Türkiye’deki siyasi gidişatı işaret eden Avrupa Komisyonu yetkilisi, bu durumda mali yardımın devam etmesini beklemediğini söyledi. “Onaylanırsa müzakereler kesilir’ denilen olası idam referandumu için bir rest de Belçika’dan geldi

Ankara AB kıskacında

AKP yönetimine karşı eleştirilerini her zamankinden daha yüksek sesle dile getiren Avrupalı siyasetçiler, Ankara’ya karşı tutumunu biraz daha sertleştiriyor. Kriz üstüne kriz yaşanan Almanya’nın Avrupa Birliği’ne (AB) Türkiye’ye mali yardımları kısıtlama çağrısının ardından Avrupa Komisyonu’nu da bu yöndeki ilk sinyali verdi. AKP’nin 15 Temmuz sonrası ‘dirilttiği’ idam tartışmasını sert bir dille eleştiren Belçika da, olası referandum için oy kullanılmasına izin vermeyeceklerini duyurdu.

‘Siyasi gelişmelere bakılırsa...’
Pek çok kez gündeme gelen mali yardımın kesilmesi konusunda net bir açıklama yapan Avrupa Komisyonu Bütçe ve İnsan Kaynaklarından Sorumlu Komiseri Günther Oettinger, AB’nin 2020 yılına kadar Türkiye’ye ödemeyi planladığı 4.5 milyar avroluk yardımı ödeyeceğini düşünmediğini belirtti.

Alman Bild gazetesine konuşan Oettinger, “Bu fonun, Türkiye’yi Avrupa’ya yaklaştıracak projeler geliştirmek için kullanılması öngörülüyordu. Mesela hâkim, savcı ve gazetecilerin eğitilmesi yoluyla. Türkiye’de siyasi alanda yaşanan gelişmelere bakılırsa bu tür projeler geliştirmeye devam edileceğini düşünemiyorum.”

Almanya, Avrupa Komisyonu’ndan Türkiye’ye yönelik ekonomik baskıyı artırmasını talep etmiş, buna gerekçe olarak da ‘Türkiye’nin demokrasi ve hukuk devleti ilkelerinin korunmasını sağlamayı’ göstermişti. AB, 2014 ile 2020 yılları arasında Türkiye için öngörülen 4.5 milyar avroluk yardımın şimdiye kadar 190 milyon avroluk kısmını ödedi.

En fazla pay alan ülke
Türkiye’nin üyelik müzakereleri çerçevesinde Avrupa Birliği’nden aldığı mali desteğin etkin bir şekilde kullanılıp kullanılmadığının mercek altına alınacağı açıklanmıştı. Görevi Brüksel’in mali kaynaklarının nasıl yönetildiğini kontrol etmek olan AB Sayıştayı tarafından yapılan açıklamada, “AB katılım öncesi yardımlarının yüzde 40’ından fazlasının Türkiye’ye sağlandığı” vurgulanmıştı. Değerlendirme sırasında harcamalar hukukun üstünlüğü ve insan hakları, demokrasi ve yönetim ile eğitim ve istihdam alanındaki sosyal projeler başlıklarında incelenecek. Denetim sonucunun 2018 yılının ilk yarısında açıklanması bekleniyor.

‘İrademizle çelişiyor’
Öte yandan Belçika Başbakanı Charles Michel, Türkiye’nin idam cezası getirilmesi konusunda referandum düzenlemeye karar vermesi durumunda, buna izin vermeyebileceklerini belirtti. Michel, “Belçika, kendi iradesiyle çelişen bir referandum düzenlenmesine izin vermek zorunda değil” dedi.

Michel, uluslararası hukukta Belçika’yı başka bir ülkede düzenlenen referandumun kendi topraklarında düzenlenmesine izin verme konusunda resmi olarak bağlayan bir madde bulunmadığını da vurguladı.

Almanya ve Avusturya da, Türkiye’nin idam cezasıyla ilgili referandumuna Avusturya’da izin vermeyeceklerini söylemişti. Ankara’nın zayıf yönetim karnesini işaret ederek üyelik konusunda uyarı yapan Avrupalı siyasetçiler, idam cezasının geri getirilmesi durumunda üyelik müzakerelerinin kesin olarak sonlandırılacağı dile getiriyor.

***

Sigmar Gabriel: AKP tutumunu değiştirmeli

Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, Türkiye’ye el uzatmaya hazır olduklarını ancak bunun için AKP hükümetinin tutumunda değişiklikler beklediklerini söyledi.

Stuttgarter Nachrichten gazetesine konuşan Gabriel, Türkiye’nin Almanya’ya yönelik tutumunun bir anda değişmediğini belirtti. Bu politikanın yakın zamanda değişeceğine dair bir belirti görmediğini belirten Gabriel, “Türkiye’ye elimizi uzatmaya hazırız ancak yeni bir başlangıç yapabilmek için Ankara’nın konuya ilişkin tavrında değişiklikler olması lazım” dedi.

Müzakerelerin devamına dair bir soru üzerine Türkiye’nin Avrupa’nın değerlerine göre hareket etmesi gerektiği yorumunu yapan Gabriel, şöyle devam etti; “Hangi yolda gideceğine Türkiye karar vermek durumunda, ya demokrasi ve hukuk düzeniyle güçler ayrılığı, basın ve düşünce özgürlüğü olan Avrupa ve Batı’ya ya da kriz ve gerginliklerle dolu Şark bölgesine. Türkiye’deki insanların, kendileri ve ülkeleri için hangi tarihi boyuttaki kararların alınması gerektiğini bildiklerini düşünüyor ve ümit ediyorum.”