ABD, Japonya’yı finalde 5-2 yenerek Kadınlar Dünya Kupası’nı kazandı. Üçüncü kez kupaya ulaşarak tarihe geçen ABD’nin bu istikrarlı başarısının altında güçlü karakterler yatıyor

Amerikan gerçeği!

METİN AKTAŞOĞLU - @metinaktasoglu

Başlıktaki kelime oyununu fark etmişsinizdir. ABD, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana bir “Rüyalar ülkesi” imajı oluşturdu. Kavramın içinde geçen “rüya” kelimesi, bu olgunun gerçekliğini tartışmayı manasız bir hale getiriyor. Elbette ABD akla geldiği şekilde bir “Rüyalar ülkesi” değil ancak öyle gözükmeyi iyi biliyor. Herkesten fazla hem de…

“Popüler kültür” veya “pop kültürü” denen şeyin doğum yeri olan ülke, müzikte, sinemada, edebiyatta ve sporda kahramanlar yaratmayı, hikâyeler çıkarmayı ve dolayısıyla ilham vermeyi bir gelenek haline getirmiş durumda. Bu geleneğin sonucunda kaçınılmaz olarak marka değeri yükseliyor.

“Marka değeri” sporda, özellikle futbolda, adını duyduğumuz hakkında övgüler dinlediğimiz ama henüz tanışmadığımız kuzenimiz gibi. Bir gün göreceğiz diye umalım marka değerini. Bu kadar ondan bashetmişken rotayı spora çevirmekte fayda var.

Sporda ABD ulusal takımlarının hepsi birer markadır. Medya kitlelerin ilgisini çekeceğini bildiği için hemen her sporda bir insan hikâyesinin peşine düşer, hikâyeyi bulur ve takım için organik bir destek toplamış olur.

Ulusal Kadın Futbol Takımı için de aynı şey geçerli. 1980’lerin son yarısında oluşan takım, doğru altyapı yatırımlarıyla ciddi bir havuza sahip oldu. Tüm dünyanın aslında sıfırdan başladığı kadın futbolunda ABD, açık ara tarihin en başarılı ülkesi. Üç Dünya Kupası zaferi, dokuz kez düzenlenen ve ABD’nin sekiz kez katıldığı CONCACAF Gold Cup’ta 7 şampiyonluk ve şu ana kadar Olimpiyat Oyunları’nda beş kez düzenlenen kadınlar futbol müsabakalarında 4 altın, 1 gümüş madalya.

ABD’nin olağanüstü grafiğini sürdürmesini sağlayan bu jenerasyonda ise öne çıkan üç lokomotif isim var. Erkek futbolunda Arjantin’de Messi, Brezilya’da Neymar, Portekiz’de Ronaldo takımlarının yıldız isimleri ve ekipte tüm flaşları üzerlerinde topluyorlar. Ancak ABD’de bu yük üç farklı hikâyeyle taşınmakta. Basın buna izin vermez. Oyuncular da öyle. Pek çok farklı hikâye vardır; bunlardan bazılarının öne çıkacağı doğrudur ancak Ulusal Takım’da asla tek bir insan hikâyesi olamaz ancak tüm yollar aynı hedefe çıkacaktır.

Kaleci Hope Solo, efsane golcü Abby Wambach ve süperstar Carli Lloyd bir amaç uğruna hâlâ birlikte sahadalar.

BERABER VE SOLO ZAFERLER!
Kadın futbolunun en zayıf halkası kaleciler olmuştur. İyi kaleci yetiştirmeyi başaran ülkelerin belli seviyede başarıya ulaşması kaçınılmaz. Bu sıkıntılı durumun aksine ABD kalecisi Hope Solo, takımın ateşleyici güçlerinden biri ve muhtemelen son dönemlerde takımın dünya çapında en ünlü oyuncusu. Bunda başarısının yanı sıra güzelliğinin ve Sports Illustrated’a verdiği pozların da payı var ancak sadece yeterli değil elbette.

Solo, ‘Dancing with Stars’a katıldı, ‘The Fappening’ denen olayın kurbanlarından biri oldu, Twitter’da 982 bin takipçisi var. Ünlüydü Solo ama kariyerinde iki olimpiyat altını sahibi olsa da ilk Dünya Kupası zaferi için geçen haftayı beklemek durumundaydı.

Solo, zaferden Twitter hesabında bir fotoğraf paylaştı ve bir eşitsizliğe dikkat çekti. Dünya Kupası’nı kazanan ABD ödül olarak 2 milyon dolar kazanmıştı. Geçen sene erkeklerde şampiyonluğa ulaşan Almanya ise 35 milyon dolar. Fotoğrafta yer alan “Sporculara eşit ücret” ifadesini desteklediğini açıklayan Solo, belki de bir iyileştirmenin temelini atacak. “Paralara bak böyle eşitlik olmaz olsun” diyorsanız da haksız sayılmazsınız elbette…

183 GOL, 1 KUPA
ABD’nin ikon oyuncularından birisi de Abby Wambach’tı. Ulusal Takım formasıyla attığı 183 golle ABD tarihinin (erkeklerde ve kadınlarda) en golcü ismi olan Wambach, 35 yaşında ve son Dünya Kupası’na çıktı. Takımının oynadığı yedi maçın 5’inde kenardaydı. Ancak ateşleyici olduğu kesindi. Finalden önce son konuşmayı da o yaptı, 79’da oyuna girerken kaptanlık bandını da Carli Lloyd onun koluna geçirdi. Ulusal Takım’la 183 gole imza atan ve futbol tarihinde ulusal formayla en çok ulusal gol kaydeden oyuncu olan Wambach, sadece bir gol attığı bir kupada takımıyla beraber zafere ulaştı. Ülkenin önemli LGBTİ figürlerinden de biri olan Wambach, sevincini tribündeki eşi Sarah Huffman’la paylaştı. Ve bu turnuvanın en güzel ve en çok paylaşılan görüntülerinden biri olarak öne çıktı.

(İngiltere Futbol Federasyonu ise ‘Dişi Aslanlar’ı “Dişi Aslanlar’ımız, yeniden birer anne, birer eş, birer kız çocuğu olmak için geri döndüler ama artık yeni bir ünvanları daha var: Kahraman” ‘tweetiyle karşıladı ve sosyal medyada topa tutuldu. Neyse değişecek bu yaftacı algı.)

Wambach maçın ardından kariyerini noktaladı ama tarihe adı yazıldı bile. Doğum yeri olan Rochester, New York’ta 20 Temmuz Abby Wambach günü.

10’UN KUPASI
2011’de, finalde, penaltılarla ABD, Japonya’ya kaybederken Carli Lloyd penaltı kaçıranlar arasındaydı. Bu öyle bir patlamaya dönüştü ki Lloyd, finalin ilk 16 dakikasında biri orta sahadan olmak üzere üç gol birden kaydetmişti bile. Takımın sahadaki her şeyi olduğu aşikârdı. Kaptan, golcü, oyun kurucu...

Lloyd turnuvayı 6 golle kapattı ve Gümüş Ayakkabı’yı kazandı. Turnuvanın en değerli oyuncusuna verilen Altın Top’u zaten 16 dakikada kazanmıştı. Son zamanlarda takımın en kilit oyuncuydu ve artık hak ettiğini kazandı. Kısa tarihi efsanelerle dolu ABD’de efsane statüsüne ulaşmayı artık başardı.