Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali kapsamında kadına yönelik şiddeti konu alan Çiçek Sokağı Cinayeti’nde rol alan Deniz Türkali ile kadın hareketini ve oyununu konuştuk

Ani gelişen itiraz biçimlerini önemsiyorum

ÖYKÜ ÖZFIRAT

Deniz Türkali ve Altan Gördüm'ün başrollerini paylaştığı Çiçek Sokağı Cinayeti oyunu TAKSAV'ın bu yıl 23'üncüsünü düzenlediği Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali kapsamında Başkentliler ile buluştu. Yıllardır kadın hareketinin bir parçası olarak mücadele veren usta oyuncu Deniz Türkali ile Çiçek Sokağı Cinayeti'ni ve kadına yönelik şiddet ve mücadeleyi konuştuk.

► Kadına yönelik şiddeti anlatan bir oyundasınız. Geçen 25 Kasım’da yaşananlar ve tüm bu süreç boyunca kadınlara uygulanan şiddetle ilgili bu oyun ne söylüyor?
Oyunda iki tane kadın karakteri var, ikisine de kendi rızaları gibi görünen ama bir çeşit tecavüz var. Yani oyunun bu çerçevede tek yorumlanma hali bu olabilir. İki tane kadına istekleri dışında, sevdikleri adam tarafından tecavüz ediliyor. Öyle bir şey var.

GEZİ’DEN DE ÇOK SAYIDA HAREKET ÇIKTI
► “Metoo” hareketine ilişkin sık sık farklı görüşlerinizi röportaj ve sosyal medyada paylaşıyorsunuz. Tacizi kadınların değil erkeklerin itiraf etmeleri gerektiğini söylüyorsunuz. Kadın hareketi çok güçlü bir şekilde devam ediyor, sanatın, edebiyatın içinde doğmuş bir kadın olarak, hareketin bir sonraki adımı ne olmalı?
Şimdi şöyle bir şey var. Ben tavsiyelere, nasihatlere pek inanmam. Böyle öngörülerim de yok. Çünkü, özellikle kadın hareketi, özellikle muhalif hareketler an be an “strateji” değiştirirler. Durum değişir, siz o duruma adapte olup ona göre bir itiraz dili bulursunuz, bir muhalefet dili, hareket dili. Onun için önceden şimdi bunu yapıyoruz sonra da bunu yapalım değil çünkü kendi içinden çıkıyor bazen. Düşünürseniz mesela Gezi’de kendi içinden bir sürü hareket çıkmıştı. Ne yapılacağı önceden kararlaştırılmamış, şimdi böyle yapalım denmeden kendi içinden çıkan bazı itiraz çeşitleri vardı. Bunun gerçek itiraz çeşidi olduğunu düşünüyorum. İtirazın böyle olması gerektiğini düşünüyorum. Yoksa şimdi artık böyle yapalım, o başka bir dünyanın dili benim gözümde.

► Son dönemlerde setlerdeki taciz olayları gündeme gelmeye başladı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ortaya çıkmasına çok memnun oluyorum çünkü bu yıllardan beri sürüp giden bir şey. Yeni bir şey değil setlerde ve diğer iş yerlerindeki tacizler. Ve hatta tecavüzler. Ama dile gelmiş olmasını, artık kadın hareketinin sesinin bu konuda yükselmesini çok önemli buluyorum tabii.

► Oynadığınız rol, sisteme ne söylüyor?
Oyunlara çok böyle mesajı nedir gibi bakmamak lazım. Bu bir retro oyun yani tarihi bir oyun. 1904’te Pera’da geçmiş bir aşk ve cinayet öyküsü. Bir melodram. Seyirciye, oyuncuya göre değişir. Oyunu eğlenceli güzel bir oyun diye düşünüyorum. Oynaması çok zevkli en azından. Rolümü de severek oynuyorum.

► Altan Gördüm ile birlikte oynuyorsunuz…
Evet. Altan ile ilk kez birlikte oynuyoruz. Aslında Ankara Sanat’tan çok eski arkadaşım tabii Altan ama ilk defa sahnede beraberiz. Altan ile oynamak çok eğlenceli, Altan ile çalışmak çok eğlenceli. Ayrıca bizim kulisimiz çok eğlenceli bir kulis. Koşa koşa geliyoruz, herkes çok arkadaş çok dost. Çok rahat bir ortam. Oyunculuk çok mutlu olmadan yapılacak bir iş değil zaten.

► Ankara Tiyatro Festivali’nde sahneye çıktınız. Festivalin teması “Yaşanabilir bir dünya için sanat”. Sanatın sizin mücadelenizdeki rolü nedir?
Benim için sadece yaşamak için en önemli şey. Yaşama nedeni. Yani düşünüyorum bazen eğer oyuncu olmasaydım bu hayata nasıl dayanırdım dediğim anlar çok oluyor. Hem Türkiye bağlamında hem dünya bağlamında. Çok mucizevi çok sevdiğim bir mesleğim var. Hem müzik hem tiyatro. Oyunculuk ve şarkıcılık beni gerçekten uçuruyor.

► Festivaller, tiyatroya nasıl bir katkıda bulunuyor?
Festivallerin hepsini çok önemli buluyorum ve seviniyorum. Ne kadar çok festival varsa o kadar çok neşe, keyif, mutluluk, düşünce, itiraz etme. Hepsini içerir. Onun için festivalleri çok destekliyorum hepsini. Özellikle resmi olmayanları daha çok destekliyorum.

ANKARA SEYİRCİSİ LOKUM GİBİDİR
► Ankara seyircisi hakkındaki düşünceniz nedir peki?
Ankara seyircisi lokumdur. Ankara’ya gelmek o yüzden çok keyiflidir çünkü İstanbul’un özellikle Batı yakasındaki seyirci biraz alınmasınlar ama hafif kazuletçe de olabiliyor. Ama Ankara seyircisi gerçekten lokumdur. Ankara seyircisi mutlu olmak için, görmek için, anlamak için, kavramak için o sahnedeki oyuncuların keyfini paylaşarak seyreder. Onun için Ankara seyircisine ben bayılırım. Tiyatro gerçekten dünyanın en güzel işlerinden biri. Benim söyleyeceğim tek şey hiç ayırt etmeden ancak aradaki farkları iyi oyun kötü oyun iyi oyunculuk vs gibi şeyleri değerlendirmek için hiç aldırmadan bütün oyunları seyredin. Sıkılırlarsa çıkarlar canım, protesto serbest.

***

Faili meçhul bir cinayet

Kosta Kortidis’in gerçek bir hikayeden yola çıkarak yazdığı ve yönetmenliğini Hakan Altıner’in üstlendiği oyunun kadrosunda Altan Gördüm ve Deniz Türkali ile birlikte Özdemir Çiftçioğlu, Damla Cercisoğlu, Gökmen Kasabalı, Berkay Şengil ve Sadi Özen rol alıyor.

20. yüzyılın başında, İstanbul Çiçekçi Sokağı’nda faili meçhul bir cinayet konusunun, kadına uygulanan cinsel şiddetin ve sonuçlarının anlatıldığı oyun, 23 Aralık Pazar günü Trump Kültür ve Gösteri Merkezi’nde tiyatroseverlerle buluşacak.

***

Oyun da var, atölye de

Ankara Uluslararası Tiyatro Festivali’nde bugünkü etkinlikler şöyle sıralanıyor:

10.00 -Atölye- Grotowski Kaynaklı Hareket Atölyesi-TAKSAV
19.00-Atölye-Oynayarak Bir Kurgusal Metin Yazmak-Portre Sanat Merkezi
20.00-Oyun-Ev Yapımı-DT Çayyolu Cüneyt Gökçer Sahnesi
20.00-Oyun-Bir Garip Orhan Veli-Çankaya Belediyesi Yılmaz Güney Sahnesi