Türkiye, Paris Anlaşması'na taraf oldu. Prof. Dr. Türkeş, “Ülkelerin gönüllü katkılarıyla iklim değişikliği savaşımı veren bir anlaşma” dedi. Yeni taraf olunmasına ilişkin konuşan Ekosfer'den Gürbüz ise “İklim krizi konusunda samimi, hedefleri olan politikalarımız hiç olmadı” dedi.

Anlaşmaya taraf olmak yetmez

Gökay BAŞCAN

TBMM Genel Kurulu, 2015'te Paris'te imzalanan İklim Anlaşması'nın onaylanmasını öngören kanun teklifini tüm partilerin oyları ile kabul etti. Paris İklim Anlaşması’na, 2015 yılında toplamda 197 ülke imza attı. Bunların 191'i anlaşmaya taraf olarak süreci tamamladı. Ancak Türkiye ile birlikte Eritre, İran, Irak, Libya, Yemen de anlaşmaya taraf olmamıştı. Önümüzdeki ay İskoçya'da yapılacak 26. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP26) öncesinde Türkiye anlaşmaya taraf oldu.

5 yıl aradan imzalanan anlaşma birçok tartışmayı beraberinde getirdi. İç hukuka dahi uymayan, ülkenin dört bir tarafını yağma ve talana açan AKP iktidarının, Paris Anlaşması'nda verdiği taahhütlere uyması konusunda soru işaretleri oluştu.


TÜRKİYE FON İSTİYOR

Türkiye’nin anlaşmayı bu kadar bekletmesinin arkasında yeşil iklim fonundan alınması talep edilen yardım tartışması oldu. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne göre Türkiye Ek-1 yani gelişmiş ülkeler kategorisinde yer alıyor. Bu kategoride yer alan ülkeler, Paris Anlaşması ile çerçevesi çizilen yeni iklim rejiminde gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere sağlayacağı mali desteğin birikeceği ana havuz olan Yeşil İklim Fonu’ndan yararlanamıyor. Türkiye’nin listeden çıkarılması konusundaki girişimleri de başarısız oldu.

YÜKÜMLÜLÜĞÜ YOK

Türkiye’nin Paris Anlaşması’na taraf olmasını Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş ile konuştuk. Paris’i diğer anlaşmalardan ayıran özelliklerine dikkat çeken Prof. Dr. Türkeş, “Paris Anlaşması ana sözleşmeden ve Kyto Protokolü'nden farklı olarak ülkeleri gelişmiş, gelişmekte olan ülke diye ayırmıyor. Bu ayrım olmadığı için ülkelere seragazlarını azaltmak için sayısal olarak belirlenmiş bir yükümlülük sunmuyor. Paris Anlaşması tersine gelişmiş, gelişmekte olan diye ayırmaksızın dünyadaki tüm taraf ülkelerin gönüllü katkılarını alarak iklim değişikliği savaşımını gerçekleştirmeye çalışan bir anlaşma” dedi.

anlasmaya-taraf-olmak-yetmez-929927-1.
Prof. Dr. Murat Türkeş



YAKITLARDA YENİ DÖNEM

Türkiye'nin anlaşmaya taraf olmasıyla birlikte neler yapılması gerektiğini Prof. Dr. Türkeş, “Bu anlaşmayla ülkeler bazında tek tek yaptırım uygulamak mümkün değil. Herkes gönüllü olarak belirlemiş olduğu ulusal katkı beyanına uygun seragazı azaltma hedeflerini belirleyerek Paris Anlaşması'nın küresel hedefine ulaşmaya çalışacak. Türkiye başta enerji sektöründe çok ciddi ekonomik dönüşümler yapılması gerekiyor. Bunun başında fosil yakıt kullanımı ve tabi ki termik santrallar geliyor. Ucuz ve bol yenilenebilir elektrik enerjisinin, başta sanayi, sulama, konut ve hizmet sektöründe fosil yakıt kökenli enerji kullanımını azaltması hem maliyetleri düşürdüğü hem de sera gazı salımlarını azaltacağı için Türkiye'nin iklim değişikliği savaşımında ciddi olumlu bir rol oynayacaktır" ifadelerini kullandı.

AKP iktidarının 5 yıl sonra anlaşmaya taraf olmasına ilişkin konuşan Ekosfer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Gürbüz, “İklim krizi konusunda samimi, ölçülebilir hedefi olan politikalarımız hiç olmadı. Paris Anlaşması'nı en son onaylayan ülkelerden biri olmamız da süreci geriden takip ettiğimizin bir başka göstergesi. Öte yandan, AB Yeşil Mutabakat süreci nedeniyle Paris Anlaşması dışında kalan ülkelerin ek vergiler ödemek zorunda kalma ihtimali, bu yıl yapılacak Taraflar Toplantısı'na kadar anlaşmayı onaylamazsak süreci gözlemci ülke olarak izleyecek olmamız, Türkiye'ye bazı finansman kapılarının açıldığına dair haberler ve iklim krizi nedeniyle yaşanan felaketler nedeniyle halkın meseleyi daha fazla konuşması ve iktidarın da bu konuda bir şeyler yapmak zorunda hissetmesi ilk akla gelen nedenler” dedi.

anlasmaya-taraf-olmak-yetmez-929928-1.
Özgür Gürbüz - Ekosfer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi



BEYAN GÜNCELLENMELİ

Ulusal katkı beyanına ilişkin konuşan Gürbüz şu ifadeleri kullandı: “Anlaşmaya taraf ülkeler, imza atarken verdikleri ve seragazı emisyonlarını nasıl sınırlandıracaklarını gösteren ulusal katkı beyanlarıyla kendi hedeflerini belirliyor. Türkiye de 2016 yılında verdiği Niyet Edilen Ulusal Katkı Beyanı’nda, 2012 yılında 430 milyon ton olan toplam seragazı emisyonlarını, 2030 yılına gelindiğinde 929 milyon tonun altında tutma sözü vermişti. Bir başka deyişle emisyonlarını iki katından fazla artırabileceğini söylemişti. Bu oldukça zayıf bir hedefti ve Türkiye’nin ekonomik sisteminde hiçbir değişikliğe gitmeden bu hedefe ulaşılamayacağını o zaman da söyleyip eleştirmiştik. 2018 yılına gelindiğinde Türkiye’nin toplam seragazı emisyonlarının 506 milyon tonda kaldığı düşünülürse yanılmadığımızı söyleyebiliriz. O nedenle bu beyanın güncellenmesi gerek. Anlaşma koşullarından biri de zaten 5 yılda bir beyanların güncellenmesi.”

***

AKP’nin fona ihtiyacı var

Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı ve Türkiye İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Mehmet Emin Birpınar, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda “İklim Değişikliğiyle Mücadele ve Yeşil Ekonomi Sürecinde Fırsatlar ve Tehditler" başlıklı sunum yaptı.

TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen Paris Anlaşması’nın çeşitli bakanlıklar arasındaki görüşmeler nedeniyle “geciktiğini” anlatan Birpınar, “Müzakereleri sadece Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak yapmıyoruz. İçeride bütün bakanlıklarla ortak bir kanaatin oluşması gerekiyor. İçerideki müzakerelerin dışarıdakinden daha zor olduğunu ifade etmek istiyorum. Çünkü herkes kendi bakanlığı çerçevesinde düşünüyor” dedi. Uluslararası müzakereler hakkında da konuşan Birpınar, “Türkiye’nin, finansmana ve kredilere ihtiyacı olduğunu ifade ettik, ‘bu fonları açın, Türkiye yararlansın’ konusunda ısrarcı olduk” diye konuştu.

***

Atılması gereken adımlar

Ekosfer Derneği, Paris Anlaşması sonrası yapılması gerekenleri öneren beş maddelik bir liste de hazırladı.

Listede şu maddeler yer aldı:

♦ “Ulusal Katkı Beyanı’nın güncellenmesi.

♦ Kömür santrallarının kapatılması için bir takvim belirlenmesi ve yeni inşaatların durdurulması.

♦ Enerji tüketimini azaltmak için başta enerji verimliliği olmak üzere gerekli politikaların hayata geçirilmesi.

♦ Rüzgâr, güneş ve yeşil hidrojen gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının tercih edilmesi; fosil yakıtlar ve nükleer enerji gibi kaynaklara verilen teşviklerin durdurulması.

♦ Ulaşımda hava ve karayolu yerine demiryolu, toplu taşıma ile bisikletin öne çıkarılması."