Kürt tutuklu ve hükümlülerin, anadil hakkı ve Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle 12 Eylül’de başlattığı süresiz/dönüşümsüz açlık...

OLGU KUNDAKÇI

Kürt tutuklu ve hükümlülerin, anadil hakkı ve Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle 12 Eylül’de başlattığı süresiz/dönüşümsüz açlık grevi 52. gününe girerken, aydınlar İstanbul Taksim Hill Otel’de bir araya gelerek Başbakan Erdoğan’a ve hükümete somut adım atma çağrısında bulundu.
Aralarında Yaşar Kemal, Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu, Zülfü Livaneli, Murathan Mungan, Oya Baydar, Prof. Dr. Gençay Gürsoy, Prof. Dr. Fatma Gök, Gazeteci Aydın Engin’in de bulunduğu pek çok aydın Erdoğan’a seslenerek açlık grevinde ölümler yaşanmasının önüne geçmesini istedi. Aydınlar “Açlık grevi yok, şov yapıyorlar” diyen Erdoğan’a da sert tepki gösterdi.


'BİR NESLİ YOK EDECEKLER'
Usta yazar Yaşar Kemal, daha önce açlık grevi ve ölüm oruçlarında hayatını yitirenleri hatırlatarak “Biz daha önce de ölümlerle karşılaştık. Bu çocuklara çok zulüm yapmışlardı. Çocuklardan bir kısmı öldü ve bir kısmı sakat kaldı. O çocukları öldürdüler. O devirde yetkili olanların hepsinin suçu vardı. Bugün de var. Bir nesli yok edecekler” diye konuştu.
Yaşar Kemal, konuşmasının dışında eşi aracılığıyla basın mensuplarına dağıttığı metinde, "Bir insanın açlıktan ölümünü izlemek acıların en büyüğüdür. Bu, insanlığa hiç bir zaman yakışmaz. Çözümü mümkünken, ölümler engellenmezse vebali iktidarın, muhalefetin, medyanın ve hepimizin olacaktır. Barışın önüne yeni engeller konulmasına karşı çıkmak, barışın önünü açmak, hepimizin işi olmalıdır. Bunun için içtenlikle uğraşan herkese şükran duyarım" sözlerine yer verdi.
Gazeteci Aydın Engin, de “Şov yapıyorlar, yiyip içiyorlar’ açıklamasını yapan Başbakan hapishanelerden tabutlar çıkmasının sorumlusu olacaktır” dedi.


 TTB: HASTA-HEKİM İLİŞKİSİ KURULMALI
Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan, TTB olarak hapishanelerde açlık grevindeki insanlarla görüşmek için Adalet Bakanlığı’na randevu talebinde bulunduklarını, ancak taleplerinin yanıtsız kaldığını belirtti. Artık geri dönüşü olmayan bir noktaya gelindiğini belirten Aktan, "Adalet Bakanlığı’ndan talebimizin dikkate alınmasını bekliyoruz” dedi.

***

Aydınlar ve sanatçılardan oturma eylemi

Cezaevlerinde açlık grevleri sürerken sanatçılar, usta yazar Vedat Türkali’nin çağrısı üzerine İstanbul Taksim Meydanı’nda oturma eylemi yaptı. Eyleme Vedat Türkali sağlık sorunları nedeniyle katılamazken, sanatçılar açlık grevindeki tutukluların isimlerinin yazılı olduğu siyah önlükler giydi.
Eyleme Pınar Aydınlar, Ferhat Tunç, İlkay Akkaya, Eşber Yağmurdereli, Orhan Alkaya, Nur Sürer, Bilge Su Erenus, Julide Kural, Şebnem Dönmez, Reis Çelik, Eşber Yağmurdereli, Deniz Türkali, Semir Arslanyürek, Fırat Tanış, Yusuf Çetin, Kardeş Türküler ve Kazım Öz'ün de içinde olduğu çok sayıda aydın ve sanatçı katıldı.
Rahatsızlığından dolayı eyleme katılamayan Türkali’nin mektubunu Sanatçı Orhan Alkaya okudu. Açlık grevindeki tutuklulardan Gülcan Kılıçoğlu, Mazlum Tekdemir, Emel Gültekin, Gülsüm Koç, Gülistan Abdo ve Dilşah Kocakaya'nın gönderdiği mektuplar, Şebnem Sönmez, Nur Sürer, Mustafa Alabora gibi sanatçılar tarafından okundu.
Eylemde konuşan İlkay Akkaya “iki halk arasında ince bir köprü kaldı, onu da kopartmayalım” dedi. Pınar Aydınlar ise “ilk kez tanık olmuyoruz hükümetin retçi tutumuna. 19 Aralık katliamının direniş öyküsünü iyi biliyoruz” şeklinde konuştu. Oturma eyleminde sanatçılar, şarkılarını açlık grevindeki tutuklular için seslendirdi. Eylem, sloganlarla sona erdi. Şengül Mor

***
Anneler, CHP ile görüştü; AKP ise kapıları kapattı

Hafta başında Ankara'ya gelen Barış Anneleri, dün Meclis'te CHP Grup Başkanvekili Sezgin Tanrıkulu ile bir araya geldi. Barış Anneleri'nden oluşan on kişilik heyet Tanrıkulu’na ölümler yaşanmadan soruna çözüm bulunması için CHP'nin daha fazla insiyafif almasını istedi. Anneler ayrıca ülke genelinde yapmak istedikleri eylemlerinin polis tarafından engellendiğini de aktardılar.
BakanlIĞIn yolu annelere kapalI
Tanrıkulu ise bu müdahaleleri onaylamadıklarını, durumun AKP’nin ileri demokrasisinin yansıması olduğunu, müdahaleleri defalarca insan hakları komisyonunda dile getirdiklerini ifade etti. Başbakan’ın “içerde kuzu kepap, dışarıda ölüm orucu” sözlerini de eleştiren Tanrıkulu “Başbakan’ın dili yakışık alır gibi değil, insani değil” diyerek eleştirdi. AKP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz ise randevu talep eden Barış Anneleri'nin bu isteğine yanıt vermedi.
Diyarbakır, Mardin, Van, İstanbul, Siirt ve Ağrı'dan Ankara'ya gelen Barış Anneleri'nin Adalet Bakanlığı'na yapmak istediği yürüyüşü polis engelledi. Barış Anneleri'ne BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan ve İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel de destek verdi. Müdehaleden sonra başlatılan oturma eylemi Barış Anneleri'nin konuşmalarından sonra sona erdi. Esra Koçak Ankara

***
KİM NE DEDİ?
» Prof Dr. Mehmet Bekaroğlu:

Bir ülkede hak arama aracı olarak ölüm oruçlarının seçilmesi çok acı. Türkiye maalesef hala bu noktada. Başbakan’ın ve iktidar partisinin hepimizin vicdanını sızlatan açıklamaları oldu. Bugün yapılan açlık grevlerinin talepleri siyasidir. Bunlar çok basit taleplerdir. Tecrit zaten 14 aydır devam eden bir olay ve kaldırılabilir. Anadilde savunma ise zaten hükümetin gündemindeydi. Bu talepler yerine getirilebilir. Bir Başbakan nasıl, ‘Şov yapıyorlar, yiyorlar, içiyorlar’ diyebilir? Başbakan’ın bir beyanıyla hem olası ölümlerin önüne geçilebilir, hem de açlık grevi Kürt sorununun çözümü için bir fırsat olabilir.

» Sanatçı Zülfü Livaneli:
Bu toplantı yapılırken bile insanlar ölüme yaklaşıyor. 1996’da ölmüş bir genci gördüm, ölmek üzere olanları gördüm. Hafızamdan hiç silinmedi. İnsan hayatından bahsediyoruz. Bunun muhatabı ölüm orucuna katılanlar değil, hükümettir. Anadilde savunma en temel insan hakkıdır, AKP kongresinde bu dile getirildi. Tecrit konusuna gelince ise Öcalan’la görüşeceğiz denildi. Ama buna rağmen kuzu kebap edebiyatına sığınıyorlar. Türkiye’de yapılan her idam, her zulüm büyük yaralar açtı. Biz ölümlerin önüne geçmesi için Sayın Başbakan’a sesleniyoruz. Taleplere kulak verin. Ölümlerin önüne geçmek nasıl Başbakan’ın elindeyse yaşanacak ölümler de Başbakan’ın sorumluluğunda olacaktır.

» Sanatçı Murathan Mungan:
Kaç kişi ölürse ölsün, bu ülkede bir gün anadil hakkı tanınacak. Bir insanın kendi yaşamı pahasına direnmesini, bu çaresizliği anlamalıyız. Bir uçuruma gidiyoruz. En yukarıdan en aşağıya bir hınç dili tesis ediliyor. Dilimiz, dinimiz, siyasi kimliğimiz ayrı olsa da bir arada yaşayan insanlar olarak ortak dili bulmak zorundayız. Açlık grevinde olanların sağlıkları her geçen gün kötüye giderken, iktidarın söylemi toplum sağlığı için ciddi bir tehlike oluşturuyor. Bunun aşılması için kaç kişinin ölmesi gerekiyor? Sadece İmralı’da değil, Türkiye’de de tecrit var. Gerçekleri öğrenme hakkımız engellenerek tecrit ediliyoruz.

» PEN Türkiye Başkanı Tarık Günersel:
Başbakan çıkıp ‘Açlık grevleri yok’ derse ya o başka bir ülkenin başbakanıdır, ya da biz başka yerdeyiz.  Başbakan kendi dünyasında vahim bir vaka konumunda. Başbakan’ın ciddi bir psikolojik destek alması ülkemizde barışın yararına olacak. Dehşet içindeyim.