Uzak Hafıza adlı karma sergi Abud Efendi Konağı’nda, 19 Nisan’a kadar ziyarete açık

‘Anlamak hatırlamaktan  daha önemlidir’

DERYA AYDOĞAN

İstanbul Kültür Üniversitesi’nden bu sergi ile mezun olacak olan ve ilk küratör çalışmasını gerçekleştiren Yaren Akbal için ‘Uzak Hafıza’ bitirme projesinden daha öte. 15 sanatçının eserlerinin yer aldığı karma sergideki tüm işler, bireyin gözlemlediği ve deneyimlediği coğrafyalardaki, sosyolojik, politik sorunlara tanık olma halinin şimdiki zamana olan etkisini, geçmiş zaman üzerinden hatırlatmasını ve anlatmasını sağlıyor. Küratör Yaren Akbal ile Uzak Hafıza’yı konuştuk.

»Serginin temasında Beatriz Sarlo’nun Geçmiş Zaman kitabından parçalar görüyoruz. Neden bu kitaptan hareketle yola çıkıldı?

Beatriz Sarlo, Geçmiş Zaman kitabında ''Bellek Kültürü ve Özneye Dönüş Üzerine Bir Tartışma'' alt başlığında ele aldığı ve ''Anlamak hatırlamaktan daha önemlidir, her ne kadar anlamak için mutlaka hatırlamak gerekse de.” sözüyle okuyucusuna sunduğu bellek kültürüne dair toplumu ve bireyi buluşturarak tartışmaya açtığı metinle, kendi coğrafyamız üzerinden temas ederek, belleğimizde yaptığımız yolculuklar ve o yolculuklardaki durak ve çarpışma noktalarına dair geri dönüşlerimizi hatırlatan ve anlamlandıran üretimleri bir araya getiriyor. Uzak Hafıza sergisi için bir araya geldikten ve eser seçimleri yaptıktan sonraki süreçte, Sarlo ile metinleri üzerinden ilişki kurmuş olup, onun bu alana dair güçlü üretimleriyle, yeniden beslenmiş olmak önemli oldu bizim için. Sarlo'nun kitabı aslında serginin ana teması değil, Uzak Hafıza'ya yapılan yolculukta Sarlo'yla bir temas ve bir kesişmeydi sadece...

»Niye ‘Uzak Hafıza’ dediniz?

Sergi, geçmiş tarih üzerinden tanık olduğumuz, unuttuğumuz veya unutturulmaya çalışılan politik bir belleğe işaret ediyor.

anlamak-hatirlamaktan-daha-onemlidir-448162-1.»Girişte yüzünü göstermek istemeyenlerin olduğu fotoğraf çalışması ile karşılaştım.

O tek bir kişiydi aslında. Konağın girişindeki ilk odada yer alıyor çalışmaları. Serginin açılış gününde gerçekleşen performans sanatçısı Pınar Derin Gencer’in “Hafızanın Katmanlarına Yürümek” isimli performansına dair belgelenmiş fotoğraf serisi. Aygen Erol çekti o fotoğrafları.Teşekkürler Aygen. Pınar performansında malzeme olarak un kullandı. Bulunduğu alana unu döktü ve sınır olarak belirledi. Yalın ayak yürüyerek belirli sınırı tamamladı fakat bu eylemi yaparken geri dönüp izlerini yok etmeye çalıştı. Mekânın ve sanatçının kendi hafızasıyla bütünleşen bu performans da sergideki Uzak Hafıza kavramını tekrardan Abud Efendi Konağı’nın hafızası ile canlı tutmayı amaçlıyor.

»Bu konağı özellikle mi seçtiniz peki?

Evet insan zihni gibi 19, yüzyıldan bu zamana kadar yaşayan bir organizma. Abud Efendi Konağı 1800’lü yıllarda inşa ediliyor. İkinci Abdülhamit döneminde ve o dönemden bu döneme kadar da burası çocukların eğitim gördüğü bir vakıf olarak kullanılmış. El değiştirmiş olsa bile... 1969 yılında Yücel Kültür Vakfına geçmiş. Özellikle bu mekânı seçtim. Mekânın da kendi içindeki hafızası, sergideki üretimler kadar bir şeyler anlatıyor. Belirsiz bir tarihi olsa da, yapının sürecini politik bulmuştum. Sergide yer alan İhsan Oturmak’ın Aşiret Mektepleri’ne yönelik ürettiği çalışmalar ve Abud Efendi ‘nin inşa edildiği dönem aynı. Dönemine tanık olan bir organizma.

»Mekânlarıın hafızasının değişimi kişisel hafızaların değişimine de mi yol açar diyorsunuz?

Evet mekânlar güçlü bir hafızaya sahip. Sanırım onları yok etmek zor. Mekânlar yıkılsada, o yaşanmışlık ve anlar her daim hatırlanacak. Üzülerek... Ayrıca mekânların hafızası dediğimizde de; Çağrı Saray’ın Tanık isimli işini örnek göstermek isterim. Kamusal alanda aslında kentin bir parçası olan, tarihin tanıklığını kalın gövdesinde, dallarında ve köklerinde taşıyan, anıtsallaşmış tüm çınar ağaçlarına atfedilmiş olan bu anonim çınar çizimi, tıpkı Abud Efendi Konağı’nın kendisi gibi geçmişin tanıklıklarına işaret eden bir imgedir. 17. yüzyılda yaşanmış olan Vaka-i Vakvakiyeolayının gerçekleştiği bölge olan Sultanahmet At Meydanı’nın ismiyle özdeşleşmiş ve iktidara karşı çıkan bir ayaklanma sonucu devlet erkinin alaşağı edildiği kanlı bir hikâyeyi hatırlatıyor. Eda Aslan’ın 'Her Gün' isimli 24 adet karanfil fotoğrafları mesela... Bir yas anından delil olarak alınmış bir karanfil, opsesif bir halde solana kadar fotoğraflanıyor. Yas süresini ve anını unutmaya çalıştığımız o travma anını hatırlatan bir iş. Sarlo’nun da dediği gibi; hatırlamak ve anlamak önemli kavramlar. Bizi daha güçlü yapan şey de bu. Unutmamak! Unutturulmaya direnmek!

»Üst katlara çıktıkça sinevizyonlar ve tekrarlamalar ile karşılaşıyoruz...

Sanırım Erdal İnci’nin işinden bahsediyorsun. Evet işin ismi Taksim Spiral. Taksim toplumsal belleğimizde yer eden hafıza mekanı özelliğini taşıyor. Aslında eski Taksim’in belgelenmiş hali denilebilir. Şu an da o görselden eser kalmadı. Atatürk Kültür Merkezi yıkılıyor. E peki tarihe, yaşanmışlığa anılara ne olacak? Videoda farkedildiği Taksim Meydanın’da adamlar çıkmaz bir spiralde yürüyor. Aslında o tek bir kişi, sanatçının kendisi. Erdal’ın işlerinde hareketli tekrarlanan figüleri görürüz. Videodaki figürün kıyafetleri tek tip. Size bu neyi çağrıştırıyor?

***

Sergideki Sanatçılar

  • Alpin Arda Bağcık
  • Cengiz Tekin
  • Çağrı Saray
  • Didem Erbaş
  • Duygu Nazlı Akova
  • Eda Aslan
  • Erdal İnci
  • Güneş Terkol
  • İhsan Oturmak
  • Metin Çelik
  • Pınar Derin Gencer
  • Pınar Öğrenci
  • Sevil Tunaboylu
  • Şener Özmen
  • Tayfun Gülnar