İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Başkanı Metin Çorabatır, Türkiye’nin ‘Krizin altından kalkacak güçteyiz’ demesi yanlış. İşbirliğinden kaçınılırsa kriz daha büyüyecek

‘Ankara işbirliği yapmalı’

NUCAN GÖKDEMİR nurcangokdemir@birgun.net

Suriye’deki iç savaş dolayısıyla Türkiye’ye güney sınırından sığınan mülteci sayısı 2 milyonu aştı. Bu sayıya bölgedeki gelişmelere bağlı olarak 700 bin yeni mültecinin daha eklenmesi bekleniyor. Türkiye, sınırlardan içeri aldığı mültecilere insanca yaşam koşulları sunmakta güçlük çekerken, kapıların açılmasında yaşanan gecikmeler binlerce insanın radikal İslamcı IŞİD’ tarafından kalkan olarak kullanılmasına neden oldu.

Uzun yıllar Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği sözcülüğü yapan, şimdi de İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Başkanı olarak alandaki çalışmalarını sürdüren Metin Çorabatır ile mülteci sorununu ve Türkiye’nin tutumunu konuştuk.

> Türkiye büyük bir sığınmacı akını ile karşı karşıya kaldı…

Türkiye’nin 2011’de açık kapı politikası uygulamasının ardından 2 milyon sığınmacı geldi. Bu sayıya Telabyad’da yaşananlardan sonra 18 bin kişi daha eklendi. Zaman zaman kapı hemen açılmıyor, gelenler bekletiliyor. Tel Abyad’daki insanlar iki ateş arasında kaldı.

Kapı kontrollü geçiş gerekçesiyle hemen açılmadı. Mülteci hukukuna göre kontrolü kendi toprağında yapmalısın, tehdit altındaki insanı orada tutamazsın. Yoksa gördüğümüz o tatsız durumlar yaşanır. Türkiye bu insanlara TOMA’larla su sıktı. Savaş cephesi nasıl gelişir bilmiyoruz ama ne kadar insan gelirse gelsin Türkiye almak zorunda, bu uluslararası bir sorumluluk.

> Türkiye bu yükün altında kalkabilecek mi?

Türkiye büyük bir yük alıyor. Yapılan yardımlardan en azını Türkiye alıyor, çünkü ‘Ben yaparım’ diyor. Türkiye uluslararası işbirliğine yanaşmıyor. Türkiye’nin işbirliğinden kaçınan ‘’Ben çözerim’’ şeklindeki tutumu yardımın daha az gelmesine neden oluyor.

> Sorun nasıl çözülür?

1951 Cenevre Sözleşmesi ile kurulan mülteci düzeni rejimi çatırdıyor dünyada. Ülkeler kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmeye başlıyorlar. Sığınmacı sorunu herkes için büyük bir yük. Ancak işbirliği yapılmazsa işbirliğinden kaçınılırsa herkes kendi duvarını örerse kriz daha büyüyecek. Sığınmacı krizi başladığında Türkiye’nin açık kapı politikası doğruydu, ancak yarıdımın kabul edilmemesi, ‘Biz krizin altından kalkacak güçteyiz’ denilmesi yanlış oldu. Türkiye, Birleşmiş Milletler’in tecrübelerinden yararlanmalı, yardım istemeli.

> Sığınmacı kabulünde etnik ayırım yapıldığına dair görüşler var. Katılır mısınız?

Türk sığınma sistemi sonuçları itibarıyla etnik değil ama gelinen ülkelere göre ayrımcılık yapılıyor. Türkiye Cenevre Sözleşmesi’ne dayanarak coğrafi kısıtlama uyguladığı için Avrupa’dan gelenlere mülteci statüsü tanınıyor, diğerleri geçici korumadan yararlanıyor, bu uygulamadan vazgeçilmeli.

İkincisi Avrupa dışından gelenler arasında da gelişlerine göre farklı statüler uyguluyor. Sınırdan alımlarda Kobane olayları öncesinde gördüğümüz gibi Türkiye direnme gösterdi, Tel Abyad’dan gelenleri bekletti.

> Türkiye’nin sığınmacılara insanı yaşam koşullarını sunmadığına dair görüşler dile getiriliyor…

Mülteci akını kesilecek gibi de görünmüyor. Atmadığı ciddi adımlar var. Önce uluslararası kurallara uygun davranmadı, içerideki 2 milyon için ne yapılacak bilinmiyor. Artık Suriyeliler Türkiye’de kaldı, birlikte yaşayacağız. Entegrasyonları için neler yapılacağı düşünülmeli.