Frankfurt'ta 1 Mayıs mitinginde konuşan Birleşik Hizmet Sendikası (Ver.di) Başkanı Frank Werneke, Almanya'da grev hakkının kısıtlanması taleplerine sert tepki gösterdi.

Almanya 1 Mayıs'ta "Sınırsız dayanışma" için yürüdü

Almanya'da düzenlenen1 Mayıs mitinglerinde "Kesintisiz dayanışma" öne çıktı. Alman Sendikalar Birliği'nin (DGB) düzenlediği 398 1 Mayıs etkinliğine 287 bin insanın katıldığı kaydedildi. Frankfurt'ta tarihi Römer meydanında düzenlenen mitingte konuşan Alman Sendikalar Birliği (DGB) üyesi, Birleşik Hizmetler Sendikası (Ver.di) Başkanı Frank Werneke, çalışanların toplu sözleşmelerde yüksek zam almaya başladığına dikkat çekerek iş yerlerinde toplu iş sözleşmesi yapmayan şirketlerin ise Almanya'da toplam cirosu  500 milyar Avroyu bulan kamu ihalelerine kabul edilmemesini istedi.

Ver.di Başkanı Werneke, toplu iş sözleşmelerinde yüksek oranda zam kaydedilmesinin ardından işveren ve sağ kesimin, çalışanların grev hakkını kısıtlamaya yönelik demeçlerine sert tepki gösterdi. Grevin anayasal bir hak olduğunun altını çizen Werneke, "Grevler, sendikaların işverenler üzerinde ekonomik baskı uygulayabilmelerinin tek yoludur. Grev imkanı olmadan, toplu pazarlık sadece toplu yalvarma olur. Grev hakkını kısıtlamak isteyenler, sosyal piyasa ekonomisine balta vuracak demektir. Buna izin veremeyiz. Bu tür girişimlere karşı bütün gücümüzle mücadele ederiz" dedi. Frankfurt'ta beşbinin üzerinde insanın katıldığı mitingte yüksek enflasyona karşı en iyi yolun çalışanların toplu iş görüşmelerinde yüksek oranda zam almaları olduğu kaydedildi. Mitinge, Türkiye orijinli Frankfurt Türk Halkevi, DİDF, Sol Parti'nin de aralarında olduğu dernek, siyasi grup, parti ve sivil toplum kuruluşları büyük ilgi gösterdi. Mitinge katılanlan gençler, sağlık sektörünün büyük bir çöküş yaşadığına, çalışma koşulları ve iş yoğunluğundan bunalan çalışanların farklı sektörlere yöneldiğine dikkat çektiler.

Frankfurt'taki mitinge Die Linke (Sol Parti) Başkanı Janine Wissler de katıldı

Frankfurt'taki mitinge Die Linke (Sol Parti) Başkanı Janine Wissler de katıldı.

ALMANYA'DA YOKSULLUĞUN YERİ YOK
Almanya gibi zengin bir ülkede 3 milyon çocuğun yoksulluk içinde büyüdüğüne dikkat çeken Ver.di Başkanı Frank  Werneke,  "Yoksulluğun Almanya'da yeri yok. Ailelere ve çocukları kapsayacak aile sigortası ve temel aile bütçesi olması şart. Bu Federal Hükümet programında yer alıyor. Biz sosyal devlet için, ülkemizin geleceği için yatırım istiyoruz. Alman ordusu silahlarının modernizasyonu ve yeni silah alımı için 100 milyar Avro ayrılabiliyorsa eğitim, sağlık, konut, digitalleşme, ulaşımda dönüşüm için de 100 milyar Avro ayırmak gerekir.  Paylaşımda adalet şart. 70 bin insanın devasa bir özel mülkiyeti var. Toplumun yarısının ise hiçbirşeyi yok. Bir kasiyer 200 yıl çalışmalı ki borsada işlem gören bir şirketin yöneticisinin aylığına ulaşşın. Bu maaşların, daha çok sorumluluk, daha fazla çalışma veya daha iyi kalifikasyonla alındığını söylüyorsa o milyonlarca çalışanı aşağılıyor demektir. Eğer daha çok emeğe göre verilseydi bakıcının bütün emlak bankacılarından daha çok alması gerekirdi. Bu nedenle çok iyi kazananlar, zenginler ve tekellerden daha çok vergi alınması şart. Krizi fırsata çevirenler de vergilendirmelidir. Sendikaları, toplumun büyük bir kesimiyle buluşturan dayanışma olgusudur. Dayanışmacı, barışçı, adil bir toplum bizim büyük gücümüzdür" diye konuştu. 
Mitingte konuşan Frankfurt Büyükşehir Belediye Başkanı Mike Josef de toplumun parçalanmak istendiğini ancak sosyal adalet, demokrasi için birlikte mücadele edilebileceğini söyledi. Josef sendikaların ırkçılığa ve antisemitizme karşı mücadele etmek gibi tarihi bir sorumluluğun olduğunu da dile getirdi. 

Ver.di Başkanı Frank Werneke.

"ADİL DÖNÜŞÜM BU ŞEKİLDE OLUR!"
DGB'den de yapılan açıklamada, dünyanın son zamanlarda sürekli bir kriz modunda olduğu belirtilerek, enerji krizi, iklim krizi, Ukrayna'daki savaş, yüksek enflasyon ve korona pandemisinin etkilerinin belirsizlik yarattığı ve birçok insanı varoluşsal endişelere sürüklediği ifade edildi. Açıklamada sendikaların krizden etkilenenlerin yanında olduğunun altı çizilerek "Birlikte İşçi Bayramı'nda adil ve barışçıl bir gelecek, güçlü bir refah devleti ve etkin kamu hizmetleri için görünür bir işaret oluşturuyoruz" denildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Kesintisiz dayanışma: Böylece işçiler değişimi şekillendirmeye destek verir!
İyi, yaşanabilir ücretler ve adil çalışma koşulları ancak toplu sözleşmelerle mümkündür. Bunlar adil değişimin anahtarıdır ve krizlere karşı en iyi korumayı sağlar. Bu nedenle Federal Hükümetten toplu sözleşme kapsamının en az yüzde 80'e çıkarılması için bir eylem planı talep ediyoruz. Toplu sözleşmeler ve birlikte karar alma yoluyla dönüşümü demokratik bir şekilde şekillendiriyoruz. Bizi görmezden gelmek yerine, kararlar işyerinde bizimle birlikte alınmalıdır. Adil bir dönüşüm ancak bu şekilde başarıya ulaşabilir."

"VARLIK VERGİSİ YÜRÜRLÜĞE KONULSUN" TALEBİ
Krizin işçilerin sırtından yürütülmemesi için de kesintisiz dayanışma talep edildiği açıklamada, "Artan fiyatlar tüketiciler ve birçok şirket için bir yüktür. Aynı zamanda, en zenginlerin servetleri kontrolsüz bir şekilde artmaya devam ediyor. Bazı şirketler aşırı karlar elde ediyor. Bunların kaymağı alınmalı ve yardımları finanse etmek için kullanılmalıdır. Süper zenginler nihayet daha fazla vergi ödemeli; yüksek servete sahip insanlar toplumumuzun tarihsel zorlukları için bir vergi ödemelidir. Varlık vergisinin yeniden yürürlüğe konulmasını talep ediyoruz. Zenginler sorumluluklarından kaçarken, krizin ana yüklerinin işçilerin sırtına yüklenmesi söz konusu olamaz" denildi.