Arap Baharı ve Faslı İslamcılar
İslamcıların son yenilgisi Fas’ta Adalet ve Kalkınma Partisi’nin seçim hezimetiyle yaşandı. Ülkedeki siyasi partiler ise monarşi rejiminin tahakkümü altında.
Aida Alami
Arap Baharı süreciyle birlikte Fas'ta iktidara gelen "ılımlı" İslamcılar çarşamba günü yapılan parlamento seçimlerinde büyük kayıp yaşadı. Seçimlere katılım oranı Faslıların neredeyse yarısının oy kullanmadığını gösterse de sonuçlar açık: 2011'den beri iktidarı elinde tutan ve PJD olarak bilinen Adalet ve Kalkınma Partisi'nin sandıktaki büyük oy kaybı parlamentonun kontrolünü kaybetmesi için yeterli oldu. PJD'yle koalisyon ortağı Ulusal Bağımsızlar Birliği (RNI) seçimlerin kazananı olurken bir diğer monarşiyle uyumlu muhafazakar İstiklal de bu seçimden güçlü çıkan partilerden biri oldu.
Kraliyet sarayının epeydir komuta ettiği bir ülkede iktidardaki söz konusu parti değişiklikleri büyük bir politika değişikliğinin habercisi olacağı anlamına gelmiyor. Başkent Rabat'ta siyaset bilimi profesörü Saloua Zerhouni, Fas'ın resmi olarak anayasal monarşiyle yönetildiğini ve parlamentonun Kral 6'ncı Muhammed'in iradesini etkisiz kılma yetkisine sahip olmadığını hatırlattı. Zerhouni, "Monarşi, siyasi partileri kontrol etmeye, hükümetin ve parlamentonun yetkilerini baltalamaya ve kendisini tek etkili siyasi kurum olarak konumlandırmaya devam edecek" dedi. Ancak seçim sonuçları başka bir şeyi gösterdi: İslamcıların Kuzey Afrika'da egemen oldukları alanlar giderek daraldı.
REVİZYON KARARI İKTİDARI SAĞLADI
2011'deki Arap Baharı sürecinden sonra bölgede birçok İslamcı partinin ilk kez seçimlere katılmasına onay verildi. Fas'ta Kral 6'ncı Muhammed tarafından yapılan revizyonlar PJD öncülüğünde bir koalisyon hükümetinin kurulmasının yolunu açtı. Seçimlere katılan İslamcı partiler başka ülkelerde de parlamentoda çoğunluğu sağladı ve iktidarı ele geçirdi. Ancak bu süreç bir süre sonra tamamen tersine döndü. Mısır'da 2013 yılında Müslüman Kardeşler (İhvan) yönetimini deviren bir darbe yaşandı. Tunus'ta bu yıl İhvan'a yakınlığıyla bilinen Ennahda'nın kontrolündeki parlamento Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından askıya alındı.
ETKİSİZ PARTİLERE SARAY'IN EMİRLERİ
Fas'taki İslamcılar dışişleri ve sanayi gibi kilit bakanlıkların diğer koalisyon ortağı partiler tarafından kontrol edilmesine izin verdi. Fas Kralı geçen yıl İsrail'le ilişkileri normalleştirmek için bir anlaşma yapmaya karar verdiğinde ülkedeki İslamcıların bu karara karşı çıkmak için yapabileceği hiçbir şey yoktu. Kraliyet sarayı aynı zamanda pandemi ülkeyi kasıp kavururken yardım programlarından sorumlu olarak kabul edildi. Siyaset bilimi profesörü Zerhouni, “Pandeminin sosyal ve ekonomik etkilerini hafifletmeyi amaçlayan kararların çoğu monarşiyle ilişkilendirildi. Parlamento ve siyasi partiler kralın direktiflerini bekleyenler olarak görüldü" dedi. Yale Üniversitesi'nde Ortadoğu araştırmaları yürüten Dr. Vish Sakthivel ise "Faslıların oldukça sağlıklı bir siyasi şüpheciliğe sahip olduğunu ve ülkede İslamcıların gerçek gücünün çok az olduğunu" ifade etti.
Bu yıl mart ayında Fas'taki seçim yasaları yeniden düzenlenerek herhangi bir partinin parlamentoda tek başına iktidar kurması zorlaştırıldı. Seçimleri kazanan parti farklı ideolojilere sahip birçok partiyle koalisyon hükümeti kurmak zorunda. Kimilerine göre bu hamleler, partilerin yönetme gücünü azalttı ve Kral 6'ncı Muhammed'in elini güçlendirdi. Sonuçta bu siyasi güvensizlik son üç seçimde de ortalama yüzde 42'lik bir düşük oy kullanma oranına neden oldu.
SEÇİMLERE GÜVEN NASIL KAYBEDİLDİ?
Rabat'ta farklı partilerden oluşan Demokratik Sol Federasyon üyeleri pandemi nedeniyle ülkede seçim kampanyalarına getirilen kısıtlamalara rağmen küçük bir ofis açarak seçim çalışmaları yürüttü. Federasyonun seçim kampanyası direktörü Nidal Oukacha, "İnsanlara Fas'ın hala değişebileceğini söylemeliyiz" dedi. Faslılar arasında seçimlerin boykot edilmesi gerektiğini savunanlar da oldu. Kazablanka'da turizm sektöründe çalışan 51 yaşındaki Amine Zary, "Yurttaşların şikayetlerini dile getirebileceği ifade alanları o kadar azaldı ki, bugün hoşnutsuzluğu göstermenin tek yolu oy kullanmaktan kaçınmaktır, çünkü rejim seçimlere katılım oranına dikkat ediyor" ifadelerini kullandı.
Rabat'ta oy kullanan 29 yaşındaki Mouna Afassi ise oy kullanmanın bir umut duygusu yaşattığını belirterek, "Yöneticiler bu duyguya inanacak gücü bulmamıza izin veriyorlar" dedi. Afassi, "Kızıma onun için hayal ettiğim hayatı vermek için Fas'tan ayrılma fikrinden vazgeçmek istiyorum" diye konuştu.