Almanya'da Sol Parti'den istifa eden milletvekili Sahra Wagenknecht ve arkadaşları, yeni bir parti kuracağını bildirdi. "Sol Parti’den ayrılıyoruz?" bildirisinde ayrılık süreci anlatılırken, "Yeni bir siyasi güç, sosyal adalet, barış, akıl ve özgürlük için demokratik bir ses inşa etmek istiyoruz" denildi.

Almanya'da Die Linke bölündü: Yeni bir siyasi güç inşa etmek istiyoruz

DIŞ HABERLER SERVİSİ

Alman Die Linke (Sol Parti) bölündü. Uzun bir süredir tartışmaların ve derin görüş ayrılıklarının yaşandığı partide, yeni bir hareket için partileşme süreci başlatan Sahra Wagenknecht ve 15 yol arkadaşı, bunu neden yaptıklarını parti üyelerine yönelik bir ortak bildiride açıkladı.

"Junge Welt“ gazetesinde yayınlararak kamuoyuna duyurulan bildiride, "Koalisyon hükümrtinin sosyal açıdan felakete yol açan politikaları, nüfusun geniş kesimlerinin gelirine ve yaşam kalitesine mal oluyor. Almanya’nın dış politikası barış için çözümler bulmak yerine savaşları körüklüyor" denildi.

"Yeni bir siyasi güç, sosyal adalet, barış, akıl ve özgürlük için demokratik bir ses inşa etmek istiyoruz" denilen dilekçede, "Eski partimize karşı kin ve öfke duymadan ayrılıyoruz. Sürtüşme bizim için sona ermiştir" denildi.

Bildirinin tamamı şöyle:

"Sol Parti'den ayrılıyoruz.
Sol Parti’nin (Die Linke) değerli üyeleri, Sol Parti’den ayrılmaya ve yeni bir parti kurmaya karar verdik. Bu adım bizim için kolay olmadı. Çünkü Sol Parti yıllarca hatta on yıllarca siyasi evimiz oldu. Burada, birçok yol arkadaşımız ve bazıları da dostumuz olan mücadele arkadaşlarımızla tanıştık. Onlarla birlikte akşamları ve hafta sonlarını parti etkinliklerinde geçirdik ve seçim kampanyalarında ekstra mesailer yaptık. Tüm bunları siyasi ve kişisel açıdan geride bırakmak bizim için zor. Daha iyi bir yol olsaydı, seve seve kabul ederdik. Birçoğunuza bağlılık duyuyoruz, bu nedenle kararımızı açıklamak istiyoruz.

Son yıllardaki sürtüşmeler Sol Parti‘nin siyasi rotasıyla ilgiliydi. Defalarca hatalı önceliklerin ve sosyal adalet ve barışa odaklanılmamasının partinin profilini sulandırdığını savunduk. Kentli, genç, aktivist çevrelere odaklanmanın geleneksel seçmenlerimizi uzaklaştırdığı konusunda defalarca uyarıda bulunduk. Defalarca partinin siyasi rotasını değiştirerek düşüşünü durdurmaya çalıştık. Bunu yapmakta başarısız olduk ve sonuç olarak parti seçmenler nezdinde giderek daha az başarılı oldu. 

Sol Parti’nin 2019 Avrupa seçimlerinden bu siyasi başarısızlığı ise tarihidir. İlgili parti liderleri ve onları eyalet düzeyinde destekleyen yetkililer, bu başarısızlığı hiçbir koşulda eleştirel bir şekilde tartışmamakta kararlıydı. Bunun için ne sorumluluk alındı ne de bundan önemli bir sonuç çıkarıldı. Aksine, parti liderliğinin izlediği yolu eleştirenler sonuçların sorumlusu olarak tanımlandı ve daha da marjinalleştirildi.

Artık pozisyonlarımızla ilgili  partide kendimize herhangi bir yer görmüyoruz. Bir örnek olarak, Şubat 2023’teki ‘Barış için Ayağa Kalk’ çağrımızı hatırlayalım. Bu, neredeyse son 20 yılın en büyük barış mitingiydi. 
Brandenburg Kapısı önünde on binlerce kişi toplanmıştı. Toplumun yaklaşık yarısının hükümetin askeri rotasını reddetmesine rağmen tüm siyaset kurumları mitinge karşı çıktı ve onu karaladı. Sol Parti bizi desteklemek yerine diğer partilerle omuz omuza durdu, mitingi başlatanları ‘sağa açık’ olmakla suçladı ve böylece bize yönelik suçlamaların işaret fişeği oldu.
Parti içinde bizim için siyasi alan o kadar daraldı ki artık sırtımızı dik tutamıyoruz. Bölgesel derneklerimizden biliyoruz ki Sol Parti‘nin pek çok üyesi de aynı şekilde hissediyor. Yeni parti ile onlar için de yeni bir siyasi yuva yaratmak istiyoruz.

Bunu içten gelen bir inançla yapıyoruz, çünkü bir parti kendi başına bir amaç değildir. Bizi harekete geçiren şey şu: 

Artık siyasi gelişmeleri kabul etmek istemiyoruz. Koalisyon hükümrtinin sosyal açıdan felakete yol açan politikaları, nüfusun geniş kesimlerinin gelirine ve yaşam kalitesine mal oluyor. Almanya’nın dış politikası barış için çözümler bulmak yerine savaşları körüklüyor.

Uluslararası alanda çatışmalar tırmanıyor, ortaya çıkan bloklaşma dünya barışı için bir tehdit oluşturuyor ve büyük ekonomik çarpıklıkları beraberinde getirecek. Aynı zamanda, bu siyasi gelişmelere paralel muhalefet, giderek daha fazla cezalandırılıyor ve aşağılanıyor.

Ancak demokrasinin fikir çeşitliliğine ve açık tartışmaya ihtiyacı var. 
Hükümetin çağımızın krizleriyle baş edememesi ve kabul gören görüş koridorunun daralması AfD’yi zirveye taşıdı. Pek çok insan protesto ve tepkilerini başka türlü nasıl dile getireceklerini bilememektedir. 

Tüm bunlara rağmen Sol Parti açıkça muhalefet yapmak yerine hâlâ yumuşak dilli bir ‘Evet, ama…’ partisi olarak ortaya çıkıyor. Bu nedenle Sol Parti halkın algılama eşiğinin altına düşmüş durumdadır. 

Şu anda, AfD yüzde 20’nin üzerinde oy alırken, bir sonraki Federal Meclis’te Sol Parti‘nin artık temsil edilmeyeceğine dair her türlü gösterge var. Siyasetin yönü ve ülkemizin geleceği için mücadeleyi yeniden ciddiye alma sorumluluğumuz var. Bunun için yeni bir siyasi güç, sosyal adalet, barış, akıl ve özgürlük için demokratik bir ses inşa etmek istiyoruz.

Eski partimize karşı kin ve öfke duymadan ayrılıyoruz. Sürtüşme bizim için sona ermiştir. Biliyoruz: Bazılarınız bu adımı uzun zamandır bekliyordunuz, bazılarınız hayal kırıklığına uğrayacak, bazılarınız da bekleyip gelişmelerin nasıl olacağını görecek. Hepinize şunu söylüyoruz: Yetişkinler gibi ayrılmak istiyoruz. Gül savaşları hepimize zarar verir. Sol Parti  bizim siyasi rakibimiz değildir. Uzun yıllar güven içinde birlikte çalıştığımız birçoğunuza da şunu söylüyoruz: Görüşmelere hazırız ve uygun bir zamanda sizi partimizde ağırlamaktan mutluluk duyarız.”

Bildirinin imzacıları arasında Sahra Wagenknecht, Amira Mohamed Ali, Christian Leye, Lukas Schön, Jonas Christopher Höpken, Fadime Aşçı, Ali Al-Dailami, Sevim Dağdelen, John Lucas Dittrich, Klaus Ernst, Andrej Hunko, Zaklin Nastic, Amid Rabieh, Jessica Tatti, Alexander Ulrich, Sabine Zimmermann yer aldı.