MEHMET ÖZÇATALOĞLU Edebiyat dergileri zorluklara dayanamayıp kepenk indirirken, taşranın da taşrasından bir dergi 76. sayıya ulaştı. Tmolos Edebiyat’ın sahibi, yayın yönetmeni ve açıkçası her şeyi olan Ömer Akşahan’la söyleştik. ► Bir edebiyat dergisi için farklı bir isim. Tmolos ne demek ve neden Tmolos? Mitoloji tutkunları Tmolos adını iyi bilirler. Dünyada ilk madeni parayı ticarette kullanan […]

Anadolu’da tüten bir çoban ateşi

MEHMET ÖZÇATALOĞLU

Edebiyat dergileri zorluklara dayanamayıp kepenk indirirken, taşranın da taşrasından bir dergi 76. sayıya ulaştı. Tmolos Edebiyat’ın sahibi, yayın yönetmeni ve açıkçası her şeyi olan Ömer Akşahan’la söyleştik.

► Bir edebiyat dergisi için farklı bir isim. Tmolos ne demek ve neden Tmolos?

Mitoloji tutkunları Tmolos adını iyi bilirler. Dünyada ilk madeni parayı ticarette kullanan Lidya Krallığı bugünkü adıyla Bozdağların kuzey eteğindeki Sart kentini başkent yapmıştı. Bozdağların zirvelerinden Gediz Ovası’na akan derelerden edindikleri altınları paraya dönüştürerek parlak bir uygarlığa imza attılar. Tmolos coğrafyada tümülüs olarak da adlandırılır. Tepe, zirve anlamının yanında mitoloik anlamı da dağ tanrısı demektir. Bozdağlar’daki mitolojik öykülerin en tanınmışı, Pan’ın flütü ile kazandığı yarış sonrası yaşanan tanrılar kavgasıdır. Pan, günün birinde flütüyle Apollon’a ve onun efsanevi lirine meydan okur. İki tanrı arasında bir müzik yarışması düzenlenmesine karar verilir ve Lidya’daki Tmolos Dağı’nın (Bozdağ) tanrısı Tmolos da yarışmanın jürisi olarak belirlenir. Önce Pan, sonra Apollon, sırayla çıkıp performanslarını sergilerler. Tmolos (ya da Tmolus), Apollon’u yarışmanın galibi ilan etmekte tereddüt etmez. O sırada dinleyici olarak orada bulunanlar da Tmolos’la hemfikirdir. Bir kişi hariç, o da Frigya kralı Midas. Midas, sonuca açıkça muhalefet ederek Tmolos’un adil bir karar vermediği konusunda ısrar edince Apollon’u sinirlendirir. Öyle sinirlendirir ki Apollon müzikten hiç anlamadığını düşündüğü Midas’ın işe yaramaz kulaklarını eşek kulaklarına dönüştürür. Bu öykü böylece uzar gider.

► Dergiyi çıkarma fikri nasıl doğdu?

1990’da Ödemiş Efe dergisini öğretmenevi müdürlüğüm sırasında 4 sayı yayınladık. Ofset matbaa olmadığından Ödemiş-İzmir arası mekik dokuyordum. Yoruluyordum ama keyif de aldım. 1992’de bugünkü Tmolos Edebiyat’ın logosuna benzeyen bir tasarımla hayal ettiğim Tmolos Edebiyat 20 yıl sonra Nisan 2012’de 4 sayfa ve siyah beyaz bir dergi olarak doğdu.

► Derginin ilk günlerinden bugüne takipçisiyim. Gelişim gösterdiniz. Nitelikli hale büründü. Bundan sonrası için planlarınız…

İlk sayıdan itibaren edebiyat dünyasının içinde olan biri olarak geçmişte yaşadığım Ödemiş Efe ve Gemeinsam dergilerimin kazandırdığı tecrübelere dayanarak, bu yolda ilkelerimden ödün vermeden ilerleyeceğimi biliyordum. Pekçok kişi buna inanmasa da inatçı kişiliğim ve yazar-şair dostlarımla kurduğum sıcak diyaloglarla her geçen sayı bir öncekini aşarak 76. sayıya 7 yılda ulaştık. Bu başarıysa, senin de payını unutmadan geçmeyeceğim. Tmolos, Anadolu’da tütmeye devam eden bir çoban ateşidir.

► Tmolos’un kapak tasarımı ilginç. Kime ait ve bu kapakların amacı ne?

Tmolos’ta renkli baskıya geçtiğimiz 28. sayıdan itibaren, günümüzde kadına verilen değerin azalması, kadın cinayetleri, tecavüz, aşağılama, çalışma hayatından uzaklaştırma çabalarına karşı bir duruş sergilemeyi yazı ve şiirler kadar, kadın estetiğini en iyi tanıyan ressamların portreleriyle bunu yansıtacağımızı düşündük. Pekçok ressam aynı zamanda bir şair ya da bir öykücüdür. Ressam şiirini renklerle, şair de sözcüklerle yazdığına göre buna sanatçı dayanışması da diyebiliriz. Resim seçimleri bana ait; yerli yabancı kim olursa olsun beğendiğimi ressamlarıyla görüşerek Tmolos kapağına taşıyorum. Telif sorunu da yaşamıyorum.

► Birçok dergi direnemeyip tarihin tozlu sayfalarında yerini alırken, Tmolos yaşıyor. Dergi sevdalılarına, dergi yayıncılarına neler söylemek istersiniz?

Tmolos’u yayımlamaya karar verdiğimde, kendime söylediğim şuydu: Sen ne Cemal Süreya gibi Paris’ten dönüşte araba alabilecek olduğun paranı Papirüs için harcayabilirsin, ne de Tekin Sönmez’in Yansıma’yı çıkarırken elimdeki kırk sarı lira bitince bu dergi bitecek, diyebilirsin. Türkiye’deki edebiyat dergilerinin pek çoğunun aksine kaynak bularak bu dergi çıkacaktı. Dergi okurunun binde iki olduğu bu ülkede abonelere dayanarak kaç dergi yaşamış ki, benimkisi yaşasın! Kimileri dudak bükse de halkımıza, esnafımıza yöneldim. Ödemişli esnafla geliştirdiğim sağlıklı ticari diyaloglarım sonucu onların dergiye reklam verme fikrini benimseterek sağladığım finansmanı dergiye harcadım. Derginin iki temel harcaması matbaa ve posta giderleri. Bu giderler hep artıyor. Dayanabildiğim sürece ve desteklerim var oldukça Tmolos ateşi yanacak.

***

Dergiye gelen yazıların çöpe atılmasından yana değilim

► Geçen günlerde bir dergi yöneticisi, “Bize şiir göndermeyin, biz talep ederiz” şeklinde açıklama yaptı. Dergiler gelen yazılardan seçerek mi yayımlamalı yoksa talep ederek mi?

Edebiyat dergileri genelde her sayılarında bir dosya konusu seçiyor. Buna sıcak bakmıyorum. Dergiler edebiyatın mutfağı olduğuna göre, o mutfağa ürün seçerken kendiliğinden size ulaşanların, ben sizden bir şey istemedim diyerek çöpe atılmasından yana değilim. Sevgili Muzaffer İzgü abimizin Akbaba’yla yaşadığı serüven aklıma geliyor. Muzaffer abi yazdığı her öyküyü Akbaba’ya gönderir ama aylar geçer, hiçbiri yayımlanmaz. Ama o, her hafta dergiyi heyecanla açar öyküm yayımlanmış mı diye. Günün birinde dergi hazırlanırken bir sayfa boş kalmış. O an Yusuf Ziya Ortaç’ın aklına Muzaffer İzgü gelmiş. O öyküyle başlayan yazarlığı bugünkü gülmece ustası Muzaffer İzgü’yü yaratmış da diyebiliriz. Işıklar içinde uyusun, öyküleri gençlerimizi aydınlatıyor.

► Tmolos’ta yazmasını hayal ettiğiniz isim var mı?

Kısır edebiyat atmosferimizde sırtını yayınevlerine dayamış ünlü (!) yazarlarımız Tmolos’un kapısını tıklatırlarsa isimlerinden dolayı değil yazdıklarının ederinden ötürü konuk alabilirim. Dergide yer alan ürünleri -tabii bana ulaşanların içinden en iyilerini- editoryal çalışmayla okura sunmak zorundayım. Bunu da en iyi bilenlerden birisi sevgili Özçataloğlu. Başka türlüsünü kabul edemiyorum. Son olarak Tmolos Yayınları olarak bugüne değin üç kitap yayımladık. Dergide gösterdiğimiz titiz çalışmayı kitaplarda da sürdürmek dileğindeyim.