Arda’nın Barcelona ile transfer için ön protokol imzalaması Türkiye için ne kadar sevindirici bir olay olsa da; asıl kendisinin gelmesi gereken yer anlamında çok daha önemli. Transferin gerçekleşmesi 18 Temmuz’daki başkanlık seçiminden sonra netlik kazanacak.

Bu bizim için çok önemli olan konuyu birçok açıdan incelemek gerekir ki; kendimize düşeni de alalım!

Arda’nın transferinden sonra herkesin arşive inip fotoğraflar bulup ortaya çıkarması çok ilginç, çünkü Arda aynı Arda, değişen sadece kulübü. Kulübünün Barcelona olması çok önemli sadece süreç onun için yeni başlıyor.

Arda’yı tanıyanların bu beklenti içinde olmaları gerekirdi, yeniden keşfe gerek yoktu.

Arda’nın esas önemli hamlesi Türkiye’den ve Galatasaray’dan kurtulduğu andır. Yanlış anlaşılmasın; evet Arda’nın kurtulduğu andır.

Sevgili Bülent Yüksel kulakların çınlasın; kaç tane Arda ile ilgili program yaptı, birçoğunda da beni konuk aldı ve süreci tartıştık. (Sevgili Bülent yeri geldi ve yazmam gerek, senin gibi gerçek radyocu ile sohbet büyük zevk ve senin yerin başka)

O Adnanların(!) Arda ile girdiği ilişki ve tribünde çekirdek yiyerek sohbetleri, 20 yaşında ve gelişmekte olan bir gence kaptanlık vererek tüm verimini başka yerde kullandırmaları içler acısı durumlardı… İşte o yüzden Arda canını kurtardı. Eğer Türkiye’de kalsaydı; 7-8 kilo fazla kilo, forma dışarda ve ‘racon’ keserek oynanan futbol olacaktı ki; önünde racon hocası örnek olarak zaten vardı!

Bunlar hatırlanması gereken nüanslar!

Gelelim Galatasaray’a bakın sevgili GS yetkilileri: Şimdi siz Arda’dan 16 milyon avro aldınız ama Atletico 16 milyon avro verdi, 41’e sattı şimdi aradaki kulüp olma farklılığını anlıyor musunuz?

Ve Atletico sürekli bunu yaparak ciddi paralar kazanıyor, üstelik her sene Şampiyonlar Ligi’nde oynadıkları gibi, finale kadar da gelebiliyorlar. Siz Terim ile Bruma’ya 12 milyon avro verdiniz, şimdi bedavaya geri gönderdiniz. Aradaki kulüp olma farkını anlıyorsunuzdur umarım.

Atletico’nun yönetim anlayışı ve hedefleri ile GS’nin beklenti ve hedefleri futbolun geçekleri etrafında tutmuyor, ama kişisel beceriler bakımından GS önde olduğu aşikâr! Arda’ya dönersek; benim değerlerime göre Arda bir sene geç bu hamleyi yaptı, çünkü Atletico, Arda için bir ara dönemdi gerçek olan Arda ayarında ve Türkiye gibi kötü koşullarda yetiştirilmiş (Altyapı hocalarını eline sağlık) bir oyuncu olmasına rağmen bu seviyeye daha önce gelmesi gerekirdi.

Ve üstelik hâlâ Türkiye’den alışık olduğu birtakım olumsuz oyun anlayışını az da olsa hâlâ saha içinde kullanmasına rağmen. Arda için en önemli ayrıntı; Barcelona gibi yöresel değerlere (Katalan) önem veren ve sosyal yönü kuvvetli, çok kültürlülüğü iyi yöneten ve zenginliği lehine kullanan, aynı zamanda takımın kendine ait kimliği olan bir oyun sistemine sahip olmasıdır.

Kurallar önceden belli, önemli olan o sistemin içinde neler vereceğidir.

Tabii en büyük beklenti bence Iniesta’nın artık uzun süreli oynayamayacak olması Arda için ve takım için beklenti olabilir.

Eğer Pogba gibi bir oyuncuyu alırlarsa Laporta’nın taahhüttü, zor olsa da, ikili ön libero oyununda daha avantajlı olup gerçek oyun kimliğini ortaya koyabilir.

Diğer önemeli ayrıntı; Arda’nın çok farklı bir misyonu üstlenmiş olmasıdır. Onun göstereceği performans Türkiye’de yetişen oyuncular için artık üç büyükler hedefi saçmalığını aşarak Avrupa hedefi gerçeğine ulaşacak olmalarıdır.

Çünkü Racon Hocası, teknik direktör olarak üstlendiği misyonun farkına varamadığı için, Avrupa kapısının Türkiyeli teknik direktörlere yüzüne kapanmasına neden olmuştu.

Mesut’dan sonraki bu hamle, Türkiye için ve futbol için çok önemli bir adımdır.

Önemli olan Arda’da neyi keşfettiğimizdir.