Alman finans sektöründe 2 milyar Avro’luk bilanço skandalı

EGEHAN ÜNLÜ -BERLİN

Frankfurt Borsası’nda işlem gören Almanya’nın en değerli holdinglerinden Wirecard, bilanço sahteciliğinin ortaya çıkması üzerine geçen hafta iflas talebinde bulundu. Skandal Wirecard ile ilgili iddiaları bugüne kadar yeterince soruşturmayan Alman Finans Piyasasını Denetleme Kurumu (BaFin) ile ilgili tartışmaları da alevlendi.

1999’da kurulan Wirecard, online ticaret platformlarında ödeme işlemlerinin altyapısını sağlıyor. Değeri 16 milyar Euro’ya kadar ulaşan firma, 2018 yılında Almanya’daki en değerli 30 firmanın listelendiği DAX borsa endeksine girmeyi başarmıştı. Wirecard, SAP ile birlikte Almanya’nın dijital hizmetler sağlayan nadir büyük firmalarından birini oluşturuyor.

Wirecard geçtiğimiz haftalarda, 2019 bilançosunu denetleme şirketi Ernst & Young’un (EY) onay vermeyi reddetmesi sebebiyle açıklayamamıştı. Daha önce de 2019 bilançosunun açıklanması birkaç kez ertelenmiş, bu durum yatırımcı ve piyasalarda tedirginliğe yol açmıştı. BaFin’in firmayla ilgili Münih Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmasının üzerine firma binasında Haziran başında aramalar da yapılmıştı.

Filipinler’deki bankaların, Wirecard’ın iddia ettiği 1,9 milyar Euro’yla ilgili kayıtların gerçeği yansıtmadığını, EY’ye bildirmesi üzerine EY, 2019 bilançosunu aklamayı reddetmişti. Firma sonunda Asya’daki banka hesaplarında yer alması gereken 1,9 Milyar Euro’nun önce kayıp olduğunu bildirmiş sonra da bu meblağın muhtemelen mevcut olmadığını kabul etmek zorunda kalmıştı.

Görevinden istifa eden holdingin Yönetim Kurulu Başkanı Markus Braun için ise tutuklama emri çıkarılmış, Braun tutuklandıktan hemen sonra kefalet ile serbest bırakılmıştı. Hisseleri yüzde 95’ten fazla değer kaybeden Wirecard, geçen hafta iflas talebinde bulundu.

İngiliz Financial Times da geçtiğimiz yıl firma işlemlerindeki manipülasyonlar ile ilgili iddialar yayımlamıştı. BaFin bu iddialardan sonra derinlemesine bir soruşturma yapmaktan imtina etmiş, bu denetleme için sadece tek bir denetçi görevlendirmişti. EY ise firmanın 2018 bilançosunu iddialara rağmen onaylamıştı. Firmadaki usulsüzlüklerle ilgili söylentiler ise neredeyse 10 yıldır devam ediyordu.

Wirecard skandalı, resmi ve özel denetleme kurumlarının, finans piyasalarını denetleme konusundaki yetersizliğini de ortaya çıkarmış oldu. Bu çerçevede BaFin’in yapısında da değişiklik planları konuşulmaya başlandı. SPD’li Maliye Bakanlığı BaFin’in yetkilerini genişletmek istiyor. Eleştirilerin hedefinde olan BaFin Başkanı Felix Hufeld, bu hafta Federal Meclis’e açıklamalarda bulunacak.

Hisselerinin değer kaybetmesiyle zarara uğrayan yatırımcılar ise, BaFin ve EY basta olmaz üzere sorumlulara karşı tazminat davası açmaya hazırlanıyor. Wirecard’ın müşterileri de başka ödeme sağlayıcıları arayışlarına başladı. Wirecard’ın en önemli rakiplerinden Hollandalı Adjen ise hisselerinı Nisan başından beri değerini iki katına çıkardı.

Skandal, Almanya’nın İngiltere’nin AB’den ayrılmasından sonra Avrupa’nın yeni finans merkezi olma yönündeki çabalarına da darbe vuracağa benziyor. Buna ek olarak öteden beri borsadan çekinen ancak faizlerin düşüklüğü nedeniyle farklı yatırım yolları arayan Almanların da borsaya temkinli yaklaşımı kuvvetlenecek gibi duruyor.