Google Play Store
App Store

Aladağ faciasının avukatlarından Ömer Çelik “Facia kamusal eğitimin cemaatlere ve tarikatlara sipariş edilişinin sonucudur. Yeni Aladağ’lar kaçınılmaz” dedi

Aladağ davasının avukatı konuştu: Yeni facialar kaçınılmaz

Aladağ Öğrenci Yurdu faciasına ilişkin açılan ve tutuklu tüm sanıkların tahliye edildiği dava dosyasına hangi mahkemenin bakacağı henüz belirsiz. Mağdur ailelerin avukatlarından Ömer Çelik, “Hiçbir kurum ve makamın baskısına boyun eğmeyecek vicdanı kalemine emredecek hukukçulara ihtiyacımız var” dedi.

Adana’nın Aladağ ilçesinde, 11’i çocuk 12 kişinin yaşamını yitirdiği, 22 öğrencinin de yaralandığı Aladağ Öğrenci Yurdu yangını faciasına ilişkin Kozan Ağır Ceza Mahkemesi’nde 18 sanık hakkında açılan davanın 7 Eylül’de görülen son duruşmasında, tutuklu son iki sanık olan Yurt Müdürü Cuma Ali Genç ve Aladağ Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneği Başkanı İsmail Uğur tahliye edildi. Mahkeme, dava dosyasının FETÖ/PDY soruşturması kapsamında meslekten ihraç edilen eski Aladağ Kaymakamı Ahmet Ziya Filizer hakkında “Gözetim ve denetim görevini ihmal etmek suretiyle görevi kötüye kullanma” suçlamasıyla 3 yıla kadar hapis istemiyle Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davayla birleştirilmesine karar verdi.

Eski Kaymakam Ahmet Ziya Filizer hakkındaki dava ise geçtiğimiz 13 Eylül’de görüldü. Avukatlar, dava dosyasının birleştirilmesini istedi.

Mahkeme heyeti ise, savcının mütalaası doğrultusunda dava dosyalarında isnat edilen suçların farklı olması ve illiyet bağlarının olmaması nedeniyle davaların birlikte görülmesine gerek olmadığına hükmetti. Heyet, dava dosyalarının Adana Bölge Mahkemesi 3. Ceza Dairesi’ne gönderilmesine karar verdi. 3’üncü Ceza Dairesi vereceği kararla dava dosyasına hangi mahkemenin bakacağına karar verecek.

Aladağ davası avukatlarından Sosyal Haklar Derneği (SHD) üyesi Ömer Çelik, Mezopotamya’ya bu yöndeki taleplerine rağmen dava dosyalarının birleştirilmesi kararının reddedilmesini değerlendirdi.

Eğitim politikalarının sonucu’
Davanın gelinen aşamada aslında sosyal cinayetlerin neden hala var olduğunun da en somut kanıtı olduğunu ifade eden Çelik, şunları söyledi: “Gerek soruşturma aşamasındaki eksiklikler ve yanlışlar gerekse kovuşturma aşamasında karşılaştığımız hak ihlalleri, bu topluma muktedirlerin sosyal cinayetleri halen mubah gördüğünün resmidir. Bir ceza yargılaması düşünelim ki suç mahallinde mahkeme tarafından keşif ve değerlendirme yapılamıyor. Neden? Çünkü keşif mahalli yerinde değil. Soruşturma savcılığınca keşfe konu binanın henüz kovuşturmaya geçilmeden yıkılması uygun görülmüş, delil karartılmıştır. Kamusal eğitimin ne şekilde cemaatlere ve tarikatlara sipariş edildiğinin sonucudur. Siyasi bir elden öte siyasi vizyon meselesidir; Aladağ davası. Hatalı çağdışı eğitim politikalarının faciayı beraberinde getiren bir sonuçtur; Aladağ davası.”

***

‘Hiçbir hâkim dosyaya bakmak istemiyor’

Çelik, bu nedenle “Hiçbir hakim bu dosyaya bakmak istemiyor. Türkiye’de bu ve benzeri davalara bakmaktan korkmayan, hiçbir kurum ve makamın baskısına boyun eğmeyecek, vicdanları ile karar verecek, kalemi keskin hukukçulara ihtiyacımız var. Sorumlular bir an önce tespit edilmeli. Ancak facianın üzerinden bu kadar süre geçmesine rağmen halen yetki tartışmasına mahal vermeyecek mahkemelere ihtiyacımız var” dedi.

İstinaf Mahkemesi’nin de uyuşmazlık kararını gecikmeden bir an önce vermesi gerektiğini söyleyen Çelik, ne kadar geç karar verilirse vicdanların da o kadar sızlayacağını ifade etti.

Cemaat ve tarikatların muktedirler tarafından “sivil toplum örgütü” olarak kabul edildiğini ve her türlü kolaylığın kendilerine sağlandığını dile getiren Çelik, “Bunlara arsalar tahsis ediliyor, ekonomik kaynaklar peşkeş çekiliyor. Ama nedense bunlardan muzdarip mağdurların dosyasına bakmaya mahkeme bulunamıyor. Sosyal cinayetlerin üzeri sürekli örtülmeye, dosyaları sümenaltı edilmeye çalışıyor. Dün Soma davasında gördüğümüzü bugün Aladağ’da görmeye devam ediyoruz. Adana Bölge Adliye Mahkemesi dosyada hangi mahkemenin yetkili olduğuna karar verdikten sonra biz orada olacağız. Aileler orada olacak. Hakikat artık onuncu köyde aranmayacak” diye belirtti.