Müzisyen Güliz Ayla, yeni single çalışması ‘Evdekilere Söyle’ ile dinleyiciyle buluştu. Pop şarkılardaki rahatsızlığını “duyduğum her şeyin aynı olması” diye ifade eden Ayla, “Hit şarkının formülü her yıl trende göre değişiyor, herkes de bu formülü hemen keşfedip kopyala yapıştır yapıyor. Çünkü ‘tık’ almak en büyük mevzu olmuş” diyor

Artık tık almak en önemli mevzu

Fotoğraflar: Halil Güzel

IŞIL ÇALIŞKAN

Türkçe pop müziğin ritmini yakalamayı başaran isimlerden biri Güliz Ayla. Hatta yakalamakla kalmayıp kendi ritmini ekleyenlerden. Her şarkıda yeni bir dünya yaratan Ayla, en son ‘Evdekilere Söyle’ isimli şarkıyla dinleyiciyle buluştu.

Sözü ve müziği Güliz Ayla’ya ait olan şarkının düzenlemesi ve mix’i aranjör Sabi Saltiel’e, mastering’i ise Will Quinnell’e (Sterling Sound) ait. Şarkı sözlerinde cesur, güçlü ve bir o kadar da eğlenceli bir kadının duygularının anlatıldığı “Evdekilere Söyle”nin video klibinde Ayla’ya 15 kişilik profosyonel dans grubu da eşlik etti.

Aynı zamanda Popüler Müzik Sanatı Vakfı’nda ve Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği’nin yönetim kurulunda bulunan Ayla, müzisyenlerin yüzde doksanının sigortasız ve güvencesiz olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Ben de yıllarca bir sanatçı olarak değil, bir ekibin parçası olarak çalıştım, o yüzden bizim de hatalarımız var, bunu da görüyorum. Kazancımız günlük olduğunda, ne koparsam kar düşüncesi yaygın.”

Ayla ile müzik serüvenini ve pandemide müzisyenleri konuştuk.

>> “Evdekilere Söyle” isimli şarkıda bol reggae tınılarıyla enerji saçıyorsunuz. Nedir bu şarkının hikâyesi?

Şarkıyı bir buçuk yıl önce yazdım. Aşık olduğum adama hislerimi yazdım, tamamı gerçek, kendi duygularım. Tek kalemde çıktı, ilk yazdığım taslaktan tek bir kelime bile değişmedi. İlk yazdığım andan beri beni çok heyecanlandıran ve dinleyicimin seveceğine emin olduğum bir şarkıydı.

>> Türkçe pop müziğin günümüzdeki ritmini yakalamanızda müzisyenlere “alternatif” adı altında tanınan özgürlükten bolca faydalanmanız önemli bir etken olmalı…

Özellikle pop şarkılarında beni rahatsız eden şey duyduğum her şeyin aynı olması. Hit şarkının formülü her yıl trende göre değişiyor, herkes de bu formülü hemen keşfedip kopyala yapıştır yapıyor. Çünkü ‘tık’ almak en büyük mevzu olmuş. Ben besteci ve söz yazarıyım, anlatmak istediğim şeyler var, bunları yeni yeni şeyler deneyerek dinleyicimle buluşturmak tek hikâyem. Tabii ki ne kadar dinlenirse o kadar havalara uçuyorum. Ama tek yarışım bu değil, herkesten önce benim kendi tatminim önemli, yoksa müzik yapmamın hiç bir anlamı yok.

artik-tik-almak-en-onemli-mevzu-844226-1.

90’LARA ÇOK ŞEY BORÇLUYUM

>> 90’lar popu desem?

Ben 88’liyim. Çocukluğum derim. Ayrıca O dönemin şarkıcılarından çok sayıda insanla çalıştım. Metin Özülkü de beni müzik piyasasına sokan ilk müzisyendir. Ben 90’lara çok şey borçluyum.

>> Yaşanılan dönemle ülkedeki popüler müzik arasında bir ilişki kurulabilir mi?

Bence kurulamaz. Yaşanılan dönemi pek anlatmaz pop. Geneli aşk üzerine kuruludur. Yaşanılan dönemi müzisyenlik, müzisyen hayatları ve sıkıntıları ile ilişkilendirirsek sabaha kadar konuşabiliriz. Çok doluyum bu konuda.

ŞARKI YAZMAK BİRAZ DA OYUN İŞİ

>> Kendi şarkılarınızın yazarısınız. Sözlerin anlamı bir şarkı için ne kadar önemli?

Tabii ki var, genel hikâyede. Ama dürüst olacağım, bu biraz da oyun işi, bazen ‘cuk oturtursunuz’ oraya o lafı. Kafiyesi güzeldir, ağızdan çıkarken güzel duyulur, ne bileyim üç hecelik bir kelimedir ihtiyacınız bazen. İşte zaten bu uyumu en güzel yakalayan şarkılar güzel geliyor kulağa, dile dolanıyor.

>> Pop müzik ile aşk teması arasındaki bütünlüğün vazgeçilmez olduğu bir yanılsama mı?

Hayır, yanılsama değil, gerçek. Yapana değil dinleyene sorun, sokağa çıkıp “Pop neden bahseder?” diye yüz kişiye sorsanız, yüzü de “Aşk” diyecek. Tekrarlıyorum, istisnalar var. Benim de aşkı anlatmadığım, başka birinden bahsetmediğim şarkılarım var. Ama aşka yazmak güzel, iyisiyle kötüsüyle, neden yazmayalım? Çok ortak ve herkese dokunan, herkesin kıyısından da olsa hikâyesi olan bir konu değil mi? Bu yüzden ‘popüler’ olmuştur belki.

>> Önümüzdeki projeleriniz neler?

Stüdyodayım, yeni şarkı geliyor, çok arayı açmayacağım bu yıl, dinleyicime söz verdim. Tabii başımıza başka bir felaket gelmezse!

BİR OLMADIĞIMIZ SÜRECE DAHA ÇOK DAYAK YERİZ

>> Müzik sektörü pandemide en çok kan kaybeden sektörler arasında. Yazık ki yaşamına son veren müzisyenler var. MSG’nin yönetim kurulunda bulunan bir sanatçı olarak gelinen noktada ne düşünüyorsunuz? Nasıl olmasını dilerdiniz?

Müzisyenler tanınmıyor. Bir kimlikleri yok. Yüzde doksanı sigortasız, hiçbir güvenceleri yok. Ben de yıllarca bir sanatçı olarak değil, bir ekibin parçası olarak çalıştım, o yüzden bizim de hatalarımız var, bunu da görüyorum. Kazancımız günlük olduğunda, ne koparsam kar düşüncesi yaygın. Bu yüzden sorumluluk altına girilmiyor. Herkes kayıtlı olsa, vergisini ödese, sigortalı olsa, ama bu şartlarla değil. Öyle bir vergi sistemi var ki kazandığının yüzde kırkını devlete veriyorsun, şartlar iyileşecek, yevmiyeler artacak ki içinden ödesin vergisini, sigortasını. Yönetim kurullarında olduğum Popüler Müzik Sanatı Vakfı (POPSAV)’nda da Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği (MSG)’nde de zor durumdaki sahne emekçileri için çabalıyoruz, bireysel olarak da herkes elinden geleni yapıyor görüyorum. Ama yetmiyor işte, tek tek olacak iş değil bu. Biz bir olamadığımız sürece sektör olarak daha çok dayak yeriz.