Almanak | Yıktık barikatları

Hazırlayan: Yaren ÇOLAK

“Feminist mücadelemizden dönüş yok” diyen kadınlar önlerindeki tüm barikatları yıktı. Şiddete, emek sömürüsüne, ayrımcılığa, eşitsizliğe, iktidar ve sözcülerinin yıl boyunca sürdürdüğü gerici ve dinci politikalara karşı yaşam haklarını savundu. Bu yıl ülkenin her sokağı mora boyandı. Kadınların isyanı tüm yurtta yankılandı. ‘Haklarımızdan da hayatımızdan da vazgeçmiyoruz’ diyen kadınlar tüm yurtta İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıktı. İktidarın kadın düşmanı politikalarından beslenen, cesaretlenen erkekler tarafından bu yıl en az 400 kadın yaşamdan koparıldı. Artan kadın cinayetlerine isyan eden kadınlar meydanlardan seslendi: “Kadın cinayetleri politiktir!” Sözün özü kadınlar bu yıl da erkek-devlet baskısına karşı geri adım atmadı, mücadelede safların sıklaştığı bir yıl daha geride kaldı.

İyi seneler…


İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmiyoruz

Kadına yönelik erkek şiddetinin önlenmesi noktasında hayati öneme sahip olan İstanbul Sözleşmesi, AKP iktidarı tarafından hedef haline getirildi. Kadınlar ise İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceklerini her fırsatta dile getirdi. “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” sloganları ülkenin dört bir yanını inletti.


5 MART

Kadınlar, yaşam haklarını hedef alan iktidara karşı kadın örgütlerinin çağrısıyla ülke genelinde sokağa çıktı. Kadınlar, “İstanbul Sözleşmesi’ni uygulatacağız” dedi.

8 MART

Kadınların isyanı tüm ülkeyi sardı. 8 Mart günü ülkenin dört bir yanında sokaklara, meydanlara sığmayan kadınlar gür ve tek ses oldu. İsyanlarıyla sokakları inleten kadınlar, İstanbul Taksim’deki Feminist Gece Yürüyüşü’nde polis engeliyle karşılaştı. Kadınlara polis biber gazıyla müdahale etti, 34 kişi gözaltına alındı.

Zıpla zıpla!

Feminist Gece Yürüyüşü’ne katılan 13 kadın, ev baskınıyla gözaltına alındı. Ardından sayı 18’e yükseldi. “Tayyip kaç kadınlar geliyor” sloganı suçlama konusu yapıldı. Polis tutanağına göre kadınlar maske taktığı için slogan atanlar tespit edilemedi, ritme eşlik edip zıplayanlar gözaltına alındı.

20 MART

Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’nden çekildi. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasını taşıyan kararla sözleşme feshedildi.

21 MART

Kararın yok hükmünde olduğunu söyleyen kadınlar, günlerce sokakları inletti, sözleşmeden vazgeçmeyeceklerini haykırdı. Öldürülen her kadının sorumlusunun AKP iktidarı olduğunu vurguladı.

22 MART

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı mahkemeye taşındı. Danıştay’da dava açıldı.

8-17 NİSAN

“İstanbul Sözleşmesi Bizimdir, Tek Adam Kararı Hükümsüzdür” pankartı nedeniyle Hopa, Borçka, Artvin, Trabzon ve Uşak SOL Parti il ve ilçe yöneticileri gözaltına alındı, parti binalarındaki pankartlara el konuldu. Edirne’de de Valilik, koronavirüs salgını bahanesine sığınarak SOL Parti’nin il binasına astığı “İstanbul Sözleşmesi Bizimdir” pankartını indirdi.

22 HAZİRAN

İstanbul Beşiktaş’ta yol kesme eylemi yapan kadınlar, “Geceleri de gündüzleri de sokakları da terk etmiyoruz. Sözleşmeden vazgeçmiyoruz” dedi.

29 HAZİRAN

Danıştay 10’uncu Dairesi İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanı kararıyla feshedilmesine ilişkin açılan davada “çekilme kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması” taleplerini oyçokluğuyla reddetti.

1 TEMMUZ

Türkiye, 2011 yılında imzaladığı ve 10 Şubat 2012’de Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nden resmi olarak çekildi. Kararı kabul etmeyen kadınlar sokağa sçıktı. Taksim Tünel’de buluşan binlerce kadın, “Sözleşme bizim” dedi. Kadınlar, polis barikatlarını yıktı. Polis biber gazı ve plastik mermilerle müdahale etti. Kadınlar, tüm müdahalelere rağmen vazgeçmedi, Karaköy’e yürüdü.

8 KASIM

Kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasına izin vermeyeceklerini bir kez daha ilan etti. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Her kim bu ülkede bir daha ‘İstanbul Sözleşmesi’ diye başlayan bir cümle kurarsa ona en başta kadınlarımız tepki göstermelidir” sözlerine itiraz yine kadınlardan geldi.

10 KASIM

Aile Bakanlığı’nın bütçesinin görüşüldüğü Komisyon’da CHP ve HDP milletvekilleri, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını, “İstanbul Sözleşmesi Yaşayacak” diyerek protesto etti.

18 KASIM

Danıştay, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararıyla İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması kararını “Anayasa’ya uygun” buldu, itirazları reddetti.

25 KASIM

Hayatları için sokağa çıkan kadınlar, yine polis müdahalesiyle karşılaştı. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü’nde ülkenin dört bir yanında erkek şiddetine karşı sokaklara çıkan kadınlar, İstiklal’i inletti: “Hükümet istifa.” Müdahale ise gecikmedi.

almanak-yiktik-barikatlari-962523-1.

almanak-yiktik-barikatlari-962524-1.


Gülistan Doku nerede?

Gülistan Doku’dan haber alamayan ailesi 5 Ocak 2020’de kayıp başvurusunda bulundu. Gülistan hâlâ kayıp. Baş şüpheli Zaynal Abarakov ise bu süreçte yargılanmadı. Abakarov’un üvey babası Engin Yücel de hakkında çıkan karara rağmen aradan geçen üç ayda bulunamadı, yakalanmadı.


Pınar hâlâ adalet bekliyor

Pınar Gültekin’in Cemal Metin Avcı tarafından katledilmesine ilişkin açılan davanın 8’inci duruşması görüldü. Cezasını hafifletmek için her defasında farklı bir savunmayla hâkim karşısına çıkan Avcı’nın iddiaları bu kez de ABD’den gelen raporla boşa düştü. Ancak beklenen adalet bir buçuk yıldır yerini bulmuyor.


almanak-yiktik-barikatlari-962525-1.

almanak-yiktik-barikatlari-962526-1.


İPEK’İN KATİLİNE CEZA YOK, ÖDÜL VAR

Batman’da İpek Er’i cinsel saldırıya maruz bıraktıktan sonra yaşamına son vermesine neden olan uzman çavuş Musa Orhan hakkında karar çıktı. Cinsel saldırı suçlamasıyla yargılanan Musa Orhan’a 10 yıl hapis cezası verildi. Orhan’ın tutuklama talebi ise mahkemece reddedildi. Tecavüzcü Orhan, hâlâ serbest.

İKİ CİNAYET ORTAK ŞÜPHELİ

Ankara’da Aleyna Çakır’ın geçen yıl şüpheli ölümüne ilişkin yürütülen soruşturmada baş şüpheli olan Ümitcan Uygun’un adı bu kez da başka bir kadın cinayetine karıştı. Esra Hankulu’nun ölümünde de baş şüpheli. Uzun süre tutuklanmayan Uygun’un adı sık sık kadın cinayetlerine karıştı. Ancak 3’üncü ölümden sonra tutuklanan Uygun için ağırlaştırılmış müebbet isteniyor.

SUÇLULAR BELLİ ADALET İSE KAYIP

Anayasa Mahkemesi, ilk kez bir kadın cinayetinde yeterli önleyici ve koruyucu tedbirleri almayan kamu görevlilerinin yargılanması gerektiğine karar verdi. Boşandığı erkek tarafından tedbir kararının sona erdiği gün öldürülen ve koruma talebi reddedilen Serpil Erfındık hakkında ihlal kararı verildi.


İSLAMİ KOŞULLARA UYGUNLUK KOMİSYONU

TBMM Genel Kurulu’nda, “kadına yönelik şiddetin sebeplerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi” amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu kurulması kabul edildi. Ancak kurulda üretilmeyen politikaların yanı sıra işleyişteki sorunlar da tepkiye neden oldu. Siyasal İslamcı ve gerici politikaların hâkim olduğu komisyondan, CHP, İYİ Parti ve HDP çekildi.


ERKEK YARGI İŞ BAŞINDA

Kendisine sistematik cinsel saldırıda bulunan erkeği öldürerek öz savunma hakkını kullanan Nevin Yıldırım’ın cezası onandı. Erkek adalet, tecavüzcüsünü öldürdüğü için yaklaşık 7 yıldır tutuklu olan Nevin’e verilen müebbet hapis cezasını onadı.

KİRPİĞİMİZ YERE DÜŞMESİN

Adana’da kendisine yıllarca şiddet uygulayan Hasan Karabulut’u hayatta kalabilmek için öldüren Çilem Doğan’ın 15 yıllık hapis cezası Yargıtay tarafından onandı. “Erkek adalet değil, gerçek adalet istiyoruz” diyen kadınlar, karara isyan etti. Hayatta kaldığı için cezalandırılan Çilem, Yargıtay’a kararın düzeltilmesi için itiraz etti.

CEZA İTİRAZINA JET HIZINDA RET

Yargı bu defa da Güleda Cankel’i katleden Zafer Pehlivan’dan yanaydı. Kızlarının katili için ‘ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası’ talep eden aile için değil ama katil için yargı süreci hızlı işledi. Güleda’nın katiline ağırlaştırılmış müebbet yerine müebbet hapis cezası verilmesine itiraz, 6 günde reddedildi.

CİNAYET DEĞİL CİNSKIRIM

Kadın cinayetlerinin artık cinskırıma dönüştüğü yönündeki tartışmalar kadın mücadelesi içerisinde büyüyor. EŞİK’in başlattığı kampanya ile ülkede kadın cinayetlerinin cinskırım boyutuna ulaştığı vurgulandı.

SERMAYEYE KARŞI KADIN DİRENİŞİ

Ülkenin dört bir yanında çok sayıda kadın işçi gasp edilen hakları için direndi. Sinbo işçisi Dilbent Türker bu işçilerden biriydi. Dilbent, Kod-29 zulmüne karşı başlattığı mücadelesini tüm kararlılığı ile sürdürdü. Pandemi önlemleri kapsamında getirilen işten çıkarma yasağında patronlar Kod-29’a sarıldı. Patronlara “ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller” gerekçesiyle yasağı diledikleri gibi delme hakkı tanıyan uygulama, işçilere vurulan “ahlaksızlık” damgasına dönüştü. Ancak kadınlar, geri adım atmadı. Baskıya karşı sokaklarda, fabrikalarda direnişlerini sürdürdü. Kocaeli Çayırova’da Migros Depo emekçisi kadınlar da patronlara karşı aylarca direndi.

SİLAHLAR, LAİKLİĞE DOĞRULTULDU

Siyasal İslamcı politikalar kadınları hedef almayı sürdürdü. Laiklik mücadelesinden vazgeçmeyen kadınlar ise sokaklara döküldü. Afganistan’da da köktendinci Taliban yönetimi ele geçirdi ancak kadınlar boyun eğmedi. Kadınlar, kendilerine doğrultulan silahlara rağmen eylem yaptı. Tüm dünyada kız kardeşleri de Afgan kadınlar için sokağa çıktı.

ILO 190’I ONAYLA VE UYGULA

İş yaşamında şiddet ve tacizi önlemeye dönük ilk uluslararası sözleşme olan ILO 190’ın imzalanması ve uygulanması da bu yıl öne çıkan talepler arasındaydı. DİSK, sözleşmenin Türkiye tarafından onaylanması ve etkin şekilde uygulanması için kampanya başlattı.

HER SMAÇ YOBAZLIĞA

Gerici söylemlerin hedefi olan Ulusal Kadın Voleybol Takımı, başarılarıyla ülke gündemini salladı. Sahada kazandıkları başarılarla ülkeyi sevince boğan kadınlar, patriyarkaya smaçlarıyla cevap verdi.