İktidarın operasyonu eleştirenleri hedef almasını değerlendiren Doç. Dr. Sevinç, “Ulusal meselelerde insanlar farklı düşünebilir, farklı çözüm önerileri öne sürebilir. Anayasa’da ‘düşünce hürriyeti,’ ‘ifade hürriyeti’ ilkeleri yer alıyor” diyor

Anayasa hukukçusu Doç. Dr. Murat Sevinç: Barışı savunmak neden ‘ihanet’ olsun!

HÜSEYİN ŞİMŞEK huseyinsimsek@birgun.net @simsekhuseyinn

Afrin’e yönelik operasyonu eleştiren, siyasi iktidarın söylemlerine katılmayan herkes iktidar tarafından akıl almaz söylemlerle hedef gösteriliyor. Gazeteciler, yurttaşlar, siyasiler sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alınıyor, “terörist”lerle yan yana düşmekle itham ediliyor. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki görevinden KHK ile ihraç edilen Doç. Dr. Murat Sevinç bu duruma tepki gösterdi. Operasyona karşı olanların terörist ilan edilmesinin pozitif hukukta yeri olmadığını söyleyen Doç. Dr. Sevinç, “Toplumda birilerinin çıkıp, ‘Şöyle olsa daha iyi olur’ demesi bile riskli bir şey haline getirildi. Devletleri böyle durumlarda eleştirenler mutlaka olur” dedi.

Karşı çıkmak neden ‘ihanet’ olsun?
Siyasi iktidarın kullandığı söylemlerin pozitif hukukta dahi yer almadığını kaydeden Doç. Dr. Murat Sevinç, “Afrin operasyonuna karşı çıkan kim var kim yok, milyonlarca insanı, ‘harekata karşı çıkanlar terör örgütlerinin yanındadır’ diyerek terörist ilan ediyorlar. Bunun pozitif hukuk tartışmasıyla bir ilgisi yok. Böyle bir terminolojiye izin veren bir hukuk metni de yok. Askeri harekâta çeşitli gerekçelerle karşı çıkmak neden terörizm olsun? Terörizm başka şeydir. Bu yapıldığında, ‘Aman bir şey demeyeyim, sorgulamayayım başım belaya girmesin’ der insanlar ve nitekim hemen herkes de şu an bu ruh halinde.” diye konuştu.

En katı devletlerde dahi eleştiriler olur
İsrail gibi en katı ülkelerde dahi devlet politikasına karşı çıkılabildiğini kaydeden Doç. Dr. Sevinç, “Dışişleri Bakanı, ‘Karşı çıkan herkes teröristlerin yanındadır’ dedi ama çok sayıda yurttaş böyle düşünmüyor. Gösteri yapanlara ya da sosyal medyadan karşı çıkanlara gözaltılar başladı. Toplumda birilerinin çıkıp, ‘Şöyle olsa daha iyi olur’ demesi bile riskli bir şey haline getirildi. Devletleri böyle durumlarda eleştirenler mutlaka olur. En katı devletlerden İsrail’e bile karşı çıkan çok sayıda İsrail yurttaşı var” ifadelerini kullanıyor.
anayasa-hukukcusu-doc-dr-murat-sevinc-barisi-savunmak-neden-ihanet-olsun-418091-1.
Yurtta sulh, cihanda sulh...
“Barış sözcüğünü ağzına alan, farklı yollar öneren herkesi terörist safında tutarsanız insanlar nasıl konuşacak” diye soran Doç. Dr. Sevinç sözlerini şöyle sürdürdü: “Anayasa’nın başlangıç kısmında Türk yurttaşlarının, ‘Yurtta sulh cihanda sulh arzu ve inancı içinde, huzurlu bir hayat talebine hakları bulunduğu’ yazıyor. Gazeteciler haber yazarak kendilerini nasıl güvende hissedecek? Anayasa’daki temel haklar rejimi askıya alındı. Yalnızca birer ilke olarak orada duruyorlar ama uygulanmıyorlar. Anayasa askıya alındığında böyle sonuçlar yaşanır. “Türkiye’nin şu koşullarında ‘barış’ demenin kendisi bile ihanetle ve terörizmle özdeşleştiriliyor. Akıl almaz hakaretlere uğruyorsunuz. Muhalefet de bu koşulların doğmasına ve sürmesine önemli katkı yapıyor. ‘Mutlak destek veriyoruz’ diyor. CHP gibi bir partinin destek vermesini anlayabilirim ama mutlak destek ne demek? Hiç mi farklı bir şey düşünmüyorlar? Ulusal meselelerde insanlar farklı düşünebilir farklı çözüm önerileri öne sürebilirler.”

Anayasada ‘düşünce hürriyeti,’ ‘ifade hürriyeti’ ilkelerinin yer aldığını kaydeden Doç. Dr. Sevinç, “Ancak ne yazık ki hukuk tartışması yapılamayacak bir durumdayız. Birtakım anayasacıların çıkıp ‘Anayasa’ya aykırı işler yapılıyor’ dediğinde bunun bir faydasının olacağını düşünmüyorum. Ancak ısrar etmek gerek. Bu memleketin bir anayasası ve tarafı olduğumuz sözleşmeler olduğunu inatla hatırlatmak lazım. Düşünce özgürlüğü, demokrasi dediğimiz şeyin özüdür. Düşünce ve ifade özgürlüğü yoksa demokrasi de yoktur. Her şey düşünce özgürlüğü üzerine inşa edilmiştir” dedi.