Almanya'da bu yıl ilk kez 1 Mayıs Uluslararası Emekçiler Günü'nde etkinlikler yapılmayacak. Konuya ilişkin açıklama yapan parti ve sendikalar da 1 Mayıs mesajlarını ve etkinlikler için mesajlarını paylaştı

Alman Sendikalar Birliği'den alternatif 1 Mayıs kutlaması

Alman Sendikalar Birliği (DGB), kuruluşundan bu yıl ilk kez, 1 Mayıs Uluslararası Emekçiler Günü mitingleri yapamayacak.

DGB 1 Mayıs günü, koronavirüs nedeniyle alanlar yerine sanatçılar MIA, Konstantin Wecker, Jocelyn B. Smith, Sarah Lesch, Heinz Rudolf Kunze, Thorsten Stelzner, Friederike Kempter, Dota, Ute Lemper ve Felix Räuber ile dijital olarak, sosyal ağlarda, canlı yayın yapılacağını duyurdu.

Sendika ayrıca, 1 Mayıs Cuma günü, sabah 11'den itibaren dijital dünyanın, sanatçıların canlı eylemleri, görüşmeler, röportajlar ve Almanya'nın her yerinden dayanışma mesajları ile dolup taşacağını belirtti.

‘DÜNYA ÇAPINDA EN BÜYÜK DAYANIŞMA FESTİVALİ OLACAK’

1 Mayıs açıklamasında korona krizinin yeni dayanışma ve eylem biçimleri ortaya çıkardığını kaydeden DGB Genel Başkanı Reiner Hoffmann miting yapmama nedenini şöyle açıkladı:

"Korona virüsünün dünya çapında yayılmasının da sendikaları tarihsel olarak benzersiz bir karar almak durumunda bıraktı. Korona salgını acil bir durumda yaşamak anlamına geliyor. Pekçok insan işe gidemez, çocuklarımız okullara ve kreşlere gidemez, artık akrabalarımızı, dostlarımızı, meslektaşlarımızı göremez olduk. Pek çok kişi, hayati sorun yaşıyor. Korona virüsünün küresel yayılımı, bizi tarihsel olarak hiç yaşanmadığımız bir karar vermeye zorladı. Kalbimiz burkularak, bu yıl 1 Mayıs mitinglerini iptal etmek zorunda kaldık. Bu yıl dayanışma demek, "Temas mesafesini kor!" demek. Gelecek yıl yine sokakları ve meydanları birçok insanla dolduracağız ve 1 Mayıs'ı kutlayacağız. Dünya çapında en büyük dayanışma festivali olacak. Ve birlikte korona krizinin üstesinden geldiğimizi kutlayacağız."

Açıklamasında "Bugün, öncelikle her gün kendi sağlığını riske atma pahasına bizi virüsten koruyan, temel ihtiyaçlarımızı karşılayan ve kamu güvenliğini koruyanlara teşekkür etmeliyiz" ifadesine yer veren DGB Genel Başkanı Hoffmann şöyle devem etti:

"Onları mümkün olan her yerde desteklemeliyiz! Hemşireler, doktorlar, süpermarketteki kasiyerler, polis, itfaiye ve acil durum hizmetleri, tedarik ve bertaraf hizmetlerindeki çalışanlar, kamyon ve otobüs şoförleri veya tren personeli, hepsi saygı ve dayanışmayı hak ediyor. Şimdi hepimiz, çalışmalarının düzgün bir şekilde değer kazanmasını ve iyi çalışma koşullarına sahip olmasını sağlamak için çalışmak zorundayız.

Özellikle salgının ekonomik sonuçlarından etkilenen, geçim kaynağı ortadan kalkan, kısa süreli çalışmak zorunda kalan veya işten ayrılma riski taşıyan aileler toplumun dayanışmasına ihtiyaç duyuyor. Birçok insan evde çalışmak ve aynı zamanda çocuklarına bakmak zorunda. İşleri ve gelirlerinin güvende olmasını sağlamalıyız. İşverenleri durumu kötüye kullanma ve işçi haklarını kısıtlama girişimleri konusunda uyarıyoruz! Siyasetten krizi aşmak için gerekli tüm araçları seferber etmesini istiyoruz."

SOL PARTİ’DEN EYLEM ÇAĞRISI

Sol Parti (Die Linke), yerel ve bölge örgütlerini 1 Mayıs Uluslararası İşçi Bayramı için mesafe kurallarına uygun olarak siyasi eylemler düzenlemeleri çağrısını yaptı. Açıklamada bu eylemlerin Covid-19 bulaşma riski olmayan bisiklet veya araba konvoyları, insan "zincirleri" gibi ortak, yaratıcı, toplu eylemler olabileceği vurgulandı.

Sol Parti yerel örgütlerden eylemler için sendikalar, dernekler ve sosyal hareketler içindeki muhataplarlarla da görüşülmesini istedi. Sol Parti açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

"1 Mayıs`da, korona krizinde öne çıkan ve önem kazanan mesleklere özellikle dikkat çekmek istiyoruz. Şimdi bu gerçek iş gücünün değeri görülmelidir. Sol Parti, toplumsal yaşam açısından önemli bu işlerde çalışanların daha fazla maaş almaları icin herkesi mücadeleye çağırıyor. Sol Parti, kriz masrafları için emlak vergisi alınmasını ve en az yüzde 90 kısa çalışma talep ediyor. Buna ek olarak, sağlık sistemi çalışanları, hemşireler ve satış çalışanları için sürekli 500 € 'luk bir ücret artışı talep etmektedir. Daha fazla hastane personeli, daha fazla test ve daha koruyucu giysiler taleplerimiz arasındadır. Çalışanların Pazar günleri dinlenme hakkında, iş güvenliği ve günde 8 saatlik çalışma süresinde bir gevşeme olamaz."

SPD: KAMU HİZMETİNE DEĞER KAZANDIRILMALI

Pandeminin kamu hizmetinin önemini bir kez daha gösterdiğini kaydeden ortağı Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) de, "Özel, kamudan önce gelir" ideolojisi her zaman yanlıştı, en geç şimdi anlaşılır olmalıdır" dedi.

Federal Hükümet'in küçük ortağı SPD, yayınladığı 1 Mayıs bildirisinde kamu çalışanlarının ücretlerinde iyileştirme talep etti. İşe değer kazandırılmasını isteyen SPD, "Kamu hizmeti toplumumuzun temel direğidir. Hemşireler ve bakıcılar, kasiyerler, eğitimciler ve öğretmenler, emniyet çalışanları, itfaiye, acil servisler, güvenlik ve sağlık kurumları ve çok daha fazlası, çalışma hayatımızın temelidir. Onlar, sağlık ve yaşam kalitesi, eğitim, iş-yaşam dengesi, sosyal uyum için vazgeçilmezdir. Ancak bununla birlikte, genellikle düşük ücret alırlar. Birçok alanda da, yapısal olarak daha az ödenen klasik kadın meslekleridir. Bir kereye mahsus vergisiz bir prim olmalı ve bu önemli bir sinyal olarak görülmelidir. Ancak biz genel bağlayıcı toplu sözleşmeler yoluyla yapısal iyileştirme istiyoruz" dedi. SPD 1 Mayıs bildirisinde dayanışmanın önemine de dikkat çekti. İşe iyi ödeme yapılması gerektiğini vurgulayan SPD şöyle devam etti: "İşyerlerinin önümüzdeki yıllarda da korunması önemlidir. Pek çok çalışan geçici işçi statüsünde veya anlaşmaları süreli. Pek çoğu, serbest çalışan statüsüne geçmeye zorlanıyor, bu da iş hukukunu atlatmaktan başka bir şey ifade etmiyor. SPD, güvenli iş yerleri istiyor. Süreli iş sözleşmeleri geride kalmalıdır. Sahte serbest çalışan statüsüyle mücadele istiyoruz. Ve geçici işçi statüsü, sürekli bir durum arz edemez."

YEŞİLLER: ADALET İSTİYORUZ

Yeşiller İşçi Hakları Sözcüsü Beate Müller-Gemmeke ise, açıklamasında çalışanlar için adalet istediğini belirtti.

Almanya'da iş pazarının adil olmadığını vurgulayan Müller-Gemmeke, "İşsizlik azalıyor, ancak birçok işçinin yoksulluğu sürüyor. 1,16 milyon insan, İş Merkezi'nden aldığı ücretten geçinemediği için başka işlerde de çalışmak zorunda. Son yıllarda İstihdam oranı diğer Avrupa ülkelerinden daha hızlı artarken, aynı zamanda düşük ücret sektörünün artması paradoks bir durum. Mini işler yeterli gelir sağlamaz. Bir milyondan fazla taşeron çalışanı, genellikle normal işgücünden çok daha az kazanıyor. Kadınlar da hala erkek meslektaşlarından yüzde 21 oranında daha az ücret alıyor. Aynı zamanda, toplu iş sözleşmelerinde 20 yıldan beri büyük ölçüde düşüş var. Çalışanların yarısı bile toplu sözleşmelere bağlı şirketlerde çalışmıyor. Diyoruz ki: Ücretlerin adil olmasına ve daha iyi işlere ihtiyacımız var. Asgari ücret hissedilir şekilde artmalıdır. Sendikalar ve işçi temsilcileri, zor sektörlerde bile toplu sözleşmeler yürütecek şekilde güçlendirilmelidir. Geçici, taşeron işlerde ilk günden itibaren ve kadınlarla erkekler arasında eşit ücret talep ediyoruz. Mini işler sosyal güvenlik primlerine tabi işe dönüştürülmelidir. Ve gerçek iş olanakları olmayan insanlar için sübvansiyonlu bir sosyal iş piyasasına ihtiyacımız var" dedi. Müller-Gemmeke açıklamasında, Federal Hükümet'in düşük ücretli sektörle sözlü olarak mücadele ettiğini, daha güçlü tarife bağından kaçındığını savundu. Müller-Gemmeke, "Onların görüşüne göre, statüko ajans çalışması için yeterlidir. Mini işler değişmeden kalır. Kadınlar için eşit ücret söz konusu olduğunda, ücret açısından sadece biraz daha şeffaflığa güveniyorlar. Ve gelecekte işlerin nasıl olması gerektiği konusunda susuyorlar" diye konuştu.

DKP: MİTİNGLER TEMAS MESAFESİNİ KORUYARAK YAPILMALI

DGB'nin alanlarda 1 Mayıs mitingleri yapmama kararını desteklemediğini açıklayan Alman Komunist Partisi (DKP) de "Biz işçi sınıfının çok yönlü taleplerini sokağa aktarmak için korona şartlarına uygun, 1,5 metre temas mesafesini koruyarak mitingler düzenlemeye çağırıyoruz. Evlerin pencerelerine, balkonlara, sokaklara bayraklarımızı, dövizlerimizi asmalıyız. Federal Hükümet korona krizi sırasında bile NATO'nun isteği doğrultusunda Gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYİH) yüzde ikisini silahlanmaya ayırmak istiyor. Biz diyoruz ki: Silahlanma yerine silahsızlanma. Paraya sosyal, eğitim ve kültür için ihtiyacımız var. Yüzlerce milyar avro, bankalar ve büyük şirketleri kurtarmak için verildi. Ödemeyi ise küçük işletmeler, işçiler ve çalışanlar yaptı. Korkulan o ki koronadan sonra da şirketler ortaklarına kar payı aktarırken yükü işçi sınıfı taşıyacak. Biz iş güvenliği, yüksek gelir ve servete özel vergi, elde edilen karın kullanılması ve gerektiğinde büyük şirketlerin devletleştilmesini istiyoruz. İfade özgürlüğü, gösteri yapma hakkı gibi temel haklar etkin bir şekilde ortadan kaldırılıyor. Özel hayatı koruma ortadan kaldırılıyor. Cep telefonu gözetimi yapılmak isteniyor ve ordu devletin egemen görevleri için kullanılmak isteniyor. Parlamento kontrolü kısmen kaldırıldı. Sadece savaş durumunda olabilecek durum, barış günlerinde de denenmek isteniyor. Biz diyoruz ki haklarımızdan, Anayasamızdan elinizi çekin!" Sağlık hizmetinin son yıllarda kapitilasit sömürü ve kar elde etme aracı haline getirildiğini savunan DKP, "Hastanelerde korona öncesinde de durum feciydi. Korona durumu kötüleştirdi. Koronadan sonra aynen devam edecekler. Biz sağlık sektörünün demokratik kontrol altına alınmasını istiyoruz" dedi.

DKP, 1 Mayıs'ta nerede hangi eylem yapılacağını https://heraus-zum-ersten-mai-2020.de adlı siteden görülebileceğini belirtti.