Aram Yayıncılık'ın yayımladığı 'Amerikan Silah Ticaretinin İnsani Bedeli' kitabı hakkında açılan davada kitabın yazarı yabancı olduğu için çevirmenleri Tosun ve Yıldırım yargılandı

VOLKAN ŞAHİN
Aram Yayıncılık tarafından Türkçe'ye çevirileri, Prof. John Tirman'ın "Savaş Ganimetleri: Amerikan Silah Ticaretinin İnsani Bedeli" adlı kitabın yayıncısına açılan daua, çevirmenleri de kapsayacak şekilde genişletildi. Görevlen, "düden dile köprü kurmak" olan çevirmenlerin, bir yazarın belki de hiç benimsemedikleri görüşlerini başka bir dile aktarmalarından ötürü yargılanıyor oluşu, ifade özgürlüğü davalarına ilişkin sicili son derece kabarık olan Türkiye için bile dikkat çekici.

Kitabın çevirmenleri Taylan Tosun ve Aysel Yıldırımla dün İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkeme-si'nde görülen ilk duruşmanın ardından kitabı ve çeviride esere yorum katmamayı mesleğin ilk kuralı olarak görmelerine rağmen yargılanmaları üzerine konuştuk.

» Kitap hakkında açılan davaya çevirmenler olarak siz de dahil edildiniz. Öncelikle bize biraz kitaptan bahseder misiniz?
Taylan Tosun: Kitabın yazarı John Tümen, MIT'de Uluslararası İlişkiler Merkezi Direktörü olan bir profesör. Kitapta, ABD silah endüstrisinin aslında Ortadoğu'daki devletleri silaha boğduğu ve bu ülkelerdeki insan hakları ihlallerine kaynak sağladığı anlatılıyor. Yazar, İran'a da değindikten sonra sözü Türkiye'ye getiriyor ve Türkiye'deki insan hakları ihlallerinden bahsediyor. İnsan hakları ihlalleriyle ilgili mağdurlarla söyleşileri var. Yazar, Türkiye'de bir kirli savaş dönemi yaşandığını belirterek bu dönemde Türkiye'nin silah ve teknoloji bakımından uluslararası alanda büyük destek gördüğünü, bunun olmaması halinde zaten böyle bir savaşı yürütemeyeceğini söylüyor. Bu ifadeler zaten iddianamede de yer alıyor.

» Çevirmenlere dava açılması ilginç değil mi sizce?
T.T: Esere yorum katmamayı mesleğin ilk kuralı olarak gören çevirmenlere dava açılması çok ilginç tabi. Ayrıca davanın, Genel Kurmay Başkanlığı'nın suç duyurusu ile açılmış olması da dikkat çekici.

Aysel Yıldırım: İfade özgürlükleri önünde ciddi kısıtlamaların olduğu bir dönemdeyiz. Çevirmenler de artık düşünce suçlusu olarak yargılanmaya başladı. Biz çevirmenler olarak yaptığımız işin doğası gereği, kitabı bir dilden bir dile aktarıyoruz. Bu anlamda eser sahibi değiliz. Ancak Fikir ve Sanat Eserlerinin Korunması Hakkındaki Kanun'a göre, çevirmenlerin telif haklarının korunması için biz, 'işleme eser sahibi' olarak gösteriliyoruz. Davaya dayanak olarak Türk Ceza Kanunu da bunu kullanıyor.

'OKURA DA MI DAVA AÇACAKLAR?'
» Çevirmenlerin haklarını korumak için çıkarılan yasa dönüp çevirmenleri vuruyor.
T.T:Aram Yayıncılık'tan çıkan Noam Chomsky ve Edward S. Herman'ın "Rı-za'nın İmalatı" adlı kitabını çeviren 4 arkadaşımıza daha dava açıldı. Yani adeta toplu yargılamaya dönüştü. Aram Yayıncılık özellikle Türkiye ile ilgili insan hakları ihlallerine ilişkin kitapları yayınlıyor. Kitapta Türkiye aleyhine ağır suçlamalar var evet ama bunlar zaten bir kısmı AİHM'e de yansımış olan şeyler. Neticede bunlar çevirmenin sözleri, ifadeleri değil.

» ÇEVBİR'in yanı sıra yayınevi de bir kampanya yürütüyor. Biraz kampanyadan bahseder misiniz?
T.T: Aram yayıncılık bu iki davaya ilişkin www.aramyayincilik.org internet sitesini kurdu. Aynı sitede başlatılan imza kampanyası büyük ilgi gördü. İmza kampanyası ile amaçlanan Türkiye'deki ifade özgürlüğü önündeki engelleyici yasaların kaldırılması ve kitaba da konu olan bu insan hakları ihlallerinin özgürce tartışılabileceği bir ortamın yaratılması. Ayrıca önümüzdeki günlerde TÜ-YAP'ta çevirmenlerin yargılanması ve ifade özgürlüğü üzerine bir panel düzenlenmesi öngörülüyor.

» Yazarlar da tepkili
YARGILANAN
kitapların yazarları Noam Chomsky ve John Tirman'ın 20 Aralık 2005 tarihinde kaleme aldıkları yazıda şu ifadelere yer verildi:

"...Türkiye'deki ifade özgürlüğü davaları, uluslararası hukukun ve eylemin konusu haline getirilmelidir. Bu davalar Türkiye'nin Avrupa özlemi, özellikle de AB'ye katılma umudu hakkında pek çok soruyu gündeme getiriyor. Seçilmiş hükümetin bu davaların devam etmesini en-gelleyememesi, Türkiye'nin dostları açısından, bu meselenin en rahatsız edici ve korkutucu yanıdır. Türkiye halihazırda Avrupa'da yer almaktadır. NATO, AGİT ve Avrupa Konseyi dahil, çok taraflı birçok Avrupa kuruluşunun üyesidir. Bu sıfatıyla, ifade özgürlüğü, bağımsız bir yargı ve sivil denetim vs. konularda Avrupa standartlarına ulaşması zaten imzaladığı sözleşmeler gereği Türkiye'nin yerine getirmesi gereken bir yükümlülüktür. Türkiye Hükümeti, 301. Madde uyarınca yargılanan yazar ve yayıncıların davalarını sona erdirerek bu yükümlülüklerini dikkate almalı ve buna uygun şekilde hareket etmelidir..."