Aşık Veysel'in 123.doğum günü: "Dostlar beni hatırlasın"
Anadolunun son ozan geleneğinin temsilcilerinden olan Aşık Veysel Şatıroğlu aramızdan ayrılışının 44. yılında özlemle anıyoruz
Dünyaca ünlü halk ozanı Aşık Veysel'i, Google, doodle yaparak andı. Biz de Aşık Veysel Şatıroğlu'nun doğum gününde dostlar olarak hatırlamaya devam ediyoruz. Aşık geleneğinin son büyük temsilcilerinden olan Aşık Veysel, 1894 yılında Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde dünyaya gelir. Köylü bir ailenin oğlu olarak doğan Aşık Veysel'in annesi Gülizar, babası " Karaca" lakaplı Ahmet adında çiftçiydi.
"Dünya başıma zindan"
Aşık Veysel, yörede yaygın olan ve iki kız kardeşinin yaşamını yitirdiği çiçek hastalığına yakalanarak iki gözünü kaybeder. Usta Ozan'ın 'dünyanın başına yıkışılışını' şöyle anlatıyor:
"Çiçeğe yatmadan evvel anam güzel bir entari dikmişti. Onu giyerek beni çok seven Muhsine kadına göstermeye gitmiştim. Beni sevdi. O gün çamurlu bir gündü, eve dönerken ayağım kaydı ve düştüm. Bir daha kalkamadım. Çiçeğe yakalanmıştım... Çiçek zorlu geldi. Sol gözümde çiçek beyi çıktı. Sağ gözüme de, solun zorundan olacak, perde indi. O gün bugündür dünya başıma zindan."
Ve Ahmet Kutsi Tecer ile tanışır
Gözlerini kaybeden Aşık Veysel babasının ona aldığı bağlamayla ozanların türkülerini çalarak hayata tutunuyor. 1930 yılında düzenlenen bir şairler gecesinde Ahmet Kutsi Tecer ile tanışarak il il gezmeye başlıyor.
Bir dönem yurdu dolaşarak Köy Enstitüleri'nde saz hocalığı yapan Aşık Veysel 1965 yılında özel bir kanunla maaş bağlandı.
1970'li yıllarda Selda Bağcan, Gülden Karaböcek, Hümeyra, Fikret Kızılok, Esin Afşar gibi bazı müzisyenler Aşık Veysel'in deyişlerini düzenleyerek yurtta dilden dile dolaşmasını sağladı.
1973 yılında akciğer kanseri sonucunda aramızdan ayrılan Aşık Veysel'in türküleri yaşama sevinciyle, hüzün, iyimserlikle umutsuzluk iç içeydi. Eserleri ölümünden sonra Bütün Şiirleri olarak 1984 yılında tekrar yayınlanır.
Aşık Veysel'in bağlamasından bize kalanlar...
Güzelliğin On Para Etmez
Güzelliğin on par'etmez
Bu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulaman
Gönlümdeki köşk olmasa
Tabirin sığmaz kaleme
Derdin dermandır yareme
İsmin yayılmaz aleme
Aşıklarda meşk olmasa
Kim okurdu kim yazardı
Bu düğümü kim çözerdi
Koyun kurt ile gezerdi
Fikir başka başk'olmasa
Güzel yüzün görülmezdi
Bu aşk bende dirilmezdi
Güle kıymet verilmezdi
Aşık ve maşuk olmasa
Senden aldım bu feryadı
Bu imiş dünyanın tadı
Anılmazdı VEYSEL adı
O sana aşık olmasa.
Uzun İnce Bir Yoldayım
Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldeyim
Gidiyorum gündüz gece
Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece
Kırkdokuz yıl bu yollarda
Ovalarda dağlarda çöllerde
Düşmüşüm gurbet ellerde
Gidiyorum gündüz gece
Şaşar Veysel iş bu hale
Kah ağlaya kah güle
Yetişmek için MENZİLE
Gidiyorum gündüz gece
Kara Topraktır
Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sâdık yârim kara topraktır
Beyhude dolandım boşa yoruldum
Benim sâdık yârim kara topraktır
Nice güzellere bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
Her türlü isteğim topraktan aldım
Benim sâdık yârim kara topraktır
Koyun verdi kuzu verdi süt verdi
Yemek verdi ekmek verdi et verdi
Kazma ile döğmeyince kıt verdi
Benim sâdık yârim kara topraktır
...