Ülkede 18 dil tehlike altındayken özellikle genç nüfus anadillerini ‘anlıyor ama konuşamıyor’. Kitle örgütleri temsilcileri anadillerin yaşaması için gerekli olanakların yaratılmadığını ifade ediyor.

Anlıyorum ama konuşamıyorum

Dilara ŞİMŞEK

Bugün Uluslararası Anadili Günü. Dünya genelinde yaklaşık 6 bin dil konuşuluyor. Bunların yüzde 43'ü yok olma tehlikesi altında. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) ‘Tehlike Altındaki Diller Atlası'na göre her 15 günde 1 dil yok oluyor. UNESCO tehlike altındaki dilleri; ‘kırılgan’ ‘açıkça tehlikede’, ‘ciddi anlamda tehlikede’, ‘son derece tehlikede’ ve ‘kaybolmuş’ kategorileri altında ele alıyor. Örgütün verilerine göre Türkiye’de Kapadokya Yunancası, Mlahso, Ubıhça dilleri yok oldu, 18 dil ise tehlike altında. Bu diller şöyle sıralanıyor:

Kırılgan dil: Dilin, birçok çocuk tarafından konuşulmasına rağmen bu kullanımın ev gibi belirli alanlarla sınırlandırıldığı anlamına geliyor. Abhazca, Adigece, Kabartayca-Çerkesçe ve Zazaca bu grupta yer alıyor.

Açıkça tehlikede olan dil: Çocuklar tarafından anadil olarak öğrenilme oranı oldukça düşük. Abazaca, Hemşince, Lazca, Pontus Yunancası, Romanca, Süryanice ve Batı Ermenicesi açıkça tehlikede olan dillerden.

Ciddi anlamda tehlikede olan dil: Toplumun yaşlı kesimi tarafından konuşulan, orta-yaşlı kesim tarafından anlaşılan ama çocuklara öğretilmeyen dilleri kapsıyor. Bu sınıflandırmaya göre Gagauzca, Ladino ve Turoyo ciddi anlamda tehlikede.

Son derece tehlikede olan dil: Toplumun yaşlı kesimi tarafından nadiren konuşuluyor. Türkiye’de bu kategoriye giren tek dil ise sadece 4 kişinin konuştuğu Hertevin.

DİLLER ASİMİLE EDİLDİ

Özellikle gençlerin anadilleri için en çok kullandığı cümle “Anlıyorum ama konuşamıyorum.” Kitle örgütleri temsilcileri ve uzmanlar, devletin anadilleri yaşatmak girişimlerinin yetersiz olduğunu ve anadil eğitiminin önemini vurguluyor.

Laz Enstitüsü Başkanı İsmail Avcı Bucaklişi, “Onlarca yıl bu diller asimile edilmeye çalışıldı. Yaşam olanakları ortadan kaldırıldı. Şimdi artık ‘hasta ölecek biliyoruz, ama ne zaman ölecek’ diye bekliyoruz” dedi ve ekledi:

“Dilin unutulmaması için yapılacak çok şey var. Öncelikle yayınlar yapılmalı. Eğitimle dil desteklenmeli. Basılı yayınlar çıkarılmalı. Çocuklar için içerik üretilmeli. Daha da önemlisi ailelerin anadillerini çocuklarına aktarmaları için çaba göstermeli. Devletin de pozitif tutum takınması gerekli.

Türkçe ve Kürtçe dışındaki tüm diller tehlike altında. Lazca için online kurs düzenliyoruz. 220 kişiyle kurs yaptık ciddi kaıtlımdı bu. Gençler ‘anlıyorum ama konuşamıyorum’ diyor. Lazca bilen çocuk neredeyse yok, çok az sayıda. Gençlerin çoğu anlıyor ama konuşamıyor. Seçmeli derslerin desteklenmesi gerekiyor. Örneğin Lazca seçmeli dersler var ama son birkaç yıldır sınıf açılmadı. Televizyon yayınları, sosyal medya yayınları çok önemli. Bu talep artık sadece devlete havale edilecek bir şey olmaktan çıktı. Toplumun bu konuda duyarlılık göstermesi gerekiyor.”

DİL ÖLÜRSE KÜLTÜR DE ÖLÜR

Çerkes dillerinde yayın yapan Jineps Gazetesi Yönetim Kurulu Üyesi Erdoğan Yılmaz’a göre ülkede hâkim dil olan Türkçe’ye tanınan hakların diğer dillere de tanınması gerekiyor: “Biz Jineps olarak 14 Mart 2020 tarihinden itibaren her ayın 15'inde anadilinde bir gazete yayınlıyoruz. Abazaca, Adığece, Çeçence ve Osetçe dillerinde 2 yıldır çıkıyoruz. Ailemizde Adığece konuşuyorduk ve ilkokula başlayınca Türkçe öğrendik. Devlet anadiller yasakladı, sokakta, okulda konuşulması yasaktı. Büyüklerimiz ilkokula başladıklarında kendi dillerini konuştukları zaman şiddete uğradıklarını bu nedenle okulu bıraktıklarını anlatırlardı. Anadilin öğrenilmesi ve yaşaması için kitaplar basılmalı, okulalrda öğretilmeli. Eğitim sistemi bu nedenle değişmeli. Adığece için Milli Eğitim Bakanlığı’na dört kitap hazırladık ama anadilin öğrenilmesi için çalışmalar yetersiz, sınıflar yetersiz ve eğitmen açığı var. Gençler ve çocuklar Çerkes dillerini artık bilmiyor neredeyse. Ama yeni yeni bilinç artmaya başladı. Derneklerde, STK’larda dil eğitimi veriyoruz. Anadilimiz hâkim dil kadar değer görmeli ve yatırımlar yapılmalı. Bu insan hakkıdır. Bir dil yok olursa onun birlikte tüm kültür de yok olur.”

YASAKÇI ANLAYIŞ TERKEDİLMELİ

Dersim Dernekleri Federasyonu (DEDEF) Başkanı Ali Haydar Ben, dernek olarak Zazaki (Zazaca) kursları verdiklerini ancak bunların yeterli olmadığını dile getirdi: “Dili daha da önemsememiz gerektiğine dair çalışmalar ve programlar yapıyoruz. Anadilin derste bilimsel şekilde verilmesi gerekiyor. ‘Her ot kendi kökünde yetişir, her kuş kendi dilinde öter’ diyoruz. Küçüklükten temel eğitimle bu ders verilmeli. Talebimiz yasakçı anlayış terkedilsin, herkesin kendi dilini öğrenmesi için uygun ortamın yaratılsın.”

anliyorum-ama-konusamiyorum-983086-1.

***

20 bin öğrenci Kürtçe seçti

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun seçmeli dil derslerine ilişkin soru önergesini yanıtlayan Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, 2021-2022 eğitim-öğretim yılında 20 bin 265 öğrencinin seçmeli dil olarak Kürtçe’yi tercih ettiğini açıkladı.

Sezgin Tanrıkulu, 2 Şubat tarihinde Mahmut Özer’in yanıtlaması istemiyle TBMM’ye verdiği soru önergesinde, okullarda okutulan seçmeli dil derslerini ve bu dersleri seçen öğrenci sayısını sordu. Bakan Özer ise önergeye 17 Şubat’ta yanıt verdi. Bakan Özer, 2021-2022 eğitim-öğretim yılında 20 bin 265 öğrencinin, dil bilimcilerin Kürtçe’nin lehçeleri olarak kabul ettiği Kurmancca (Kurmanci) ve Zazaca dersini seçtiğini açıkladı.

Bakan Özer ayrıca, 5-6-7 ve 8’inci sınıf öğrencilerinin Adığece (Latin alfabesinde), Abazca (Kiril alfabesinde), Lazca, Gürcüce, Arnavutça, Boşnakça dillerini de tercih edebildiğini bildirdi.