Aleksis Çipras: Kahraman, hain, kahraman, hain, kahraman, hain…

ALEX ANDREOU*

Avrupa’da, hatta dünyada herkesin sosyalizm hayallerini küçük bir ülkenin genç başbakanının omuzlarına yüklendiğini anladık. Borç içinde boğulurken nefes almaya çalışan bu küçük ülkenin küresel kapitalizmi bir şekilde (bu ‘bir şekilde’nin nasıl olacağı da hiçbir zaman somut olarak açıklanmaz) elindeki taşlar ve sopalarla yenebileceğine dair ateşli fakat irrasyonel bir düşüncenin var olduğunu anladık.

Ne zaman bu hayaller gerçekleşmeyecek gibi gözükse “Çipras kapitülasyon verdi”, “O bir hain” demeye başladılar. Uluslararası siyasetin karmaşıklığı #prayfortsipras (#çiprasiçinduaedin) veya #tsiprasresign (#çiprasistifa) gibi birer Twitter hashtag’ine (etiket) indirgendi. Bütün dünya bir doruk noktası, X-Factor (Türkiye’de de yayınlanan bir yarışma programı) benzeri bir final, Hollywood yapımlarını aratmayan bir son bekliyordu. Ölene kadar savaşmak dışındaki tüm seçenekler kabul edilemez birer korkaklıktı.

Hiçbir şeyi riske etmediğinizde ideolojik olarak kusursuz olmak ne kolaydır. Kıtlıklara, toplumsal uyumun çöküşüne, toplumsal çatışmalara ve ölüme maruz kalmadan, Avro grubunun kabul etmekte zorlandığı ve aylar süren müzakerelerle çıkabilen bir anlaşmayı kabul etmemek gerektiğini söylemek ne kadar da kolay. Cesur kararlar verebilmek de çok kolay, sonunda kendi canının yanmayacağını bildiğinde - annemin hastalık nöbetleri geçirmesini engelleyen ilaçların son 24 dozunu sayarken benim yaşadığımın aksine… 20 doz, 14 doz.

Her zaman neyin kazanıldığını görmezden gelip yalnızca neyin kaybedildiğine odaklanmak patolojik karamsarlığın acayip bir özelliği. Her ülkedeki toplumların belli kesimlerinde gözüken bir başka özelliğin aynısı: Sosyalist Ütopya’yı arzularken vergi ödemekten kaçınmak için elinden geleni yapmak…

BARDAĞIN HANGİ TARAFI?
Çipras’ın bir ‘hain’ olduğu fikri geçen haftaki referandumun kinik bir yanlış okumasına dayanmaktadır. Bu fikri savunanlara göre OXI, herhangi bir anlaşmaya hayır demekti, ülkenin düzensiz bir şekilde avrodan çıkmasını kaçınılmaz kılıyordu. Oysa gerçekliğin bununla alakası yok. Çipras referandumdan çıkacak hayır oyuna, müzakerelerden daha iyi bir sonuç elde etmek için ihtiyacı olduğunu referandumun hemen ardından defalarca ifade etti. Bütün bunları kaçırdınız mı? İyi bir anlaşmaya imza atmadığını düşünebilirsiniz, bu adil de olur, ancak SYRIZA’nın halkın karşı çıktığı avrodan çıkış politikasını izlemesi gerektiğini söylemek kesinlikle samimi değildir. Ayrıca ‘Evet’ oyu veren yüzde 38 ne olacak? Çipras o insanları da temsil etmiyor mu?
Korkmayın. Varılan anlaşma uygulama aşamasına geçemeyebilir bile. Yunan Parlamentosu anlaşmayı onaylamayabilir. SYRIZA kendini parçalayacak ayrılıklar yaşayabilir. Grexit, uzun süredir Yunanistan’ın avrodan çıkmasını isteyenler tarafından dayatılabilir. O zaman bunu iddia edenlerin ‘daha iyi’ dediği sonucun ne kadar iyi olduğunu hep birlikte görürüz.

12 doz, 10 doz.
Çipras’ın 17 saat süren son müzakere sonucunda vardığı anlaşma (bildiğimiz kadarıyla) hayal ettiğimizden çok daha kötü. Ama kimsenin ummadığı kadar da iyi. Bu tamamen kayıplara veya kazançlara odaklanmakla ilgili. Kayıp kısmı, felaket bir kemer sıkmanın uygulanacak olması. Siyasi öngörüsü olan herkes önünde sonunda bunun zorunlu bir şekilde uygulanacağını biliyordu. Tek farkı, başta önceki gibi ‘itaatkâr’ hükümetler olsaydı bu dayatma tavizsiz bir şekilde hayata geçirilecekti.

Kazanılanlar tarafında ise önceden hayal edilemeyecek kadar büyük miktarda bir para ve bu para aracılığıyla hükümetin orta vadeli programını uygulayabilme, ona kaynak yaratabilme imkânı var. Ayrıca ciddi bir ekonomik canlandırma paketi, borçların yeniden yapılandırılması, IMF ve Avrupa Merkez Bankası’na ait olan borçların Avrupa İstikrar Mekanizması’na devredilmesi de anlaşmaya dahil. Son olarak önceki ‘itaatkâr’ Samaras hükümetinin bile hayata geçiremediği Avrupa Finansal İstikrar Fonu’ndan büyük bir kaynağın Yunanistan’a verilmesi de bu anlaşma sayesinde gerçekleşecek. “Bu hiçbir şey değil” diyen yorumcular konuşmaya devam ediyor. Fakat ERT (Yunanistan kamu televizyonu) analisti Michael Gelantalis’e göre yalnızca borçların IMF ve AMB’den AİM’e devredilmesi bile Yunanistan’ın yıllık 10 milyar avro daha az ödeme yapması anlamına gelecek. Aradaki farkla epey suvlaki (Yunan kebabı) yenir!

BİR GÜN DAHA MÜCADELE
Son günlerde pek çok kişi bana Yunanistan’ın avrodan çıkması gerektiği, Yunanların müthiş bir iklimde kendi kendilerine yetebilecekleri, bitcoin ve crowdfunding (kitle fonlama) ile geçinebileceğimiz ve ihtiyaç olursa ABD’nin Yunanistan’a ilaç yardımı yapacağına dair sözler söyledi. Ama kimse bunların kendi ülkelerinde de yaşanması gerektiğini söylemiyor! “Yunanistan bir denesin de ne olacağını görelim”. Bu lafları sıralayanların pek çoğu güçlü merkezi hükümetlerin bir yandan kemer sıkma politikalarını benimseyip diğer yandan da marketlerde yeterince iPad olmasını sağladığı ülkelerde yaşıyor. Bütün hepsi, istisnasız, boğazlarına bıçak dayanmışken çok daha iyi anlaşmalara varabilir, çok daha cesur olabilirdi.
Bu eleştirmenlere şunu sormak istiyorum: Siz kendi ülkenizde, kentinizde, mahallenizde ne gibi mücadeleler veriyorsunuz? Neleri riske ediyorsunuz? Yoksa siz de küçük bir ülkeyle deney yapmak isteyen kemer sıkma ideologları gibi insanların hayatlarıyla deney yaparak sonucunun ne olacağını mı görmek istiyorsunuz?

Sekiz doz. Beş doz.
Bir çeşit Miğfer Dibi Savaşı (Yüzüklerin Efendisi kitabında geçen bir savaş. Savaşın sonunda Miğfer Dibi kalesini savunan kahramanların hem kale duvarları hem de neredeyse bütün askerleri yok edilir, fakat son anda gelen yardım sayesinde kaleye saldıran antagonistleri de yenerek yok etmeyi başarırlar) gibi okunursa bu yenilgi Yunanlar için devasadır, telafisi mümkün değildir. ‘Her şeyin kaybedildiği an’dır. Fakat daha uzun süreli bir savaşın ilk çarpışması olarak okunursa, çok değerlidir. Düşmanı açık alana çıkmaya zorlamış, güçlü ve güçsüz yanlarını ifşa etmiştir. Ayrıca başkalarına, İspanya ve Portekiz ve İtalya’ya, bu çarpışmadan tecrübe ve istihbarat edinme imkânı sağlamıştır - böylece onlar kendi çarpışmalarına daha iyi hazırlanabilecektir. Cesurca savaşılmıştır. Ve zekice, çünkü Yunanlara mücadele edebilecekleri bir gün daha yaşama imkânı vermiştir.

Biz iyi, dürüst ve cesur bir adamı seçtik. O da kavraması bile güç olan büyüklükteki çıkarlara karşı aslanlar gibi savaştı. Sonunda hepinizin umduğu şekilde şehit düşmemiş olabilir. Ama şimdilik iş görür.

* Yunan ekonomist ve hukukçu
Çeviri: Onur Erem
Kaynak: byline.com/column/11/article/164