Aladağ'da çocuklarını yitiren aileler: Mücadelemiz başka canlar yanmasın diye
Aladağ'daki yangın faciasında çocuklarını yitiren aileler 76 gün sonra yurdu ziyaret etti, yurdun önüne karanfil bıraktı. Aileler, davanın peşini bırakmayacaklarını vurguladı
RABİA YILMAZ @rabiaylmaz rabiayilmaz@birgun
Adana'nın Aladağ ilçesinde 29 Kasım'da Süleymancılar Tarikatı'na ait Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği Yurdu’ndaki yangın faciasında hayatını kaybeden öğrencilerin aileleri Sosyal Haklar Derneği (SHD) ile birlikte 76 gün sonra çocuklarını yitirdikleri yurdu ziyaret etti. Yurdun önüne karanfil bırakan aileler, “Adalet mücadelemiz başka canlar yanmasın diyedir. Aladağ'ı unutma, unutturma” pankartı açtı. Sorumluların cezalandırılmasını istediklerini vurgulayan aileler, “Adalet yerini bulana dek içimizdeki yangın sönmeyecek” dedi.
Eğitimlerine hastanede devam ediyorlar
Facianın üzerinden yaklaşık üç ay geçerken yaralanan öğrencilerin bir kısmı eğitimini Aladağ'daki hastanede, bir kısmı da Kozan'daki okullarda sürdürüyor. Aralarında Genel Sekreter Avukat Can Atalay ile Genel Başkan ve eski CHP Milletvekili Melda Onur'un da bulunduğu heyet, Kazan Devlet Hastanesi'nde tedavilerine devam edilen çocukları da ziyaret ederek, okullarında teşekkür belgesine özel kağıt kalmadığı için teşekkür belgesi alamayan öğrencilere sembolik teşekkür belgesi de verdi.
Milli eğitim müdürü Aladağ sokaklarında
Av. Atalay BirGün'e yaptığı açıklamada, “Aladağ'daki ailelerin acısının Türkiye'nin geri kalanı tarafından unutulmadığını, Türkiye'nin bu karanlık günlerden çıkışta, Aladağ'daki ailelerin davalarının, çocuklarının hesabını sormaya ilişkin mücadelelerinin önemli olacağını düşünüyorduk. Öyle olduğunu bir kez daha gördük. 10 yaşlarındaki kız çocuklardan bahsediyoruz, yurt kaçak, denetlenmediği açık ve ilçe milli eğitim müdürü hâlâ ailelere saygısızlık edebilecek bir rahatlıkla Aladağ sokaklarında dolaşıyor. Bizim için kabul edilemez bir durum bu” diye konuştu.
Bakan’a kadar suç silsilesi
Ailelerin acılı ve öfkeli olduklarını aktaran Onur da, “Aileler neyin ne olduğunun gayet farkındalar. Davalarının arkasındalar ve çok kararlılar. Yangın nasıl çıktı ya da neden çıktı boyutunun çok ötesinde soruşturulması gereken bir durum var ortada. Yangın çıkabilirdi, ancak mesele çıkan yangında bu kadar büyük ihmallerin olması ve sonucunda bu kadar çocuğun hayatını kaybetmesi. Bu işin bir boyutu. İşin diğer boyutu ise zaten çocukların orada olmaması gerekiyordu. Çocukların orda olmasına sebep olan Milli Eğitim Bakanı'na kadar ulaşabilecek bir silsilede insanlar sorumlu ve suçlu. O yüzden, bunların tek tek araştırılması ve bu tarz yurtların peşlerine düşülmesi gerekiyor” dedi.
‘Anne ayağıma basıyorlar’
Ailelerin çocuklarını istemeyerek bu yurtlara verdiklerini söylediklerini aktaran Onur, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu insanlara milli eğitimin yurdu denilerek yalan söylenmiş, aileler para istenmemesi nedeniyle şüphelenmişler. Ama milli eğitim müdürüne ‘yurt’ dediklerinde ‘Ya buna verin ya da ev tutun çocuklarınızı okutmak için’ cevabıyla karşılaşmışlar. Bırakmışlar ama akılları çocuklarında kalmış. En küçük iki tane çocuğuna tuvalet temizletilen bir aileyle konuştuk. Bir anne, ‘Çocuğumuzu dövüyorlar’ diye dertlendi. Çocuk ‘Anne ayağıma basıyorlar’ diyormuş. Kadın ‘Bırakmam ben çocuğumu dedim’ diyor, ama ‘Biz gideriz sorarız’ demişler. Ama durumu öğrenmek için giden babaları da sokmamışlar içeriye.”