TV5'te Ankara Bürosu programına konuk olan Cumhurbaşkanlığı YİK Üyesi Bülent Arınç, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan'a, ‘hain’ diye yaklaşılmasının da istenmeyen tartışmaları gündeme getireceği uyarısında bulundu

Arınç'tan Babacan ve Davutoğlu açıklaması

Saadet Partisi’nin yayın organı TV5’e konuşan Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç, AKP'de istifa ederek yeni parti kuran Ahmet Davutoğlu ve yeni parti çalışmalarındaki Ali Babacan'a yönelik eleştirilere ilişkin konuştu.

Arınç, "Birlikte olduğumuz dönemlere ait suçlamalar yapılırsa, onlar da meşru müdafaa haklarını kullanır. Belki de mahrem kalması gereken konuları kendilerini savunmak adına konuşabilirler. Bu da testiyi çatlatır. İki tarafa da zararı olur" ifadelerini kullandı. Arınç, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan'a, ‘hain’ diye yaklaşılmasının da istenmeyen tartışmaları gündeme getireceği uyarısında bulundu.

BARKEY AÇIKLAMASI

Arınç, Osman Kavala'nın Gezi davasında hakkında beraat ve tahliye kararı verilen bir gün sonra ABD'li akademisyen Henri Barkey ile görüştüğü suçlamasıyla yeniden tutuklanmasına ilişkin, "Henri Barkey AK Parti'nin kuruluşunu önemsiyordu. Bizim toplantımıza gelmesi nasıl suç değilse, Osman Kavala ile görüşmesi de suç olarak gösterilmemesi lazım" ifadelerini kullandı.

Arınç, "Refah Partisi zamanında Henri Barkey bizim için muteber bir adamdı. Refah Partisi zamanından Türkiye’de demokrasiyi, siyasi partilerin özgürlüklerini önemseyen bir akademisyendi. İyi de Türkçe konuşurdu." dedi.

Arınç ayrıca "AK Parti’nin kuruluşunu önemsiyordu. Hakkımızdaki ön yargıların silinmesi gerektiğini söylüyordu. O tarihte sayın Cumhurbaşkanımız milletvekili bile değilken, hükûmet bile kurulmamışken önce Batı’da üst düzey ziyaretler yaptı. Bu bizim iftiharımızdır. Bizim toplantımıza gelmesi nasıl suç değilse, Osman Kavala ile görüşmesi de suç olarak gösterilmemesi lazım" dedi.

GÖKÇEK ÇIKIŞI

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile yaşadığı "parsel parsel" polemiği ile ilgili de konuşan Arınç, "Kendisi de dedi; 'Ben o dönem bütün dindar cemaatlere arsa da verdim şunu da verdim.' Şimdi olayın boyutu böyle. Benim kalkıp parsel numarası söylememe gerek yok" dedi.

Arınç, Ankara'da yaşananların çok iyi bilindiğini belirterek şunları kaydetti:

"Haziran 2015 yılında konuştum. O dönem yaptığım açıklamalar meydanda. Herkes neyin ne olduğunu biliyor. Ama ben kendi kendime söz verdim. Bundan sonra ne Gökçek adını ağzıma alacağım ne de onla ilgili bir şey konuşacağım. Çünkü herkesin bildiğini ayrıca benim söylememe gerek yok. Ankara’da neler yaşandığını, kimin kimlerle ne yaptığını ya da yapmadığını bilir insanlar. Bunu illa sen söyleyeceksin, benim söylediklerim zaten ortada herkes biliyor. Kendisi de dedi; 'Ben o dönem bütün dindar cemaatlere arsa da verdim şunu da verdim.' Şimdi olayın boyutu böyle! Benim kalkıp parsel numarası söylememe gerek yok. Yargıya da intikal etmiş durumlar. O yüzden ben kapattım konuyu. O kendisi açmaya çalıştı. Hüseyin Gülerce ile bir program yapıyorlardı. TGRT’deydi bende mecburen bağlandım; bunun yalan olduğunu söyledim. Hüseyin Gülerce’nin her şeyinin yalan olduğu gibi."

T24'ün haberine göre; Arınç'ın açıklamasından satırbaşları şu şekilde:

"150 bin kamu görevlisi ihraç edildi. Haksızlığa uğradığını iddia edenler oldu. OHAL kalktı ve bu kişilerden aç kalanlar var. Yüzde 10 nispetinde işe iade edildi. Bu da yeterli değil. Hakkında takipsizlik kararı verilmiş, beraat etmiş insanlar sadece ihraç edilmekle kalmadı. Yurt dışı çıkış yasağı var, pasaportlarına el konuldu. Kimse iş vermiyor. Ben de isyan ediyorum, bu adam dağa mı çıksın yani. Bunlar da inançlı insanlar. Bir yargı kararına itibar etmeyecekse neye itibar edeceğiz. Bu insanlar eziliyor, yarına dönük güvenleri kalmıyor.

Allah adaleti emreder. Adaletin zıddı zulümdür. Bir ayet var; Sizin bir topluluğa, kavme olan nefretiniz sizi adaletten ayırmasın. Biz bu adamları sevmiyoruz. Topluca bakamazsınız. Babanın suçundan evladı suçlayamazsınız. Yargıtay bazı kararları bozmaya başladı, onları selamlıyorum. Filanın damadı çıktı. Bir kesim rövanş hazırlığı içinde. Bize zamanında şöyle yapmışlardı. Biz de onlara bunu yapacağız.

Kavurmacı'yı (ESKİ İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı), şahsen de tanırım. Dört sene içeride yattı. Bir internet sitesi ‘Onun damadı da tahliye edildi' yazdı.Ne vicdansız insansın, ahlaktan nasipsiz insansın. Adam dört sene içeride yattı. Bu vicdansızlığı yapanlar, beraat edince çıldırıyor. Arenada gladyatör gibi. Yukarıdan gelecek harekete bakıyor. Bağırıyorlar, ‘öldür, öldür' diye.

Şahıslarla ilgili eleştiriye girmemek lazım. Trollerin, troliçelerin ağzı ile hain denecek kadar bu insanlara hakaret edilmesi çok yanlış olur. Birlikte olduğumuz dönemlere ait suçlamalar yapılırsa onlar da meşru müdafaa haklarını kullanırlar. Mahrem kalması gereken konuları kendilerini savunmak adına konuşabilirler. Bu da testiyi çatlatır. İki tarafa da zararı olur. Davutoğlu ve Babacan'ın şahsına bir şey söylemek bize yakışmaz. Cama taş atınca karşılığı olur.

"HÜSEYİN GÜLERCE'NİN HER ŞEYİ YALAN"

Hüseyin Gülerce ile bir program yapıyorlardı, oraya mecburen bağlandım. Hüseyin Gülerce'nin her şeyi yalan. Herkes kendi kaderini yaşar. Müslüman’ın tek farkı, hesap gününe inanmasıdır. Hesap gününe inanan insan yalan söylemez, kul hakkı yemez."