İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, Bartın'daki maden faciasına ilişkin iktidarı önlem almamakla eleştirdi. "Uyarılara rağmen tedbir almazsanız bunun adı katliam olur" ifadelerini kullanan Akşener, partisine talimat verdi, "Partimizin bünyesinde ne kadar hukukçu varsa, 41 madencimizin ailesinin hakkını, hukukunu, hiçbir şey almadan en ciddi şekilde takip edeceksiniz. Bu işin sorumluluğu sizdedir" diye konuştu. AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın patlamaya ilişkin 'kader' yorumuna da tepki gösteren Akşener, "Tedbir almayıp, sorumluluğunu yerine getirmeyip, üstüne de tevekkülden bahsetmek, meseleyi kadere havale etmek en hafif tabiriyle terbiyesizliktir" dedi.

Akşener, 'Bartın’da bir katliama şahit olduk' dedi, Erdoğan'ın 'kader' yorumuna yanıt verdi
Fotoğraf: AA

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Bartın'daki maden faciasına ilişkin hükümeti ve yöneticileri tedbir almamakla eleştirdi. Akşener, "Uyarılara rağmen tedbir almazsanız bunun adı katliam olur" dedi.

Akşener, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamlarda bulundu.

Bartın'ın Amasra ilçesinde, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessese Müdürlüğü'ne ait ocakta yaşanan patlamaya ilişkin partisine 'hukuki mücadele' talimatı veren Akşener, "Partimizin bünyesinde ne kadar hukukçu varsa, 41 madencimizin ailesinin hakkını, hukukunu, hiçbir şey almadan en ciddi şekilde takip edeceksiniz. Bu işin sorumluluğu sizdedir" diye konuştu. "Bu büyük acıları yaşıyorsak, bu iktidar ders almadığı için, her olayda yandaşını kollayan bu kirli zihniyet yüzünden yaşıyoruz" ifadelerini kullanan Akşener, “Bartın’ı yeni bir adaletsizlik sarmalına mahkûm ettirmeyeceğiz" dedi.

ERDOĞAN'A TEPKİ: 4 YIL CEZA ALAN ADAMI, TTK'YE GENEL MÜDÜR YAPAN SENSİN, BU DA MI KADER?

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a seslenerek Kozlu'daki patlamayı hatırlatan Akşener, tali kusurlu bulunarak 4 yıl hapis cezasına çarptırılan müessese müdürünün Türkiye Taşkömürü Kurumu’na, Genel Müdür olarak atandığını söyledi. Akşener, "Yani, 8 canımızı kaybettiğimiz olayda, kusurlu bulunup, 4 yıl ceza alan bir kişi, kurumun, en tepesine oturtuldu. Bu da mı kader, Sayın Erdoğan" ifadelerini kullandı.

Ekonomiye ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Akşener, enflasyonun eylül ayında yüzde 84,45'e ulaştığına dikkat çekti. "Yani enflasyon, öngörülenin, 74 puan üzerinde gerçekleşti" diyen Akşener, şöyle devam etti: "Hedefteki sapmaya bakar mısınız? Ama gözünde ışıltı var adamın ya, ışıltılı! Bu arkadaşları, olağanüstü öngörü kabiliyetlerinden ötürü, gerçekten tebrik etmek istiyorum."

Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Geçtiğimiz cuma milletçe çok büyük bir acı yaşadık. Büyük bir faciaya şahitlik ettik. Madencilere karşı sorumluluğumuz var. Partimizin bünyesinde ne kadar hukukçu varsa, 41 maden şehitimizin ailesinin hakkını, hukukunu, hiçbir şey almadan en ciddi şekilde takip edeceksiniz. Bu işin sorumluluğu sizdedir.

Yaptığımız çalışmalar sonucunda gördük ki, birçok maden faciasında olduğu gibi Amasra'daki felaket de geliyorum demiş. Sayıştay uyarmış, raporuna yazmış, müfettişler defalarca uyarmış, ceza kesmiş. Ocakta çalışan maden işçileri bile uyarmış ama sayın Erdoğan'ın atadığı yetkililer kıllarını kıpırdatmamışlar. Göz göre göre gelen felaketi izlemişler. Artık maalesef bu duruma şaşıramıyoruz! Bu kor yüreğimize daha önce de düştü. Zonguldak'ta 30 canımızı kaybettik. Soma'da en büyük maden faciasında 301 insanımızı yitirdik. Ermenek'te 18 kardeşimizi kaybettik. Bartın'da yine aynı iş bilmezliğin, aymazlığın sebep olduğu bir katliama şahit olduk! Bilerek katliam diyorum, bu kadar uyarıya rağmen tedbir almazsanız ve ölüme bile bile lades derseniz yaşanan felaketin adı cinayet olur, katliam olur.

Bu büyük felaketin ardından, Devletimizin, madencilerimiz için, seferber olduğunu gördük. Ancak, resmi ve gönüllü, yüzlerce kardeşimiz, madencilerimizi kurtarmak için çırpınırken, ülkeyi yönetenlerin aymazlığı ve yaptıkları ciddiyetsiz açıklamalar, yine hepimizi kahretti. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, ilgililere dönüp, “Bu uyarıları, neden dikkate almadınız?” diyeceğine; “İşçilerin sesine, neden kulak vermediniz?” diyeceğine; bu acıya sebep olanları, o dakika görevlerinden alıp, müfettişlerin önüne koyacağına; ne yaptı biliyor musunuz? 41 hayatın söndüğü bu felaketten bile, bir başarı hikayesi çıkarmaya çalıştı. Yaşadığımız ekonomik felaketten, başarı hikayesi çıkarmaya uğraşmak, yetmemiş olacak; tuttu, ölümden de, başarı hikayesi çıkarmaya kalktı. Biliyorsunuz, empati kavramına yabancı olan bu arkadaş, 8 sene önce de, Soma’da, utanmadan çıkıp, “ölüm bu işin fıtratında var” demişti… Bu defa da, çıkıp; “Çok şükür, 24 saat geçmeden 41’inci şehidimize de ulaştık.” dedi. “Biz, kader planına inanmış insanlarız, bunlar her zaman olacaktır.” dedi. Kaderden bahsetti, tevekkül’den bahsetti. Gerçekten ibretlik…

Akşener'in konuşması öncesi Bartın'daki patlamada yaşamını yitiren işçiler için saygı duruşunda bulunuldu/AAAkşener'in konuşması öncesi Bartın'daki patlamada yaşamını yitiren işçiler için saygı duruşunda bulunuldu/AA

'TEDBİR ALMAYIP TEVEKKÜLDEN BAHSETMEK EN HAFİF TABİRİYLE TERBİYESİZLİKTİR'

Bir kazanın, tüm şartları oluşmuşsa ve sen tedbir almıyorsan, o kaza meydana gelir. Tedbir almayıp, sorumluluğunu yerine getirmeyip, üstüne de, tevekkülden bahsetmek, meseleyi kadere havale etmek, en hafif tabiriyle, terbiyesizliktir.

Bakın, size bir örnek vereyim. 7 Ocak 2013’te, Kozlu Madeni’nde, metan gazı patlaması oldu. Kazada, 8 işçimizi kaybettik. Kazanın sebebini ve sorumlularını, tespit etmek için, soruşturma açıldı. Uzun süren bir yargı süreci başladı. Bilirkişi raporu, taşeron firmayı, müessese müdürünü ve yardımcısını, kabahatli buldu. Taşeron firma, işi aksatmış. Göndermesi gereken ekipleri göndermemiş, tesisin güvenliğini tehlikeye atmış. Müessese müdürü de, taşerona yaptırım uygulamak yerine, işin üstünü örtmüş. Dava, 6 yılın sonunda, karara bağlandı.

'MAHKEMENİN KUSURLU BULDUĞU KİŞİ KURUMUN EN TEPESİNE OTURTULDU'

Yargı dedi ki; “Kozlu maden ocağının, müessese müdürü, ölüme sebebiyet vermekten, tali kusurludur.” 4 yıl hapis cezası verdi. Bunun üzerine, yaşamını yitiren madencilerin aileleri, karara itiraz ettiler. “Bu kadar ağır bir kusurun cezası, nasıl 4 yıl olur?” diye, veryansın ettiler. “Asli kusurlu olan biri, nasıl tali kusurlu sayılır?” diye, isyan ettiler. Peki mahkeme ne yaptı? 4 yıllık hapis cezasını, para cezasına çevirdi. Yaşadıkları acı yetmezmiş gibi, o ailelerin yüreğinde, bir de adalet yarası açıldı. Peki, o müessese müdürüne ne oldu biliyor musunuz? Bay Kriz’in imzasıyla, Türkiye Taşkömürü Kurumu’na, Genel Müdür olarak atandı. Yani, 8 canımızı kaybettiğimiz olayda, kusurlu bulunup, 4 yıl ceza alan bir kişi, kurumun, en tepesine oturtuldu. Bu da mı kader, Sayın Erdoğan!

Bakanı atayan sensin. 4 yıl ceza alan adamı, TTK’ya genel müdür yapan sensin. Madene, yönetici atayan da sensin. Denetimlerin gereğini yapmayanlar da, senin bakanın ve senin yöneticilerin. İşine gelince, “bakanıma talimat verdim” demeyi biliyorsun. İşine gelince, üzerine basa basa, “benim bakanım” demeyi de biliyorsun. Hadi bakalım. Madem senin bakanın, hesap sorsana! “Nerede tedbirler?” desene. Sayın Erdoğan; İşine geldiğinde “benim bakanım”, işine gelmediğinde, 'kader' diyemezsin. Beceriksiz yöneticilerinin hatalarına, iş bilmezliklerine, kader diyemezsin. 21’inci yüzyılda, bu teknolojik imkân ve altyapıyla, maden işçisine, ölümü, kader diye kabullendiremezsin.

21’inci yüzyılda, bu teknolojik imkân ve altyapıyla, maden işçisine, ölümü, kader diye kabullendiremezsin! Liyakatli ve ciddiyet sahibi bir Cumhurbaşkanı, 41 naaşa, kısa sürede ulaşmakla övünmez, o felaketin, yaşanmamasıyla övünür. Liyakatli ve ciddiyet sahibi bir Cumhurbaşkanı, tabut başlarında siyasi nutuklar atmaz, sorumlular hakkında, gerekeni yapar. Liyakatli ve ciddiyet sahibi bir Cumhurbaşkanı, Milletinin karşısında, felakete neden olanları kollamaz, hakkını ve hukukunu korumak için, her daim, dimdik, milletinin yanında durur. Çünkü; liyakatli ve ciddiyet sahibi bir Cumhurbaşkanı, hamasetle, laf kalabalığıyla değil, duruşla ve icraatla olunur. Bu kadar basit.

'TÜRKİYE’DEKİ ÖLÜM RİSKİ, DÜNYA ORTALAMASININ 20 KATINDAN FAZLA'

Madencilik, elbette riskleri olan bir sektördür. Ama bu riskleri azaltmak da, pekâlâ mümkündür. Nitekim veriler de, tam olarak bunu gösteriyor. Soma Katliamı’ndan sonra geçen 6 yılda, yani 2015’ten 2020'ye kadar, her yıl, madenlerimizde çalışan, her 100 bin işçimizden, 53’ünü, iş kazalarında yitirmişiz. Bu oranın, bizden sonra, en yüksek olduğu ülke, Portekiz. Her yıl, 25 madencilerini kaybetmişler. Aynı oran Polonya'da 8, Almanya'da 4, Macaristan ve Slovenya’da ise sıfır! Dünya, kömür madenciliği endüstrisinde, her yıl, yeni standartlar belirliyor. Ve alınan önlemler sayesinde, sektördeki ölüm oranları, hızla düştü.

20 yıl önce, dünyada, milyon tonluk üretime düşen ölüm oranı, 5’ken; bu rakam, günümüzde, 1’in altına indi. Türkiye’nin, son 10 yıldaki ortalaması ise, milyon ton başına, 20 kişinin üzerinde. Yani Türkiye’deki ölüm riski, dünya ortalamasının 20 katından fazla.

Sayın Erdoğan; buna fıtrat diyemezsin. Buna kader de diyemezsin. Basit tedbirlerle önleyebileceğin ölümleri, bu millete, kader diye yutturamazsın! Dünya standartları ortadayken, Türkiye’ye reva gördüğün, bu acı tablo, düpedüz, insanlarımızın canını hiçe saymaktır. Senin ve atadığın beceriksiz yöneticilerinin asli görevi; ölümleri engellemektir. Ölüm oranlarını, dünya standartlarının altına getirmektir. Teknoloji var. İmkanlar var. Sayıştay raporları ortada duruyor. Atılacak adımlar, alınacak tedbirler belli. O nedenle; Hamaseti bırakıp, öncelikle işinizi yapacaksınız. Kazaların önüne geçmek için, irade göstereceksiniz. Yapamıyorsanız da, çekip gideceksiniz! Ayıptır, günahtır.

Bartın’da yaşanan bu katliamda; sorumlularla ilgili yapılacak işlemlerin, takipçisi olacağız. İktidarın umurunda olmasa da, biz, kaybettiğimiz madencilerimizin, hesabını soracağız. Soma’dan sonra yaşanan adaletsizliğin, tekrarına seyirci kalmayacağız.

Soma Faciası’nın üzerinden, 8 yıl geçmesine rağmen, haklarında soruşturma başlatılan, kamu görevlileri için, bir buçuk yıldır, iddianame hazırlanmadı. İşletmenin sahibiyse, dört buçuk yıl hapis yattıktan sonra, 2020 yılındaki, infaz düzenlemesinden yararlanıp, cezaevinden çıktı. Bir vatandaşımızı tekmeleyen danışman da, şimdi Frankfurt konsolosluğumuzda, ticaret müşaviri… İşte size Sayın Erdoğan’ın adaleti! İşte sayın Erdoğan’ın vicdanı!

'BU BÜYÜK ACILARI YAŞIYORSAK, BU İKTİDAR DERS ALMADIĞI İÇİN YAŞIYORUZ'

Hayır kardeşlerim; bu işin fıtratında, ölüm yok. Bu büyük acıları yaşıyorsak, bu iktidar ders almadığı için yaşıyoruz. Bu büyük acıları yaşıyorsak, ne kadar liyakatsiz varsa, onları en üst mevkilere taşıyan, iş bilmezlik yüzünden yaşıyoruz. Bu büyük acıları yaşıyorsak, her olayda yandaşını kollayan, bu kirli zihniyet yüzünden yaşıyoruz. Ama söz olsun, yemin olsun ki; Bartın’ı yeni bir adaletsizlik sarmalına, mahkûm ettirmeyeceğiz! Yapanın yanına kâr kaldığı, bu adaletsiz düzeni, biz değiştireceğiz! Devlete ciddiyeti, milletimize de hürriyeti, biz getireceğiz! Biz bu işin takipçisiyiz. Sorumluların, en ağır cezaları alması için, elimizden geleni ortaya koyacağız.

Buradan, bir kez daha ilan etmek istiyorum: İş bilmezliğinizle, yüzsüzlüğünüzle, bezirganlığınızla, yıktığınız yuvaların günahı, yakanızı bırakmayacak. Yediğiniz haram lokmalar, boğazınıza dizilecek. Allah şahidim olsun ki, yaptıklarınız yanınıza kâr kalmayacak. Ve o kutlu gün geldiğinde, hesabınızı, milletimiz sandıkta kesecek. Kara gözlü, temiz yüzlü kardeşlerimize rahmet olsun. Ailelerine, sevdiklerine, ve ocaklarda ekmek kavgası veren, tüm madencilerimize, bir kez daha başsağlığı diliyorum.

'ENFLASYON, ÖNGÖRÜLENİN, 74 PUAN ÜZERİNDE GERÇEKLEŞTİ'

2023 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi, 17 Ekim Pazartesi günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne verildi. Ama 2023 bütçesine geçmeden önce, 2022 yılının, makroekonomik hedeflerini ve bütçesini, gelin, bir değerlendirelim. Biliyorsunuz, geçen yılın eylül ayında açıklanan, Orta Vadeli Program’da; 2022 yılı için, enflasyon hedefi, yüzde 9,8’di. Duayen ekonomist Erdoğan ile ekip arkadaşı, Türk akademisinin göz bebeği Nebati'nin muhteşem ekonomi yönetimi sayesinde tüketici enflasyonu eylül ayında yüzde 83 buçuğa ulaştı. Yani enflasyon öngörülenin 74 puan üzerinde gerçekleşti. Hedefteki sapmaya bakar mısınız? Ama gözünde ışıltı var adamın ya, ışıltılı! Bu arkadaşları olağanüstü öngörü kabiliyetlerinden ötürü, gerçekten tebrik etmek istiyorum.

Dolar kurunu da anmazsak olmaz. Madem tebrik ediyoruz, çifte tebrik olsun. muhteşem ikilinin, 2022 yılı için hedeflediği, dolar kuru, 9 lira 27 kuruştu. Şu anda ne kadar? 18 lira 60 kuruş. Yani iki katı. Şaka gibi ama gerçek. Bu arada, benzer bir başarıyı da, cari açıkta görüyoruz. 2022 yılında cari açık 18,6 milyar dolar olarak planlanmıştı. Hatta bu arkadaşlar, hızlarını alamayıp, cari fazla vereceklerini iddia etmeye başlamışlardı. Ancak gelin görün ki; Yılın ilk sekiz ayında, bırakın cari fazlayı, 40 milyar dolar, cari açık verildi. Ama ilginçtir; bu kadar yüksek bir cari açığa rağmen; Sayın Erdoğan’ın, hâlâ zaman zaman, hayali bir cari fazladan bahsettiğini görüyoruz. Nobel ödülüne aday büyük ekonomist sayın Erdoğan, cari fazlamız var diyor! Nebati Bakan'ın enteresan sözü var, epistemolojik davranış bilimi, neo- ekonomi. Buyurun psikiyatristler... İşte size, Sayın Erdoğan’ın, ülkesindeki gidişata, ne kadar hakim olduğunun ispatı. Gerçekten, olağanüstü bir yönetim becerisi…

Bay Kriz ve ekibindeki diğer mızıkacıların başarıları, bunlarla da sınırlı değil. Mesela, 2022 yılında, bütçe açığının, 278 milyar lira olmasını hedeflemişlerdi. Şimdi ise; 'Pardon biz yanılmışız, bütçe açığı, 461 milyar lira olacak' diyorlar. Yani, ya bugüne kadar yanlış rakam açıklayıp, milletimizi ve piyasaları kandırdılar; ya da, bu bütçe, bir seçim bütçesidir. Bunun başka açıklaması yok.

'BU BÜTÇE İSRAF, FAİZ VE YANDAŞ BÜTÇESİNDEN İBARETTİR'

Tüketici; artan fiyatlar nedeniyle, daha fazla vergi ödeyecek. Çalışanlar; vergi dilimlerinin düşük artırılması nedeniyle, daha fazla vergi ödeyecek. Esnaf ve sanayici; reel bir kazancı olmasa dahi, düşük fiyattan girişlerin, yüksek fiyattan çıkması nedeniyle, daha fazla vergi ödeyecek. Yani; biz para vereceğiz ki, yandaşlar zenginleşmeye devam etsin. Biz elimizi cebinize atacağız ki, faiz geliri elde edenler üzülmesin. Biz vergi vereceğiz ki, saraydaki sefa hiç bitmesin. Bütçenin özeti, işte tam olarak budur. Ez cümle; içinde milletin hayrına, dişe dokunur hiçbir şey olmayan, bu bütçe; israf, faiz ve yandaş bütçesinden ibarettir. Nokta.

'SANSÜR YASASI, DEMOKRASİ TARİHİNDE KARA BİR LEKE OLARAK ANILACAK'

Şüphesiz ki, bu yasa; milletimizin hafızasında, bir utanç vesikası olarak kalacak. Türk demokrasi tarihinde, kara bir leke olarak anılacak. Tarihinin hiçbir döneminde, esaret kabul etmeyen bir millete, pranga vurmaya çalışan bu aymazlığı; ne tarih, ne de vicdanlar unutmayacak.

Buradan açıkça ilan ediyorum; Bu yasa, bir istibdat yasasıdır. Bay kriz ile arkadaşlarına da, buradan sesleniyorum; Aziz milletimiz, ne darbeler, ne baskılar görüp, susmadı da sizin bu uyduruk sansür yasanızla mı sinecek sanıyorsunuz? Hiç boşuna uğraşmayın. Dün milletimizin hürriyetini gasp etmeye kalkan utanmazlar, nasıl yıkılıp gittiyse, siz de öyle gideceksiniz."