Ekim’de Prof. Büşra Ersanlı ve Belge Yayınları editörü Ragıp Zarakolu ve Deniz Zarakolu’nun tutuklanmasının getirdiği öfke tepkiye dönüşünce...

Ekim’de Prof. Büşra Ersanlı ve Belge Yayınları editörü Ragıp Zarakolu ve Deniz Zarakolu’nun tutuklanmasının getirdiği öfke tepkiye dönüşünce, akademisyenler Fransa’da bir girişim etrafında birleşti. Geçtiğimiz hafta Fransa’da çeşitli üniversitelerde görevli Türkiyeli ve yabancı akademisyenler bir girişim kurduklarını açıkladı. “Groupe International de Travail” (uluslararası çalışma grubu) – GIT adını alan bu girişim “Türkiye’de araştırma ve öğretim özgürlüğü” » konusuna eğilecek. Tüm dünyadan araştırmacı ve akademisyenleri çalışma grubuna katılmaya davet eden girişim,  kendi ülkelerinde bu grubun temsilciliklerini oluşturmaya da davet ediyor.

21 Kasım günü açıklanan bildiri metninin altında aralarında Deniz Akagül, Samim Akgönül, Faruk Bilici, Hamit Bozarslan, Etienne Copeaux, Ali Kazancıgil, Nilüfer Göle’nin de olduğu Fransa’da yaşayan birçok araştırmacının imzası var. 2009 Nisan’ından beri keyfi tutuklamaların ve “terör örgütü üyeliği” suçlamalarıyla Türkiye’de bağımsız araştırmanın artık tehlikede olduğunu belirten GIT girişimi, araştırma sonuçlarını üniversite içinde veya kamuoyunda paylaşma imkanının ortadan kalktığına dikkati çekiyor. Araştırmacılar düşünce ve ifade özgürlüğünün ötesinde, Türkiye’de çalışma özgürlüğünün yok sayılmasıyla, her tür entelektüel alanda emek verenlerin büyük bir bedel ödediklerini belirtiyor.

GIT girişimi ayrıca kapsamlı bir bilanço çıkartıyor: “Türkiye’de 70’e yakın gazeteci, “terör” suçu olarak değerlendirilen mesleki faaliyetlerinden ötürü tutukludur ; yaklaşık 8000 gözaltı ve 4000 tutuklamayla sürdürülen KCK operasyonları, yasal bir parti olan BDP’yi hedef almıştır. Bu baskı, Türkiye’de yalnızca Kürt hareketine ya da onları destekleyenlere yönelik değildir. Kimi liberal entellektüeller de hükümetin eylemlerine, dini cemaatlerin kamu kuruluşlarındaki rolüne ve devlet aygıtına bağlı pratiklere dair sorular sordukları için tutuklanmışlardır. PEN’in Hapisteki Yazarlar Komitesi, Türkiye’de yaklaşık 1000 akademisyen, yazar, yayıncı ve avukatın hapiste olduğunu belirtirken, Çağdaş Hukukçular Derneği halen tutuklu bulunan öğrenci sayısının yaklaşık 500 olduğunu saptamıştır”.
 
Bildiride tutuklananların savunma haklarının kısıtlandığı, üzerlerinde baskı kurulduğu ve davaların siyasi davalara dönüştürüldüğü hatırlatılıyor. Araştırmacılar, Ergenekon davasına dahil edilerek “terörizm” suçuyla yargılanan Ahmet Şık ve Nedim Şener örneklerinin yanısıra, bence Türkiye’deki son gelişmeleri hala en iyi temsil eden davayı haklı olarak hatırlatıyor: üstüste üç kez yerel mahkemece aklanan sosyolog Pınar Selek, onüç yıl süren hukuk mücadelesine rağmen hala “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla karşı karşıya. Pınar’ın mücadelesini “sembolik” nitelemiştik, ne yazık ki hala aynı özelliğini muhafaza ediyor...

Türkiye’de ifade ve düşünce özgürlüğünün bu denli ayaklar altına alınması giderek dünya kamuoyunda sert tepkilere neden oluyor, olmaya devam edecek. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Sınır Tanımayan Araştırmacılar (CSF), Uluslararası İnsan Hakları Dernekleri Federasyonu (FIDH), Avrupa Parlamentosu, Uluslararası Yayıncılar Derneği (UPA), Uluslararası PEN, siyasi partiler, birçok imza kampanyası başlatıp, bildiriler hazırladılar. Dünyadan gelen tepkilere bu denli kayıtsız kalmanın, ülkeyi otuz yıl öncesinin baskıcı rejimine geri sürüklemenin bedeli ağır olacaktır. İç ve dış siyasette körleşmenin sonuçlarını merak edenler dünya tarihine bir dönüp baksalar, baskı ve bezdirme politikalarının nasıl bittiğini görebilirler...

(GIT çağrı metni için girişimin inşa halindeki sitesine bakınız: : www.gitinitiative.com)