bu alanda sörf yapmaya başladı. Bu konuda elbette öncelikle hatırlatılması gereken konu, CHP ve HDP’nin laikliğe sahip çıkmak bir yana bugün muhafazakar baskı altında ezilen başta gençler ve kadınlar gelmek üzere toplumun özgürlük arayışına ne denli yabancılaştıklarıdır. Siyaseti bildik ve AKP’nin hegemonyasını kurduğu dinsel alanda sürdürme ısrarı muhalefetin asıl açmazını oluşturuyor. Öte yandan Anayasa üzerinden suni bir gündemin siyasetin merkezine oturtulmasına su taşıyarak 2023’e giderken toplumun dikkatini de yanlış yerde topluyor. Ötesinde AKP’ye ülkenin sorunlarını çözebilecek bir meşruluk ve yetki alanı oluşturuluyor” diye konuştu.

SİYASET SIKIŞTIĞI ALANDAN ÇIKARILMALI

“Tartışmanın HDP üzerinden AKP ikiyüzlülüğünün ispatlanması üzerinden kurulması da merkezde biriken muhalefet birikiminin zayıf temellerini bir kez daha ortay koymak dışında bir anlam ifade etmiyor” diyen İşleyen sözlerini şöyle sürdürdü: “Asıl hatırlanması gereken halk nezdinde desteğini yitiren, siyaseten hamle üretemeyen, gitmesi için topyekun mücadele etmemiz gereken bu iktidara karşı, toplumun muhalefet etmesini beklediği partiler tarafından verdiği meşruiyet fırsatıdır. Asıl üzerinde durulması gereken AKP’nin neden kapı çaldığı değil, muhalefetin neden kapıları açtığı ve kapatmadığı sorusudur.”

İşleyen sözlerini şöyle tamamladı: “AKP bir yandan elindeki sopayla tüm muhalefeti baskılamaya yönelirken bir yandan da muhalefet içindeki çelişkileri artırmaya yönelik hamleleri birlikte yapmaya devam edecek. Son ana kadar muhalefet blokunu parçalamak ve tarafsızlaştırmak üzere çalışacak, bunun için de gerektiğinde sınırsız bir pragmatizmle birbirinden zıt adımları atmaktan da çekinmeyecektir. 2010 referandumu ve sonrasındaki AKP tuzakları akılda tutulmalı. Asıl soru şu: Peki muhalefet ne yapacak? Son haftalarda bu olup bitenler 6’lı Masa’nın başkan adaylığı etrafındaki pazarlıkları ve çelişkiler de güven vermeyen bir muhalefet potansiyelini giderek güçlendiriyor. Siyaseti sıkıştığı bu alandan çıkartmak ise sol ve toplumsal muhalefetin siyasete etkin muhalefetine bağlı.”