43 kişinin hayatını kaybettiği Amasra Maden Katliamı'nın 2'inci duruşması başladı. 116 kişinin müşteki olarak yer aldığı iddianamede tutuklu Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir, İşletme Müdürü Selçuk Ekmekci, İş Güvenliği ve Eğitim Başmühendisi Volkan Soylu ve Başmühendis Mehmet Tural hakkında yaşamını yitiren her madenci için 'olası kast ile öldürme' suçundan 25 yıla kadar hapis isteniyor. Duruşma öncesinde Bartın Adliyesi önünde açıklama yapan CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, maden katliamının üzerinden 282 gün geçtiğini hatırlatarak "Enerji ve Çalışma Bakanlığı, bu davaya dahil edilsin. Kamuoyunun vicdanı rahat değil" dedi. Duruşmaya, müşteki ve tanıkların dinlenilmesi için yarına kadar ara verildi.

Kaynak: AA-DHA
Amasra Maden Katliamı davası: Duruşmada müşteki ve tanıklar yarın dinlenecek

Bartın'ın Amasra ilçesinde 43 işçinin hayatını kaybettiği maden katliamı ile ilgili 7'si tutuklu 23 kişinin Bartın Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davanın ikinci duruşması başladı.

Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra Müessese Müdürlüğü'nde geçen yıl 14 Ekim'de 43 işçinin hayatını kaybettiği, 9 işçinin de yaralandığı patlama sonrası yürütülen soruşturma kapsamında, aralarında Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir, Müdür Yardımcısı Salih Atmaca, İşletme Müdürü Selçuk Ekmekçi, İş Güvenliği ve Eğitim Başmühendisi Volkan Soylu, Başmühendis Mehmet Tural, Emniyet Mühendisi Şahan Kahraman, maden mühendisleri Levent Aydın ve İbrahim Hakan Mengeş tutuklandı; 15 kişi de adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. Savcılığın hazırlamış olduğu 195 sayfalık iddianame Bartın Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi.

DÖRT KİŞİNİN 25 YILA KADAR HAPSİ İSTENİYOR

İlk duruşması 25 Nisan'da görülen davada, Müdür Yardımcısı Salih Atmaca tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

116 müştekinin yer aldığı iddianamede; tutuklu Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir, İşletme Müdürü Selçuk Ekmekci, İş Güvenliği ve Eğitim Başmühendisi Volkan Soylu ve Başmühendis Mehmet Tural hakkında yaşamını yitiren her madenci için 'olası kast ile öldürme' suçundan 25 yıla kadar hapis istendi. Yöneticiler hakkında ayrıca 'olası kast ile kişinin yaşamını tehlikeye sokacak şekilde kasten yaralama' suçundan da ağır yaralanan 4 kişiden her biri için 4 yıla kadar hapis talep edildi.

Diğer 4'ü tutuklu 19 kişinin ise ‘bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma' suçundan 22 yıl 6'şar aya kadar hapsi talep edildi.

Davada 2'nci duruşma, bu sabah saatlerinde başladı. Bartın Adliyesi'nin giriş katında oluşturulan duruşma salonu çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı. 

"KAMUOYUNUN VİCDANI RAHAT DEĞİL"

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, ​duruşmanın görüldüğü Bartın Adliyesi'nde mağdur aileler ve avukatlar ile basın açıklaması yaptı.

Maden Katliamı'nın ardından 282 gün geçtiğini söyleyen Bankoğlu, "Maden faciasının sonrasında adalet arayışımız devam ediyor. Bizler de maden şehidi ailelerimizin adalet arayışının yanındayız. Ama hala acımız yüreğimizde, 43 canımızı kaybettik. Geriye acılı aileler kaldı. Yıllardır Amasra Müessesi'nde süregelen liyakatsızlıkların, disiplinsizliklerin, ihmallerin bir sonucu olarak 43 canımızı yitirdik. İhmalleri denetlemekle yükümlü olan TTK Genel Müdürlüğü yetkilileri, bu ihmalleri denetlemekle yükümlü Enerji Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı ve denetmenler, şu anda buradaki davada yok. Bu ihmalleri denetlemekle yükümlü sorumluları korumayı bırakın. Enerji Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı'na savcılık tarafından soruşturma talebi iletildi, ama onlar bu talebi reddetti. O yüzden iktidar yetkilileri, 'Adalet yerini bulacak' masallarını bize anlatmasın. Gerçekten havalandırmadaki gerçek aksaklıkları denetlemeyen, bu eksik işçileri meselesini gidermeyen TTK Genel Müdürlüğü ile bu eksiklikleri gidermeyen Enerji ve Çalışma Bakanlığı, bu davaya dahil edilsin. Kamuoyunun vicdanı rahat değildir" dedi. 

Daha sonra Bankoğlu, avukatlar ve şehit madenci yakınları duruşma salonuna girdi. 

"14 YILDA 4 KEZ TAŞTOZU UYGULAMASI YAPILDI"

Bartın Adliyesi'nde özel olarak oluşturulan ve 118 müştekinin dinlenileceği duruşmada, maden ocağındaki patlamada ağır yaralanan ve Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'nde 4,5 ay tedavi gören işçi Erol Bulduk'a söz verildi.

Bulduk, 14 yıldır üretim işçisi olarak çalıştığını ve olay anında -350 kotunda bulunduğunu anlatarak, "O anı hatırlamıyorum, 2 ay sonra gözümü hastanede açtım. O anda yanımda 3 kişi vardı. Sanıklardan şikayetçiyim, davaya katılma talebim var" dedi.

Vücudundaki hasarın tutanaklara geçmesi için kamera kaydı alınan Bulduk, üretim baskısı olduğunu öne sürerek, "Hedeflenen üretimi ve tonajı yakalamak için mesai saatinden çok sonra çıktığımız oluyordu ve servisi de kaçırırdık. Kömür patlaması, taş tozuyla ilgili eksiklikler vardı. Ben 14 yılda 4 kez taş tozu uygulaması yapıldığını gördüm. Zaman zaman maden ocağında metan gazı olduğu da olurdu, o anda çalışmazdık, sorunun giderilmesini beklerdik. Kurumda yer altı lambasını sensöre okutup başka işlerde çalışmak için yer üstüne çıkan olurdu" ifadelerini kullandı.

Patlamada hayatını kaybeden Mehmet Bulut'un eşi Buse Bulut, 11 aylık kız çocuğunun, babasını tanıyamadığını dile getirdi.

Bulut, eşinin son zamanlarda yorgunluk ve halsizlik yaşadığını aktararak, "Üretim baskısı yüzünden mobing olduğundan bahsederdi. Mesaiden geç çıkardı, üretim baskısı yüzünden geç çıktığını söylerdi. Mühendislerin iş bitiminde ocağa girdiklerini, havalandırmanın yetersiz olduğunu ve sorunun çözülmesi için 30-40 gün ocağın kapalı kalacağını ancak sendika seçimleri nedeniyle ocağı geçici olarak kapatılmasının ertelendiğini söylerdi. Hepsinin en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum ve davaya katılma talebim vardır" diye konuştu.

Baba Ali Bulut ile anne Nebile Bulut da sanıklardan şikayetçi olduklarını ve en ağır şekilde cezalandırılmalarını istedi.

Patlamada ölen Remzi Özçelik'in eşi Hanife Süheyla Özçelik, "Sürekli üretim baskısı olduğunu söylerdi. Son zamanlarda halsizlik, baş ağrısı ve mide bulantısı şikayeti vardı. Eşim kıyafetlerini ve çizmelerini dışarıdan alır giyerdi. Çizmesi yırtıktı ve çizme verilmemişti. Eşim yaşayabilirdi, ihmaller sonucu öldü" şeklinde konuştu.

"DÜN BENİM EVLİLİK YILDÖNÜMÜMDÜ, EŞİM YANIMDA YOKTU"

Hayatını kaybeden Mehmet Kara'nın eşi Selda Kara ise sanıklardan şikayetçi olduğunu belirterek, "Eşim patlamadan önce sıkıntılardan bahsederdi. Hatta 'Bizi havaya uçuracaklar' derdi. Havalandırmanın arızalı olduğunu söylüyordu, bu yüzden yıllık izne ayrılmayı planlıyordu. Dün benim evlilik yıldönümümdü ve eşim yanımda yoktu. Bizim ciğerimiz nasıl yandıysa onların da yansın" ifadesini kullandı.

Deniz Baykal'ın eşi Meltem Baykal da eşinin son zamanlarda baş ağrısı ve halsizlik şikayeti yaşadığını, sürekli uyuduğunu söyledi. Baykal, eşinden, denetimlerin 3-4 gün önceden bildirildiğini, ocağın bakıma alınacağını ancak alınmadığını duyduğunu öne sürerek, tüm sanıklardan şikayetçi olduğunu belirtti.

Hayatını kaybeden Berkay Pınaroğlu'nun annesi Saniye Pınaroğlu, bilirkişi raporunda havalandırma sorununun, pandemi nedeniyle çözülemediği ifadesinin yer aldığını, bu bahanenin kabul edilemez olduğunu söyledi.

Pınaroğlu, şöyle konuştu:

"Oğlum bazı mühendislerin lambalarını okutup ocağa girmediklerini söylerdi. Üst yöneticilerle ve sendikayla arası iyi olanların daha hafif işlerde çalıştırıldıklarını söylerdi. Yine ocağın havalandırma sorunu nedeniyle bakıma alınacağını ve işçilerin Zonguldak'a gönderileceğini söylerdi. TTK'da patlayıcıları dışarı çıkarıp satan kişiyi bilmeyen yok. Bu kişi nasıl tekrar işe alındı. Bu durum oradaki başıboşluğu göstermektedir. 43 insanın canının gittiği patlama bir anne olarak canımı acıtıyor. Ben hala çocuğumun kömürlü çoraplarını kokluyorum. Adalete güveniyorum. Tüm sanıklardan şikayetçiyim."

"HEPSİ GÖREVİNİ YAPMIŞ AMA KAĞIT ÜSTÜNDE"

Patlamada hayatını kaybeden Ramazan Özer'in babası Osman Özer de sanıklardan hiçbirinin sorumluluk kabul etmediğini ve hepsinin de görevlerini tamamen yerine getirdiklerini söylediklerine değinerek, "Hepsi görevini yapmış ama kağıt üzerinde. Madem birinci vardiyada vantilatör, havalandırma sorunu vardı neden ikinci vardiyayı ocağa soktular. Bunun cevabını versinler." dedi.

Emrah Kaya'nın eşi Ayşe Kaya, iki çocuğunun yetim kaldığını vurgulayarak, tüm sanıkların en ağır şekilde cezalandırılmalarını istedi.

Pano üretim işçisi Umut Güneş, 4 yıldır maden ocağında görev yaptığını ve olay anında -300 kotunda çalıştığını anlattı. Mesai arkadaşlarını o kazada kaybeden ve günlerce hastanede tedavi gördükten sonra taburcu edilen Güneş, şöyle devam etti:

"Patlamadan sonra hafıza kayıpları yaşadım hala hatırlayamadığım şeyler oluyor. Patlamada kuvvetli ses duyduk ve ne olduğunu anlamak için birbirimize baktık. Patlamanın -320 ile -350 arasında olduğunu düşündük. Patlamadan sonra 2-3 dakika zamanımız oldu, Bir karış önümüzü göremedik. Maskelerin de yeterli olduğunu düşünmüyorum."

Mahkeme Başkanı'nın, "Sana göre eksiklik, aksaklık, ihmal var mıydı?" sorusuna Güneş, "Ben gazla ilgili sorun yaşamadım. Ama işin teknik kısmını, sensörlerde sorun var mı yok mu, mesafe yeterli mi değil mi onu bilmiyorum." yanıtını verdi.

Bu arada Mahkeme Başkanı, patlamada yaralanan ve tedavi gördüğü hastanede 7 Nisan 2023'de yaşamını yitiren Ayhan Akgül için hazırlanan iddianamenin mahkemece kabul edilip mevcut dosya ile birleştirildiğini aktardı.

Duruşmaya, müşteki ve tanıkların dinlenilmesi için yarına kadar ara verildi.

DURUŞMA SONRASI AÇIKLAMA

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, duruşma çıkışı adliye önünde yaptığı açıklamada, ilk günden beri adalet arayışı ve ailelerin yanında olduklarını söyledi.

Bankoğlu, "Hala acımız yüreğimizde. 43 canımızı kaybettik, geriye acılı anneler, babalar, kardeşler, şehitlerimizin evlatları kaldı. Maden şehidi ailelerimiz yalnız değildir." dedi.

DAVA SÜRECİNDE NELER YAŞANDI?

Bartın'ın Amasra ilçesindeki TTK Amasra Müessesesine ait maden ocağında 14 Ekim 2022'de saat 18.15 sıralarında meydana gelen patlamada 41 işçi hayatını kaybetmiş, 11 işçi yaralanmıştı. Bir işçi sevk edildiği hastanede 4 Kasım 2022'de, bir işçi de 5 Nisan'da tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirmişti.

Amasra Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında aralarında TTK Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir'in de bulunduğu 24 şüpheli gözaltına alınmıştı.

Şüphelilerden TTK Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir, Müessese Müdür Yardımcısı Salih Atmaca, İşletme Müdürü Selçuk Ekmekci, İş Güvenliği ve Eğitim Başmühendisi Volkan Soylu ve Başmühendis Mehmet Tural ile kartiyelerden (birkaç üretim ünitesinden oluşan ocak) sorumlu maden mühendisleri Levent Aydın ve İbrahim Hakan Mengeş ile emniyet mühendisi Şahan Kahraman "bilinçli taksirle birden fazla insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olmak" suçundan tutuklanmış, 4 şüpheliye adli kontrol hükümleri uygulanmış, şüphelilerden 3'ü çıkarıldıkları hakimlikçe, 9'u savcılık sorgularının ardından serbest bırakılmıştı. Bu şüpheliler arasında yer alan bir kişi hakkında da soruşturma sürecinde takipsizlik kararı verilmişti.

İddianamede, tutuklu sanıklar Özdemir, Ekmekci, Soylu ve Tural'ın 43 kez "olası kastla öldürme" suçundan toplam 860 yıldan 1075 yıla kadar hapsi talep ediliyor.

Diğer 4'ü tutuklu 19 sanığın ise "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıl 8 aydan 22 yıl altışar aya kadar hapsi isteniyor.

Mahkeme heyeti, 28 Nisan'daki duruşmada açıkladığı ara kararda, müessese müdür yardımcısı Salih Atmaca'nın adli kontrol şartıyla tahliyesine, diğer 7 sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar vermişti.

Nisan ve mayıs aylarında iki celse ve 7 gün süren duruşmalarda tutuklu ve tutuksuz sanıkların ifadeleri alınmış, duruşma müşteki ifadelerinin alınması için 24 Temmuz'a ertelenmişti.