Dört buçuk saatlik yağışın ardından, Samsunda, apartman görevlisi olarak daima o bodrum dairelerde yaşamak zorunda kalan iki aile . Bir gece yarısı su basıyor evlerini. Canlarını ve bir çocuğu suyun içinden çekip alıyorlar. Ve canını o sudan kurtaran bir anne o su dolu eve geri girmek istiyor. İki çocuğunun çıkış kapısına koştuklarını ama üzerlerine gelen sudan dışarı çıkamadıklarını ve oracıkta boğulduklarını henüz bilmiyor. Kabullenmiyor.

Sorumlusu kim diye soruyoruz felaketin. Başka nedenlerden değil de(!) bu tür “başarılı” projeler sonucu Çevre ve Şehircilik Bakanı olan Erdoğan Bayraktar, Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanı Erdoğan Bayraktar iken atılıyor temelleri projenin. “Türkiye'nin gerekli imar şartlarını taşımayan binalardan artık kurtulmasının zorunlu olduğunu düşünüyoruz. Canik'te halkımız için çağdaş bir yaşam alanı oluşturacağız.” Diyor şimdinin bakanı. Kendi kent tasarımını da ekliyor arkasına:(cukkamızı sağlamlayacağımız)Ticaret merkezleri, (kindar ve dindar nesiller yetiştireceğimiz)okullar, (devletin resmi dini beyninize iyice kazıyacağımız ve arka bahçemiz olan) ve camiler,(istediğimiz kadar nefes alabileceğiniz) parklar, (istediğimiz takımı tutacağınız stadyumlar?)diğer tesisler ve(ve bunlara itiraz ederseniz içersine doldurup sizi katledeceğimiz) cezaevleri yapacağız.(tabii ki parantez içlerindeki tefsir tarafımıza aittir). Sonra bir de “cam giydirme cephe, Fransız balkon, alüminyum korkuluklar, dış yüzey kaplamaları” ve de “Değişim, dönüşüm ve gelişim çalışmakla ve yapmakla olur. Bu lafla olacak iş değil” diye güzellenen Genç Osman var. Nam-ı diğer Canik’in AKP’li belediye başkanı Osman Genç. O da bu şahane(!)projenin mimarlarından.

Bir de bu tabloya Samsun’u denizle buluşturmak iddiasında olan Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz’ı ekleyiverin. Adını yeni yaptırdığı berbat otogara verecek mütevazilikte bir insan. “can kurtarma telaşındayız, oraya mı yapıldı buraya mı yapıldı bunu tartışacak durumda mıyız? Bunu tartışmak şu an cenazeleri çıkarırken ve bunlarla ilgili işlemleri yaparken normal mi?” Diye “TOKİ konutları dere yatağına mı yapıldı” diye soran muhabiri paylayan varlık. Sanki felaketten evvel sorsak cevap verecek! “Şimdi felaketle meşgul de, bundan evvel halk için çalışmakla mı meşgulmüş” diye sorası gelmiyor değil insanın. El cevap“zimmet irtikap, ihaleye fesat karıştırmak rüşvet”. Yani bu gibi suçların içinde bulunduğu bir de dava dosyası var diyorlar. Samsun civarında. Velhasıl beyaz eşya ticareti yapan orta halli bir esnafken, belediye başkanı olarak halk için çalışa çalışa benzin istasyonları, arazileri, arabaları, evleri oluvermesine pek şaşırıyormuş Samsun halkı.

Bu mahşeri üçlünün işgal ettikleri makamlara yakışmayan kararları ile el birliği ile tüm uyarılara rağmen dere yatağına inşa ettikleri Kuzey Yıldızı Konutları. Gözleri dönmese hırstan belki üç yüz metre öteye koysalar yahut en azından bodrum katlarından taviz verseler bunca insan ölmeyecek. Ama onlara sorarsanız hepsi takdiri ilahi. Van da deprem olmayacak diye yapılan sorumlu(!) açıklamalara uyup, evlerine girip ölenler, Karadon’da göçük altında kalanlar, Karasu Barajına gömülen işçiler , Esenyurt’ta yananlar, hangini sorsanız “doğal afet” olmadı “Allah’ın takdiri”. Takdiri ilahi diye diye, Van’da yaşananlardan bir nebze vicdan azabı duymadan soğukkanlı bir katil edasıyla oracıkta fırsat bu fırsat diye piyasaya sürüldü Afet yasası. Bu yasa ile yapacakları dönüşüm “örnek proje”leri olan Kuzey Yıldızı Konutlarından aşağı kalmayacak şüphesiz. “Dünya ile kucaklaşalım” derken sel ile ölüm ile kucaklaşanlar daha az olmayacak. Allahın takdiri her seferinde en aşağılık vicdansızlıkların örtüsü olmak üzere belirecek ağızlarında. Yeniden ve yeniden. Ama bu acımasız dünya en kutsalların üzerinden, çoktan kutsallık örtüsünü çekip almış. Selin Allahın takdiri olduğunu söyleyen zihniyet bir gün olsun derenin yatağının yeri Allahın takdiri (biz belki ona doğa diyoruz) değil mi diye soramıyor bu yüzden. O derenin yatağının yerini sen hangi burnu büyüklükle değiştirirsin diye çatamıyor tepesindekine. Çünkü mevzu bahis olan onlar için, ne Allah, ne takdir, ne kader, ne insan. Yalnız ve yalnız rant ve inşaat!