Erdoğan’ın seçimde Pirus zaferi elde ettiğini vurgulayan SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi İşleyen, seçimlerde ortaya çıkan sonucun sola çağrı olduğuna dikkat çekti. İşleyen, “Değişimin anahtarı toplumsal talepleri örgütlemek” dedi.

Anahtar, toplumsal talepler
Fotoğraf: Depo Photos

Politika Servisi

BirGün TV’ye konuk olan SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen, seçim sonrası ülkede nasıl bir tablonun ortaya çıktığı ve muhalefetin hangi noktalara yönelmesi gerektiğini anlattı. “Bir Pirus zaferiyle karşı karşıyayız” diyen İşleyen, tek çarenin toplumsal talepleri örgütlemek olduğuna dikkat çekerek, seçimlerin sola çağrı olduğunu vurguladı.

İşleyen’in değerlendirmeleri özetle şöyle:

“Eşitsizliklerle dolu, adil olmayan bir seçimi geride bıraktık. Aslında sadece seçim sürecinde değil, çok öncesinden başlayarak. Siyasi yasaklarla, baskılarla taşları örülmüş bir seçim sürecinin sonunda AKP toplumun büyük bir bölümünü ikna edemedi. Dolayısıyla ortaya çıkan harita ve sayıların toplumun gerçekliğini yansıtmadığını kabul etmemiz gerekir. Yani Türkiye'deki toplumsal ve siyasal dizilimin ortaya çıkan sayılarla ve haritalarla ölçülemeyecek bir durumla karşı karşıya. Devletin tüm imkanlarını seferber ettiler, çok kirli bir siyaset iklimi içerisinde seçim gerçekleştirdiler, etnik karşıtlıklar ve din istismarına dayalı bir kutuplaşmayla sonucu tayin ettiler. Bütün bunları hesaba kattığımızda aslında sınırı milim farkla geçen bir iktidarla karşı karşıyayız.

Dolayısıyla bu sonuç esas olarak bu rejimin meşruiyet kazanmadığını ve böyle bir zihniyetle ülkenin yönetilemeyeceğinin en açık ifadesidir. Bunu kabul etmemiz gerekir öncelikle. Yani sayıları ve çıkan haritaya bakarak toplumun bir kesiminin kaybettiği, bu rejimin ülkeyi yönetme iradesini toplumdan aldığı gibi bir algıya asla kapılmamak gerekir. Gerçeklik de böyle değildir. Bu rejimle ülkenin yönetilemeyeceği çok açık hale gelmiştir.”

SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen. (Fotoğraf: BirGün)

YOL BELİRLENMELİ

“Öte yandan Türkiye tarihinin en gerici ittifakı diyorduk. Hüda Par'ından Yeniden Refah'ına uzanan gericiliğin takip edildiği bir ittifak ortada. Bu koşullarda mücadeleyi sürdürmek zorundayız. Şimdi o yüzden buradaki iktidar blokunun gücü ortada. Eline aldığı yetkiler ortada. Nasıl mücadele edeceği konusunda karşı cephenin bir yol belirlemesi lazım.

Onun öncesinde şunu söyleyelim. Tüm bu tahkimata rağmen sağlam temeller üzerine oturan bir iktidar yok hala karşımızda. Ekonomik ve sosyal tabanı çökmüş durumda bir ülke var ve bütün bir ülkeyi, bütün bir siyaseti, toplumu birbirine düşman ederek, toplumu birbirine kırdırmaya yönelik bir dille sürdürmek çok şey mümkün değildir.”

ÖZELEŞTİRİ ŞART

“Muhalefet cephesi olarak mutlaka bu sürecin bir kritiğini yapmamız gerekiyor. Muhalefet şu ana kadar iktidar alternatifi inşa edilemedi. Bu yüzden o blok içerisinde insanlar kalmaya devam etti. O yüzden seçim sonrasında dönüp bu insanlar neden buraya oy verdi? Şeklinde eleştiriler üzerinden çubuğu oraya doğru bükmenin anlamı yok. Esas olarak kendimize bükmek lazım. Türkiye'de bir iktidar alternatifi inşa edilememiştir. Bunun sonucu olarak böyle bir tabloyla karşı karşıya kalınmıştır. Bunun öz eleştirisiyle devam edilmesi gerekir.

Böyle bir rejim karşısında toplumun ve muhalefetin en geniş kesimlerinin bir birleşik mücadelesine ihtiyaç var. Bugünkü bu 50 artı 1 sistemi, bir sürü birbirine benzemeyen siyasetin bir arada durmasına yol açtı. Ancak bunun olumsuz sonuçlarından bir tanesi programın, politikanın, ideolojinin geri plana düşmesiydi. Buradaki temel eleştireceğimiz şey bir geniş birliktelik oluşması değil. Esas olarak muhalefetin kendi tabanına da yabancı olan bir sağ ekseni bir ana mesele haline getirmesi ve bütün siyasetini Türkiye'deki muhafazakar ve milliyetçi kesimlere seslenmek üzerine kurması. Bu da aslında toplumun acil birikmiş sorunlarına yanıt verecek radikal bir eleştirinin sisteme karşı yapılma imkanlarını ortadan kaldırdı. Oysa esas olarak eğitime, sağlığa, özelleştirmelere kadar eleştirel bir çizgiyle bu hamleler bertaraf edilebilirdi. O yüzden biz şunu söylüyoruz. Seçimin en önemli sonuçlarından bir tanesi de toplumun taleplerinin taşıyıcısı olacak bir muhalefet çizgisine duyulan ihtiyaçtır. Bu anlamda seçim sonucu sola bir çağrı anlamına da geliyor.

Çözüm, bugün birlikte ve örgütlü olmaktan geçiyor. Belki seçimin şöyle bir sonucu da var. Böyle bir siyaset anlayışıyla ancak buraya kadar. Türkiye'de bunun ötesine geçilmesi için örgütlü mücadelenin güçlenmesi gerekli. Türkiye solunun büyümesi, emekçi, yoksul insanlarının acılarına sahip çıkan, taleplerine destek olan toplumsal bir mücadelenin örgütlenmesi önümüzdeki sürecin anahtarı olacaktır.