Ali Deniz... Elinde Ali İsmail’in fotoğrafı... Katliamdan sonra tanıdık onu. Ali İsmail ile Ali Deniz’i aynı karede görünce ne hissettiğini Ali İsmail’in abisi Gürkan Korkmaz’a sorduk

Ali Deniz’i kaldırdığı yumruğu ile tanıdım

CAN UĞUR
@canugur1987

Ankara’da cumartesi günü iki canlı bomba tarafından gerçekleştirilen katliamda en az 97 yurttaşımızı yitirirken yüzlerce kişi ise ağır yaralandı. Katliamda yaşamını yitirenler geride bıraktıkları hatıralarda zihinlerimizde yer edindiler. Yitirdiğimiz canların hepsinin amaçları vardı: Barış, adalet, eşitlik, özgürlük.

İdealleri vardı
Ankara’ya gitmeden önce de bu taleplerini ideallerini alanlarda dile getiriyorlardı... İşte onlardan bir tanesi de Ali Deniz Uzatmaz’dı. Antep’te yaşayan Emek Gençliği üyesi Ali Deniz’in, Eskişehir’de sivil polisler ve esnaf tarafından Gezi Direnişi sürecinde dövülerek öldürülen 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz için adalet isteyen fotoğrafı sosyal medyada sıkça paylaşıldı. Ali İsmail için adalet isteyen Ali Deniz’in fotoğrafını ise katliamın hemen ardından sokağa çıkan arkadaşları taşıdı. Bu iki kare yan yana getirildiğinde Türkiye’de eşitlik, özgürlük ve adalet için gencecik yaşta toprağa düşenlerin içimizi acıtan öyküsü ortaya çıkıyor. Katliamın en yakıcı karelerinden bir tanesi olan bu iki fotoğrafı gördüğünde ne hissettiğini Ali İsmail için katledildiği günden bu yana adalet arayışında olan ağabeyi Avukat Gürkan Korkmaz’a soruyoruz. Gürkan Korkmaz ölümlerin ‘sıradanlaştığını’ bundan duyduğu acıyı, Ali Deniz’i ilk gördüğünde neler hissettiğini başlıyor anlatmaya:

İsimleri bile anmıyoruz
“Ne çabuk kabulleniyoruz ölümleri, isimleri bile anamıyoruz artık, sanki insan değil rakam gömüyoruz. Bir genç, sol yumruğu havada elinde Ali İsmail’in pankartıyla Onun katledilişini protesto ediyor, adalet arıyor kazanma inancıyla. Adı Ali Deniz’miş. Ben, Ali Deniz’i yumruğuyla tanıdım ve kardeşimin pankartını taşımasıyla. O fotoğrafı görünce başımdan kaynar sular döküldü, neden onun yanında değildim, neden kolundan çekip o ateşin içinden çıkarmadım, çıkaramadım. Sarıp sarmalayıp koruyamadım onu şarapnel parçalarından. bu kadar kolay mıydı bir Ali’yi daha yitirmek, bir Deniz’i daha toprağa vermek. Gözüm Ali Deniz’in yumruğuna kilitlenmiş, kalbim deli gibi atarken haberlerde 20 ölüm olduğu anons ediliyordu, sonra 68, sonra 97 ve kimi kaynaklara göre 128 ölüm var diyordu.”

Hiç duydunuz mu?
Biz Ethem’i mücadelesiyle tanıdık, Ali İsmail’i gülüşüyle, Ali Deniz’i yumruğuyla tanıdık; peki ya diğerleri! Kaçımız duyduk Okan Pirinç’in adını, ya da Erdal Bozkurt’un adını? Hiç duydunuz mu Kasım Deprem ismini! Google’da bile arattığınızda Düzce depreminin haberi çıkıyor, 23 yaşında olduğunu bile hiçbirimiz bilmiyoruz. Oysa Suruç’taki patlama annesinin hayatını karartmıştı, en az Gezi anneleri kadar. O da bir daha oğluna sarılamayacaktı. Ha gerçekten annesinin adını bilen var mı, o anne daha az mı acı çekmişti Emel Korkmaz’dan, oğlu daha az mı masumdu Ali İsmail’den?

Utanıyorum…
Toprağa erken düşenlerin kiminin adını duyduğumuzu kiminin ise hiç duymadığımızı söyleyen Gürkan Korkmaz, gencecik çocukları ve onların bu hayattan kopup gidişleriyle ilgili neler hissettiklerini şu sözlerle dile getiriyor:
“Dün Suruç’ta 34 genç öldü, evet 34, ama kim bilir çoğunuz 33 diye biliyordur. Hakikaten sonradan hayatını kaybeden Mert Cömert’in adını duymuş muydunuz? Ben Ali İsmail’in abisi olarak utanıyorum kendimden, o gençlerin adını bile bilmeden sadece rakamlarla zikretmekten. Ne farkları var Ali İsmail’den, Berkin’den, Ethem’den… Bugün Ankara’da kaybettiğimiz onca insan, sayısını bile tam olarak bilmiyoruz… Peki ya hikâyelerini, hayallerini? Hangisi Fenerliydi Ali İsmail gibi, ya da Beşiktaşlı Berkin gibi, Cimbomlu Mehmet gibi.”

Biz de yaşadık…
Gürkan Korkmaz’ın son sözleri ise birbirimizin acılarına ortak olmamız gerektiği oluyor:
“Kimi babaydı, kimi evlat ama ortak yanları var o da geridekilere bıraktıkları acılı hayat. Biz de yaşadık bu süreci, o acılı hayatı biz de tattık ama biz bu acıyı yanımızda olanların desteğiyle hafiflettik, güç kazandık. Peki ya Suruç’ta Ankara’da hayatını kaybedenlerin aileleri… Ben Ali Deniz’i havaya kaldırdığı yumruğuyla tanıdım. Peki ya diğerleri…”