TBMM eski Başkanı Bülent Arınç, Habertürk’te Veyis Ateş’in sorularını yanıtladı. Arınç, üyesi olduğu Yüksek İstişare Kurulu’ndan alacağı maaştan haberinin olmadığını iddia etti. Arınç, bu maaşının yarısını KHK’lilere vereceğini yarısını da burs olarak dağıtacağını öne sürdü. Arınç’ın açıklamalarından satır başları: Yurtdışındaydım, Türkiye’ye gelir gelmez, montajlarla kurgulanmış bir iftira karşısında ayağımın tozuyla bir açıklama yaptım. Ama eksik […]

Arınç’tan ‘maaş’ açıklaması

TBMM eski Başkanı Bülent Arınç, Habertürk’te Veyis Ateş’in sorularını yanıtladı. Arınç, üyesi olduğu Yüksek İstişare Kurulu’ndan alacağı maaştan haberinin olmadığını iddia etti. Arınç, bu maaşının yarısını KHK’lilere vereceğini yarısını da burs olarak dağıtacağını öne sürdü.

Arınç’ın açıklamalarından satır başları:

Yurtdışındaydım, Türkiye’ye gelir gelmez, montajlarla kurgulanmış bir iftira karşısında ayağımın tozuyla bir açıklama yaptım. Ama eksik olmayın televizyonunuzu, ekranlarınızı bana açtınız, size minnettarım. Yaptığım konuşmanın arkasındayım, çok açık konuşma. Eskiden ‘tutanaklara yazılmış olan ne varsa bana aittir, tutanakların dışında birisi bir şey söylemişse de onun doğru olup olmadığına bakarım’ demiştim. Sosyal medyada her habere, paylaşılana inanmış olsaydık birkaç gün evvel Trump ölmüş olacaktı, İran’la savaş başlayacaktı. Çok açık söylüyorum, o programda dedim ki, bu bizim irademizle kurulmadı. Sayın Cumhurbaşkanımız millete ve devlete emeği olan kişileri davet ederek bunca tecrübeden istifade etmek istemiştir. Bu sadeci bir partiye ait olanlar değildi.

“ASLA VE KATA ELEŞTİRİ YAPAN HİÇ KİMSEYİ KAST ETMEDİM”

Arkasından bir yargı mensubunun, bir eski genelkurmay başkanının, bir finans uzmanının istişare kurulunda olmasını şahsen olmasını arzu ettik. Sosyal medyada inanın haysiyet cellatlığı yapıldı. Orayı okumaktan haya eder hale geldim. Şüphesiz haber niteliği taşıyan çok güzel paylaşımlar da var. Geçenlerde çok önemli siyasetçinin eşiyle, ailesiyle şeyler çıktı, insan yerin dibine giriyor. Biz haysiyetine düşkün insanlarız. Sayın Tayyip Erdoğan, ben ve siz de öylesiniz. Belaltı vuruşlarında sessiz kalamıyoruz. Bize ‘görmeyin, duymayın’ diyorlar ama görmezden gelemiyoruz. Maaş konusu birinci toplantıda konuşuldu diyorlar, zam yapıldı diyorlar. Bugün çok değer verdiğim CHP’li sözcü de bugün konuştu. Bir sözcü bu yalanın arkasından nasıl olabilir. Bir yalan ortaya atarak o yalan etrafında insanların ahlakına, iffetine, haysiyetine karakterine hücum eden insanlar için kullandı. Asla ve kat’a yeminle söylüyorum, bu maaş nedir, var mıdır, yok mudur, yüksek midir, alçak mıdır diye eleştiri yapan hiç kimseyi kastetmedim. Ben eleştiri hakkının kıymetini bileceğim, ama benim maaşımı eleştirdi diye bir kişiye edepsiz diyeceğim, bu mümkün değil…

“SAYIN ÇİÇEK ‘ALLAH LİLLAH İÇİN MAAŞ KONUŞULMADI’ DEDİ”

Bunların kimlikleri gizli, sahte, fake hesaplarıyla bir şeyler çıkartıyorlar. Eskiden siyasetçiler bu yalanın arkasına düşmezlerdi. Anlı şanlı köşe yazarları bir yalanın arkasına geçmek için fırsat kollamışlar. Maaşımın ne olduğunu bilmiyorum. Ben ya Bosna ya da Kosova’daydım. Telefon ettiler, ‘Sayın Cumhurbaşkanımız Japonya’ya gitmeden önce istişare kurulu ile görüşmek istiyor’ dediler. ‘Ben Bosna’dayım’ dedim. Sayın Cemil Çiçek’le konuştum. Sayın Cumhurbaşkanımız ‘Ne tavsiye ediyorsunuz, haftada bir mi, ayda bir mi’ diye sormuş. “Ne maaş artışı, ne maaş Allah lillah için konuşulmadı” dedi. 13 bin diyen de, 18 bin diyen de sosyal medya. Şunu karıştırdılar. Bazı bankaların yönetim kurulu üyeliklerine de bazı siyasi arkadaşlarımız atandı, haklarıdır, bir şey demiyorum.

“EĞER ALACAKSAM YARISINI BURSA YARISINI DA ONLARA VERECEĞİM”

Şimdi Bülent Arınç’a 13 bin dendi. Sonra altına yorum ‘Demek ki bu adamın özgül ağırlığı kalmamış, vah vah’ dediler. Birileri de ‘Yardım edelim’ dedi. Daha sonra maaşı çıkardılar. Bunları yapanlar altından binlerce hakareti bize reva gördüler. Biz konuşurken Cumhurbaşkanımıza dedik ki, ‘Bizim şu imkanlarımız var. Sizden artı olarak talebimiz yok’. Kendisi de ‘Beraber çalışacağımıza göre size bir yer olabilir’ dediler. Daha sonra huzur hakkı, temsil ödeneği gibi bir ödeme olabilir dendi. Ben Başbakan Yardımcısı iken bir emekli bir de milletvekili maaşım vardı. Ben ikinci maaşımın hemen hemen yarısını burs olarak dağıtıyordum, hanım da öyle yapıyordu. Bir kısmıyla da zekatımıza mahsus buradan dağıtıyorduk. Şimdi ben tek maaşa kaldım. Tek maaş yetmeyince arabuluculuk yapmaya başladım. Ofisimin masraflarını karşılıyor. Buradan gelecek olan para ne kadarsa yarısını burs, yarısını da KHK’larla mağdur olan binlerce kişi var. Daire başkanı adam, dava açılmamış, takipsizlik kararı alınmış, ama görevine iade edilmemiş. Bir kısmının eşi evlere temizliğe gidiyor, yumurta satıyor. KHK’larla işlerinden atılmış, beraat kararı almış, kovuşturmaya yer olmadığı kararı alınmış insanlar var. Benim çevremde, ailemden insanlar var. Yoksa ceza alanlarla ilgili bir şey demiyorum.

“BEN EMEKLİNİN ASGARİ ÜCRETLİNİN YÜZÜNE NASIL BAKARIM!”

Son toplantıda maaşına yüzde 40 zam yapan Bülent Arınç, bunu eleştirenlere edepsiz dedi. Yok böyle bir şey, Allah için yok böyle bir şey! Ben o zaman emeklinin, asgari ücretlinin yüzüne nasıl bakarım. Ağzımdan çıkanı kulağım duyuyor benim. Birisi gelip bana Hz. Ömer’e dedikleri gibi ‘Seni ne dinler ne itaat ederiz, önce üzerindeki kumaşın hesabını ver’ misali. Ben hesabını vermediğim işin altına girmem. Ama edebin kenarından geçmemiş insanlara bu kelime hafif kalıyor. Belaltı vuruşların tek sebebi, Bülent Arınç’ın bugün bulunduğu Yüksek İstişare Kurulu’dur. Binlerce insandan tebrik alıyoruz. İstişare kurulu adı üstünde kurullardan birisi olarak kuruldu. Biz burada Cumhurbaşkanımızın vereceği gündem maddeleri üzerine veya bizim hazırlayacağımız devleti, milleti, içimizi, dışımızı ilgilendiren konularda sorulduğu zaman düşüncelerimizi söyleyeceğiz.

“BİZ AK PARTİ’Yİ KURARKEN KOLEKTİF AKIL DİYE YOLA ÇIKTIK”

MKYK toplantısını düşünün. Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanımız. 50 kişiyiz. Şu kadar defterleri vardı. Bir konu hakkında herkesin düşüncelerini yazardı. Çok önemli bir şey. Bazen isyan ederdim, bazı arkadaşlarımın sözlerini uzatmasından, yeter artık derdim. Ama kendisi sonuna kadar dinlerdi. Artık bu kadar hassasiyet gösterilmediğini duyuyorum, bu hassasiyet kaybolursa işler çok iyi gitmez. Sayın Erdoğan’ın bu kadar zamanı yok, belki daha kısa kesiyor diye  düşünebilirim. AK Parti’nin kuruluşunda da her konu enine boyuna istişare edilir, gerekirse oylama yapılır, ittifakla karar verilirdi. Sayın Erdoğan buna çok dikkat etti. Biz kolektif akıl diye yola çıkmıştık. Bu bizi her zaman başarıya götürdü. Adayların tespitinden, müzakere edilen konu üzerinde böyle olurdu. Can kulağıyla dinlerdim ki, kabineden sonra açıklamayı ben yapacağım çünkü.

‘Savcı, aklını başına alsın’

Bülent Arınç, yeni parti kuracağı söylenen AKP kurucularından Ali Babacan hakkında başlatıldığı söylenen ‘FETÖ’ye yardım’ iddialı savcılık soruşturmasının, büyük bir hata olacağını ve böyle bir soruşturmanın davaya dönüştürülmesi halinde, ‘Babacan ile birlikte görev yapmış bütün bakanların ve başbakanın suçlanmış olacağını’ belirterek, ‘Bu şekilde Babacan’ın parti kurmasının çabuklaştırılacağını ve büyütüleceğini’ söyledi.

Arınç, şöyle konuştu: “Bu savcılar hukuku biliyorlarsa bence Sayın Cumhurbaşkanımıza ve hükümete karşı yanlışın içindeler. Hukuken de yanlış, siyaseten de yanlış. Sayın Babacan 14 yıl bakanlık yaptı. Bir bakanın yargılanması konusunda Anayasa’da özel hükümler var bu bir. Bunu sayın savcının bilmesi lazım. İkincisi bu bakana herhangi bir suçlama varsa, sayın savcım şunu bilsin, Bakanlar Kurulu’nda ortak sorumluluk esastır. Bunu düşünsün, aklını başına alsın. Bakanlık görevinden dolayı suçlamalar olacaksa bütün Bakanlar Kurulu’nu ortaya koyacak uygulama yapması lazım. O zaman o bakanlar kurulunun tümünü kapsar. Savcıya sorulur, sen bütün bakanlar kurulunu mu yargılamak istiyorsun diye. Eğer Babacan’ın yeni parti kurmak iddiasına karşı bunu yaparsanız, parti kurmasını çabuklaştırırsınız ve onu büyütürsünüz. Sayın Akşener’e karşı da seçimlerden önce birtakım tehditler yöneltilmişti, ben onun yanlış olduğunu söyledim. Afyon’a gelseydi AK Parti kurucusu oluyordu. Eski bir arkadaşımızı başka bir partide görev yapıyor diye suçlamak çok insani değil. Bu suçlamalar o kadar kabak tadı veriyor ki. Yargı reformu stratejisi çok önemlidir. Sayın Abdulhamit Gül başarılı bakanımız. Lekelenme hakkı dedi. Önce ciddi mi diye ona bakacaklar.”

Arınç, Babacan ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüşmesi hakkında da şunları söyledi: “Babacan Erdoğan’ı çok sever zaman zaman da görüşürlerdi. Bireysel olarak birbirlerine karşı sevgi ve saygı gösterirler. Babacan’a özel görev verildi ama Babacan reddetti.”

‘AKP’ye zarar verecek parti kurulmasını uygun görmüyorum’

Arınç, Babacan ile kendisinin de görüştüğünü şu sözlerle açıkladı: “Benim talebimle sayın Babacan’la bir görüşmem oldu. Her şeyi konuştuk. Ben Babacan’ı çok severim. Geçen bir haber çıktı, çok üzüldüm. Güya ben ikisiyle değerlendirme yapmışım, güya yemekteymişim. Allah korusun arkadaşlarımı çok sever ve takdir ederim. Ben onlardan farklı düşünüyorum. AK Parti’ye zarar verecek parti kurulmasını uygun görmüyorum. Ama şahsen onları çok seviyorum. Cumhurbaşkanımızın bir şey  deklare etmesi lazım. Başta söylediğim gibi Şeyh Edebali’nin vasiyetine uygun olarak ‘tekrar arkadaşlarımla elele vereceğim, bu ülkeyi ileri götürmek için, bugüne kadar hata yapmışsak, herkes hata yapabilir bunun içinde ben de olabilirim. gelin şöyle elele verip, kucaklaşalım, tekrar Türkiye’yi 2023’lere ve hedeflere götürelim’ diyebilir. Bu olasılık en az yüzde 20’lik var. Kapılar kapanmadı, arkadaşlarımın iyi niyette olduklarına inanıyorum. Onlar gidişatın eksiklikleri, bu takdirde giderlerse daha kötü olacağına inanıyorlar. Sayın Davutoğlu’nun manifestonusu okuduğunuz zaman ‘içinde yalan yok’ diyebilirsiniz. Külliyen bir zihniyet değişimine ihtiyaç var. Bir ağlamaya ihtiyaç var. Biz ne çilelerden, zindanlardan geçtik kardeşim.  Artık Yüksek İstişare Kurulu’yla ilgili hiçbir şey konuşmayacağım. Belki Cumhurbaşkanı İletişim Başkanlığı bir takım açıklamalar yapabilir. Benden bu kadar…”