MHP'li Aliağa Belediyesi'nde işten çıkarılan 250 işçi direnişi 224’üncü gününde sonlandırdı. İşçiler, “Direnmek zafere giden yolda en önemli süreçtir” dediler

Aliağa işçileri konuştu: Zafere giden yol direnmekten geçer

AYCAN KARADAĞ

İzmir'de MHP’li Aliağa Belediyesinden çıkarılan ve işe iade talebiyle Aliağa Demokrasi Meydanı'nda kurdukları çadırla 224 gündür direnen işçiler, direniş çadırını kaldırdı. Direnişi günden güne büyüten işçiler kar kış demeden mücadele ettiler. İşçilerden 35 yaşındaki, 2 çocuk babası Mehmet Emin Şavur, hayatını kaybetti. Şavur’un ihbar ve kıdem tazminatları ile içeride kalan ücreti de ödenmedi. Tüm bunlara rağmen işçiler umutlu… BirGün Gazetesi olarak işçilerle görüşerek süreci konuştuk.

KRİZİN FATURASINI İŞÇİLERE ÖDETMEYE ÇALIŞTILAR

Aliağa Belediyesi iş yeri temsilcisi Doğan Şah Aydın, direnişlerinin hala devam ettiğini ifade ederek, “Bizler bu haksızlığa karşı her platformda sesimizi duyurmaya çalıştık. Haklı mücadelemizi tüm Türkiye’nin duyduğunu düşünüyoruz. Biz şunu anladık. Direnmek zafere giden yolda en önemli süreçtir. Nerede haksızlık zulüm varsa biz orada emekçi kardeşlerimizin yanında olacağız. Aliağa bir pilot bölge gibi seçilerek krizin faturasını işçilere ödetmeye çalıştılar. Ama biz bu krizin faturasını ödemeyeceğiz, sermayedarlara ödeteceğiz. İhbar ve kıdem tazminatlarımız hala ödenmedi. Umarım bizim bu haklarımız siyasi şova dönüşmez. Haksızlık devam ederse direniş büyüyerek devam edecek. Bundan yaklaşık 1 ay önce işe dönüş davalarımız başladı. Normalde 4 ayda bitmesi gereken davalara 6 ay sonraya gün verildi. Bu gelişmeler bizim adalete olan güvenimizi kırıyor. İşlerimize iade kararı çıkmazsa Türkiye adaletine tüm inancımız kırılacak” diye konuştu.

Aydın son olarak şunları dile getirdi: “Normalde 250 işçi çıkarıldı ama mücadele eden kişi sayısı 50. Tunç Soyer yaşananlara kayıtsız kalmadı ve 40’ yakın arkadaşımızı büyükşehir bünyesinde çalıştıracak ama bu bizim işe iade sürecimizi etkilemeyecek. Bizim asıl iş yerimiz Aliağa Belediyesi’dir. Mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Tunç Soyer’e teşekkür ederiz.”

DAYANIŞMAMIZ, ARKADAŞLIĞIMIZ ÇOK ÜST DÜZEYDE

Hatice Yıldırım ise, “Birbirimizi tanıdığımız halde direniş çadırında daha net dost olduk. Zorlukları yavaş yavaş dayanışarak geçirmeyi öğrendik. İşsiz kaldığımızın acısını burada unutmaya çalıştık. Dayanışmamız, arkadaşlığımız çok üst düzeyde. İşten çıkarmalar yasaklansın. Belediye başkanları insanlara saygı duysun kimseyi ekmeksiz aşsız bırakmasın. Belediye Ahmet Aslan’ın ailesinin cenazesine çelenk gönderdi. Ahmet Aslan’da bu çelengi ters çevirince belediye şebeke sularını kesti. Halk haftalarca hayvanlarına su veremedi” şeklinde konuştu.

EMEKÇİ ŞEHRİ OLMASINA RAĞMEN SESİMİZ YETERİNCE DUYULMADI

Vedat Gül de, direniş boyunca kendilerine yapılan baskılarını ve zulmünü kamuya anlatmaya çalıştıklarını dile getirerek, “Bununla ilgili çeşitli platformlar sendikalar ve sivil toplum kuruluşlarından destek istedik. Destekler geldi ama yeterli mi? Bizce değil. Çeşitli basın kuruluşları bize destek oldu. Her zaman sesimizi duyurma amacı içerisinde olduk. Fakat burası bir emekçi şehri olmasına rağmen sesimiz yeterince duyulmadı” ifadelerine yer verdi.

Kemal Esatoğlu da, “Belediye başkanı hiçbir şekilde bizi muhatap almadı. Randevu taleplerimizi kabul etmedi. Kaale alınmadık. Bize uygulanan yüzde 100 haksızlık. Bu yaşananlar ne milliyetçiliğe ne dine sığar.15 senedir tek bir disiplin suçum bile yok ama işten çıkarıldık. Mesai ücretlerimizi hala alamadık” dedi. Belediye yetkililerin kendilerine ters davrandığını söyleyen Dursun Ali Köseoğlu, “Ben belediye başkan yardımcısı Hakan Şimşek ile görüştüm. Halka çok tepeden bakıyorlar. Görüşmeye gittiğimde beni terslemekten beter ettiler. Mağdur oluyoruz. Benim oğlum asker ben yemin törenine gidebilmek için insanların eline baktım” diye belirtti.

BİR GÜN KARŞILAŞIRSAK ÇOCUĞUNU SEVERKEN RAHAT MISIN DİYE SORACAĞIM

Direnişte kanser hastalığa yakalanarak hayatını kaybeden Mehmet Emin Şavur’un babası Mehmet Şah Şavur, “Acaba başını yastığına rahat koyabiliyor mu? Bizim yaşadıklarımızı yaşıyor mu? Merak ediyorum. O makam onun tapulu malı değil. Çok mağduriyet yaşadık, itibarımız yerle bir oldu. Ben bu yolda oğlumu kaybettim. Şunu unutmasın halk ondan nefret ediyor. Bir gün karşılaşırsak çocuğunu severken rahat mısın diye soracağım. Bunun milliyetçilikle de alakası yok. İnşallah daha güzel günler göreceğiz. Bu insanlar sahipsiz değildir” diye konuştu.

cukurda-defineci-avi-540867-1.