Hanlı Deresi’ne yapımı planlanan HES’e karşı halkın ve kitle örgütlerinin mücadelesi tüm hukuksuzluklara rağmen kazanımla sonuçlandı. Şavşat’tan doğan güneşin ülkenin her yanına yayılması dileğiyle…

Artvin halkının yükselen direnişi

Av. Halis Yıldırım

Artvin’in Şavşat ilçesi Hanlı Köyü Hanlı Deresi üzerinde yapımı planlanan ‘Hanlı Regülatörü ve HES Projesi’ ile ilgili olarak verilen ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu” kararına karşı Şavşat’ın 28 köy halkı ve kitle örgütleriyle açtığımız ‘ÇED Olumlu’ kararının iptali davası karara bağlandı ve karar iptal edildi. Dava kapsamında mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu dosyaya sunulan bilirkişi raporunda projenin gerçekleşmesi durumunda çevreye verilebilecek onlarca zarar tespit edildi ve mahkemece bu raporlar hükme esas alınarak ‘ÇED Olumlu’ kararının iptaline karar verildi.


Bu aşamada belki dava öncesinde yaşanan davalı şirket oyunlarından da birkaç cümle ile söz etmek yararlı olacak. Eski Şavşat Kaymakamı ve Artvin Valisi olan Selahattin Akyurt’un ailesine ait davalı şirket 28 köyü ilgilendiren bu projeyi, etkileri sadece Hanlı köyü sınırları içinde olacakmış gibi projelendirmiş ve yalnızca Hanlı Köyü Muhtarlığı’nda birkaç kişi ile ‘halkın bilgilendirme toplantısı’ yaparak hukuksuzlukla işe başladı. Neyse ki Rize İdare Mahkemesi diğer hukuksuzlukların yanında bu hukuksuzluğu da saptadı ve 28 köy halkının davacı olma sıfatını kabul ederek 28 köyün projeden etkilendiği kabul etti ve davalı şirketin bu oyununu bozdu.

İZİN VERMEYECEKLER

‘ÇED Olumlu’ kararının iptaline dair karar müdahil şirket tarafından temyiz edilmiş, karar Danıştay 6’ncı Daire’de onanarak kesinleşmiştir. Söz konusu dosya henüz Danıştay incelemesindeyken aynı projenin kurulum gücü 3 kat artırılarak ve aynı ÇED Raporuna dayanılarak ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı alındı ve bu kararla projenin yapım faaliyetlerine başlanıldı.

Halkın talebi üzerine bu kez ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararının iptali için Rize İdare Mahkemesi’nde dava açıldı ve projenin yürütülmesinin durdurulması talep edildi. Kısa bir süre önce 14 Eylül’de Şavşat Hanlı HES için Kireçli köyünde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi bu dava çerçevesinde gerçekleşti. Çok yoğun bir katılımla ve taleplerini en kararlı şekilde ifade eden 28 köy halkı ve dayanışma için birçok yerden gelen dostlar yargının işlevsiz kaldığı bir süreci yakından görmenin ve yıkıcı sonuçlarını yaşamanın acısı, öfkesi ve bilinciyle, hiçbir koşulda sularının peşkeş çekilmesine izin vermeyeceklerini haykırdılar.

‘ÇED Gerekli Değildir’ kararının iptali için açılan davaya sunulan projede, alanı temsil etmeyen inceleme ve tespitler aynı şekilde korunmuş ve projenin kurulu gücünün artırılması dışında Mahkeme kararında tespit edilen olumsuzluklarla ilgili hiçbir değişiklik yapılmamıştır.

Bu tespitler sonucu oluşan ve iptal edilen ‘ÇED olumlu’ kararı Danıştay onayından geçerek kesinleşmiş olmasına rağmen ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararının iptal davası sürecinde dahi Mahkemece yürütmeyi durdurma kararı verilmemesi daha önce tespit edilmiş çevreye verilecek zararların devam etmesine ve şirket oyunları ile yargının işlevsizliği şirketin HES’i yaparak bitirmesine neden olmuştur. Bu nedenle yarışan hukuksuzlukların halkın ve doğanın aleyhine bir ittifak oluşturduğunu ve yapılan ucube HES’in ortak eserleri olduğunu söylemek kanımızca fazla abartı olmayacaktır.

Danıştay’ın değişik kararlarında Artvin'in özel morfolojik yapısının (sel, kayma, erozyon vb.) özel bir hassasiyetle incelenmesi gerektiğine dair tespitleri ve yönlendirmeleri bu doğrultuda verilmiş ‘ÇED Olumlu’ kararının iptal kararına rağmen ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararının, keşfe gerek olmaksızın dosya üzerinden karara bağlanması gerekirken, keşif için 1 yıl beklenmesi de önemli hukuksuzluklardan birisidir.

‘ÇED Olumlu’ kararının iptali davasında, halkın kadim su haklarının saptanmasına karşın davalı şirketin 28 köyden sadece 5’ini ilgilendiren bir ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı ile diğer köylerin usulü kazanılmış haklarını yok sayarak kararı tebliğ etmemesi hukuksuzluğun bir başka boyutunu oluşturmuştur.

HES’ten etkilenecek köylerden biri olan Çavdarlı’da DSİ tarafından bir gölet yaptırılarak ana tek su kaynağı olan Karagöl sularının HES şirketlerine peşkeş çekilmesinin yolu açıldı. Aynı derede yapılmış Susuz HES’in bulunmasına ve Ayşe HES adında yeni HES’in de projelendirme aşamasında olduğu gerçeği karşısında ve de Susuz HES şirketi tarafından, mevcut suyun yetersizliği nedeniyle DSİ’ye tazminat davası açıldı. Ancak Mahkemenin bütün bu olguları değerlendirerek dosya üzerinden hükme gitmesi mümkünken süreci uzatarak, HES’in yapılıp bitirilmesine adeta ön ayak olması da bir başka hukuksuzluktur.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen ‘ÇED Olumlu’ kararının iptali üzerine aynı Bakanlık tarafından bu kez ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı verilerek gerek hukuk gerek mantık açısından bir paradoks oluşturmuştur. Özetle önce ÇED’i gerekli gören makamın bu kez üstelik Mahkemenin kesinleşmiş iptal kararından sonra bir de kurulu gücün 3 kat arttırılarak ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı vermesi hukukun temel ilkelerine aykırı olduğu gibi bu zorlama işlem HES şirketinin açıktan korunduğunu göstermektedir.

Bu hukuksuzlukların sayısını çoğaltmak mümkün. Ben kısa bir özet yapmaya çalıştım. Yaz aylarında 100 binlere ulaşan Şavşat nüfusunun olası su ihtiyacı ve şimdiden birçok köyün susuzlukla cebelleşmesine karşı bu konuların Şavşat kamu yöneticilerinin ilgi alanlarına pek de fazla girmediği izlenimi görülmekte. Şavşat, Cittaslow kenti olmakla övünürken diğer yandan, ormanları, dağları, suları talanla karşı karşıyadır. Dünyaca ünlü Meşeli Karagöl’de, gölün 5 metre yakınına hukuk çiğnenerek yapılan bina şimdiden gölü kirletmekte ve gölün sonunun başlangıcının ipuçlarını ortaya koymakta. Umarız ki 14 Eylül’de Şavşat halkının, doğasına sahip çıkan sesleri, kamu yöneticilerine de ulaşacak ve onları da gerçeği daha yakından takibe zorlayacaktır.

***

Şavşat halkının mücadelesi tüm ülkeye yayılsın

Şavşat’a keşiften 10 gün önce gittim ve keşif süreci için ilgili arkadaşlarla birlikte birçok kişi ve kurum ile temas ve toplantı gerçekleştirildi. Öncelikle bütün örgütünü seferber eden CHP İl Başkanı Ahmet Biber, CHP Şavşat İlçe Başkanı Sayın İmran Kayaoğlu’na, SOL Parti İl Başkanı Sercan Dede ve İlçe Başkanı Metin Şahin’e gösterdikleri yoğun çalışmalar nedeniyle teşekkür ediyorum. Ama asıl büyük teşekkürü 7’den 70’e her görüşten, her çevreden yüzlerce araçlık konvoy ve binlerle ifade edilebilecek yoğunlukla keşfe katılan Şavşat halkı haketmiştir. Bu keşif Şavşat ilçesinin önemli günlerinden biri olarak tarihteki yerini şimdiden aldı. Yaşlı-genç kadınlar, çocuklar, ihtiyar delikanlılar, rengarenk döviz ve pankartlarıyla doğaya, ormana, suya yani yaşama nasıl sahip çıktıklarının en güzel örneklerini ortaya koydular. Şavşat halkı, toplumun tümünü ilgilendiren yaşam alanlarının korunması bilincini en üst düzeyde ifade ettiler. Madem demokratik ve hukukun üstünlüğünün esas olduğu bir ülke olmayı henüz başaramıyoruz, o halde tüm canlılar için yaşam hakkını savunmanın onların bilinci ve direncinden geçtiğini ortaya koyuyorlardı. Sularını, ormanlarını, meralarını, dağlarını sonuna kadar savunarak Şavşat’ın, Şavşat olarak kalmasını gerekirse her türlü bedeli ödemeyi göze alarak bu mücadeleyi kazanacaklarını ifade ediyorlardı. Denebilir ki, son sözü halk söyleyecek. Şavşat’tan doğan güneşin ülkenin her yanına yayılması dileğiyle…