Araştırma: 1 yılın ardından Almanya'nın pandemi psikolojisi

Dilara Ekinci / BirGün Avrupa

Erfurt Üniversitesi Sağlık İletişimi Departmanı öncülüğünde yürütülen COSMO Projesi pandeminin insanlar üzerindeki psikolojik etkilerini ölçüyor. Son yayınlanan rapora göre, katılımcıların %33’ü hayatın asla eskisi gibi olmayacağını düşünüyor. Hükümete olan güven de %58’den %30 seviyesine geriledi. İnsanların %31’i pandemiden yoruldu, %33’ü önlemleri aşırı buluyor. Aşı olmak isteyenlerin oranı da %48’den %68’e çıktı.

Nisan ayında üçüncü dalgayı beklentisi

Anket sonuçlarına göre tüm katılımcıların %86’sı özellikle mutasyonların da etkisiyle üçüncü bir dalganın daha olası olduğunu düşünüyor. Ankete katılanların çoğu üçüncü dalganın Nisan ayında başlamasını bekliyor. Ocak sonu ile şubat ortası arasında neredeyse %70'i "gelecek hafta vaka sayısı azalır" inancına sahipken, bu beklenti şubat sonunda tersine döndü, katılımcıların yaklaşık % 40'ı vaka sayısının yeniden artacağını düşünüyor.

Salgından sonra normal hayata dönme konusunda da halk arasında karamsar bir bakış açısı hakim. Katılımcıların %38'i hayatın salgından önceki haline dönmesinin en az 18 ay veya daha uzun sürmesini bekliyor, %33 ise hayatın asla eskisi gibi olmayacağını düşünüyor. Kasım ayında ikinci kapatmanın başlamasından bu yana salgından tükenmişlik hali de %31'e yükseldi. Tükenmişlik yaşayan bireyler kendilerini koronavirüse karşı daha az koruyor, önlemlere daha az özen göstererek, istisnalar yaratıyor, güncel bilgileri neredeyse hiç takip etmiyor. Bu durum özellikle 30 yaş altında daha da belirginleşiyor, %14-19'u temas kısıtlamalarına özen göstermiyor.

Pandemi yorgunluğu nedeniyle insanlar yeni gelişmeleri ve uyarıları ilk dalgadaki gibi sıkı takip etmiyor ve bilgi yayılımı yavaş gerçekleşiyor. Mart ayı başında uygulamaya giren kademeli açılma da halkta kafa karışıklığına neden oldu. Ankete göre katılımcıların %22’si tam olarak hangi kuralların kendileri için geçerli olduğundan emin değil.

Federal ve yerel hükümetlere güven düşüşte

Devletin attığı adımlara ve önlemlere olan güven de düşüş eğiliminde. Tedbirleri aşırı bulanların oranı 2020 sonundan bu yana %22'den %33'e yükseldi. Tedbirlere yönelik öfke de arttı ve bu durum hükümete olan güvenin azalmasına yol açtı. Pandeminin başlangıcında halkın devlete ve stratejilerine olan güveni %58 düzeyindeyken, son raporda bu oran %30'a kadar geriledi ve görülen en düşük seviyeye ulaştı. Eyalet hükümetlerine duyulan güven de iki hafta öncesine göre azaldı.

Gündüz bakım merkezlerini ve okulları kapalı tutun diyenler azaldı

Önceki anketlere kıyasla daha az kişi okulların ve diğer eğitim kurumlarının kapalı kalması gerektiğini düşünüyor. Ankete katılanların%40 ila%50'si kapatmaların sona ermesinden yana. Anaokulu çağında çocuğu olan ebeveynler, o yaş grubunda çocuğu olmayan kişilere göre eğitim kurumlarının açılmasını daha fazla savunuyorlar. Yüzde 71'i çocukların ve gençlerin derslerinde geri kaldıkları için dezavantajlı duruma düşebileceğinden, %65'i de çocukların ruh sağlığından endişe duyuyor. Bu endişeler, 18 yaşın altındaki çocukların ebeveynleri arasında daha belirginleşiyor.

Kaygının nedeni ekonomiden çok hastalanma korkusu

Ankete katılanların %56’sı stres yaşadığını belirtti, özellikle 30 yaşın altındaki gençlerde bu oran daha da fazla. Katılımcıların %23'ü mental sağlıkları için bilgi arayışında bulunmuştur. Psikolojik destek arayışında videolar ve web siteleri öncelikli olarak tercih edilmiş, telefonla danışmanlık ve terapi ikinci planda kalmıştır. Yüzde 17'si profesyonel psikolojik yardım almayı düşünmüştür.

Kaygıların nedeni olarak sağlıkla ilgili endişeler ekonomik nedenlerin önüne geçiyor. Ekonomik endişeler yaşayanların pandemi önlemlerine uymama eğilimi, sağlık endişesi yaşayanlardan daha fazla.

Stres yaşayanların bir kısmı rahatlamak için spora yönelirken, bir kısım katılımcı da pandemi kurallarına uymanın onları rahatlattığını belirtti. Psikolojik zorlanma ile başa çıkma yöntemleri arasından sosyal ilişkileri sürdürmek, tek başına kaliteli ve yaratıcı zaman geçirmek, öğretici aktivitelere katılmak da insanların mental sağlıklarını korumaya yarımcı olan yöntemler olarak öne çıkmaktadır. Katılımcıların 3’te biri önlemler belirlenirken söz sahibi olmak istiyor ve daha katılımcı bir politika arzu ediyor.

Yüzde 68 aşı olmak istiyor, ancak zorunlu olmasını istemiyor

Katılımcıların %68’i aşı olmaya sıcak bakıyor, Aralık ayında bu oran %48’di. Bu durum aşıların güvenilirliğine olan inancın artışından kaynaklanıyor. Aşı olurum diyenlerin oranı her yaş grubunda artış gösterdi, erkekler kadınlara oranla aşı olmaya daha istekli. Aşı olmak istemeyenler ise ya koronavirüsü bir tehdit olarak görmüyor ya da aşının etkilerini ve risklerini biraz daha gözlemlemek istiyor. Anne babaların yarısı çocuklarını aşılatmak istiyor.

Genel olarak aşılamanın zorunlu hale getirilmesine hala çoğunluk negatif yaklaşıyor. Katılımcıların yarısının kendi seçtikleri aşıyı olmak istiyor, çoğu BioNTech’i tercih ediyor.

Uzmanlardan öneriler

Raporun sonuçlarına göre bilim insanları Almanya’da pandemi sürecinin başarılı yürütülebilmesi için çeşitli önerilerde bulunuyor. İnsanlarda kurallara uyma davranışının artırılması için mümkün olduğu kadar basit, anlaşılır ve tek tipleştirilmiş önlemlerin alınması öneriliyor. Gençler arasından yaşanan psikolojik bunalımın da karar vericiler tarafından göz önünde bulundurulması ve gerekli desteklerin sağlanarak, mevcut uygulamaların daha ulaşılabilir hale getirilmesi öneriliyor.

Aşılarla ilgili doğru ve yeterli bilginin yayılması hala kritik önem arz ediyor. Dolayısıyla uzmanlar reklamlar yerine bilgilendirici iletişime (kriz iletişimine) kaynak harcanmasını öneriyor. Örneğin AstraZeneca aşısının etkinliğine dair yapılan yanlış iletişim halkın aşılara ve etkinliklerine olan mevcut hassasiyetini zedeledi. Bu nedenle uzmanlar aşıların etkinliklerine ve ölüm oranlarını azaltması konusunda halkın daha fazla bilgilendirme ihtiyacının olduğunun altını çiziyor. Devlete olan güven düşüşte olduğu için bu bilgilendirmelerin doktorlar ve medya kuruluşlarının desteği ile gerçekleştirilmesi de önem arz ediyor. Ayrıca hızlı testlere karşı normalin üzerinde bir güven duyuluyor, bu nedenle uzmanlar halkın hızlı testlerin doğruluk oranlarının ve taşıdığı risklerin de halka gerçekçi bir şekilde aktarılmasını tavsiye ediyor.

COSMO Projesi Hakkında

Almanya'da halkın pandemi döneminde mental sağlıklarının nasıl etkilendiği Erfurt Üniversitesi Sağlık İletişimi Departmanı öncülüğünde yürütülen COSMO (COVID-19 Snapshot Monitoring) projesiyle düzenli olarak takip ediliyor. Proje, halkın pandemiden ve alınan önlemlerden nasıl etkilendiğini araştırarak aşı, test ve koronavirüsle mücadele stratejisinde izlenen yolun iyileştirilmesini ve doğru kriz iletişimi kurmayı hedefliyor.

COSMO (Covid-19 Snapshot Monitoring) Erfurt Üniversitesi, Robert Koch Enstitüsü, Federal Sağlık Eğitimi Merkezi, Leibniz Psikoloji Enstitüsü, Bilim Medya Merkezi, Bernhard Nocht Tropikal Tıp Enstitüsü ve Yale Global Sağlık Enstitüsü'nün ortak bir projesidir. Proje katılımcı organizasyonların yanısıra Klaus Tschira Vakfı, Thüringen Ekonomi, Bilim ve Dijital Toplum Bakanlığı ve Thüringen Eyalet Şansölyeliği tarafından mali olarak desteklenmektedir.

1021 katılımcı ile gerçekleştirilen güncel anket sonuçlarına ulaşmak için:

https://projekte.uni-erfurt.de/cosmo2020/web/summary/38/