Seçim sonrası ülkeyi karanlık bir tablo bekliyor. Bastırılmaya çalışılan ekonomik krizin tüm yükü halkın sırtına binerken gerici kuşatma ve baskılar tüm hızıyla devam edecek. Bilindik ezberlerle siyaset yapma anlayışını sürdüren muhalefetin rejimi durdurması imkânsız. Duruma dikkat çeken sol partiler ve sendika temsilcileri mücadeleye çağırıyor.

Asıl barikat seçim sonrasına
SOL Parti, ülkenin birçok yerinde gericiliğe karşı ‘Aydınlık Yürüyüşleri’ düzenlemişti. (Fotoğraf: BirGün)

Politika Servisi

Seçime yaklaşık iki hafta kala kamuoyunun gündemi sandığa odaklandı. 14 ve 28 Mayıs seçimlerinden çıkan ülke 1 yılı doldurmadan adaylık tartışmaları ve oy hesaplarının gölgesinde bir kez daha seçim gündemiyle karşı karşıya kaldı.

2019’da kaybettiği İstanbul, Ankara ve pek çok büyükşehri geri kazanmak isteyen iktidar, 31 Mart’tan zaferle çıkarak siyasal İslamcı baskı rejimini bütünüyle tahkim etmeye çalışacak.

Ekonomik kriz kısa vadeli hesaplarla şimdilik bastırılmaya çalışılıyor.

Seçim sonrası zam fırtınasıyla karşı karşıya kalınacağının, krizin tüm yükünün yine giderek yoksullaşan milyonların sırtına yükleneceğinin mesajları veriliyor. Eğitimden toplumsal yaşama dek her alana yayılan gerici kuşatmanın hakim olduğu, AYM kararlarının çiğnendiği, hukuksuz tutuklamaların yaşandığı bir siyasal İslamcı baskı rejiminin çok daha güçlü biçimde kendini dayatacağını öngörmek zor değil.

1 Nisan’dan itibaren bizi nasıl bir Türkiye’nin beklediği sorusu ise muhalefetin gündemini bir türlü meşgul edebilmiş değil. Bilindik ezberlerle siyaset yapma anlayışını sürdüren, toplumsal taleplerin taşıyıcısı olmak yerine ajandasını günlük hesaplarla dolduran, halkı siyasetin öznesi olmaktan çıkarıp tribünlere davet eden bir siyasal anlayışın ise 31 Mart sonrası ülkenin üzerine tüm ağırlığıyla çökecek bu rejimi durdurmaya yetmeyeceği ortada.

Konuya ilişkin değerlendirmelerini BirGün’e aktaran sol parti ve sendika temsilcileri ise ülkenin içine sürüklendiği uçuruma dikkat çekerek başka bir siyaset yapma biçimini örgütlemenin önemine vurgu yaparken tüm toplumsal güçleri ortak mücadeleye davet ediyor. 

***

SEVDA KARACA: TEK ADAMI DURDURACAĞIZ 

Özak işçileri, sendikal hakları için direniş başlatmıştı. (Fotoğraf: BirGün)

AKP iktidarının çıraklık, kalfalık, ustalık şeklinde adlandırdığı süreçlerde toplumu iktidarın bekası ve sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda dizayn etmek üzere baskı ve şiddetin dozunu günden güne artırdığı bir 22 yıl var geçmişimizde. Bütün bu süreçlerin bugün vardığı noktaların en sivrilen yanı; genel seçim sürecinde kurulan iktidar ittifakının pazarlıklarıyla da ayyuka çıkan, gericiliğin açıkça ilan edilmesi oldu. Tek adam iktidarı ve ortaklarının kadınlar üzerinden başlattığı açık gerici kampanyanın cüreti, geçtiğimiz bir yılda her alana taşındı. Yine Erdoğan’ın aleni şeriat savunusu da gözden kaçırılmaması gereken bir hamle. Yeniden anayasa değişikliği tartışmalarının bu eksende de yürütüleceği unutulmamalı. Bu yerel seçimler, toplumun geniş kesimlerinin itirazlarının ortaklaşacağı ve iktidar propagandasının, siyasal düşmanlıklar yaratarak toplumu konsolide etme çabasının zorlu bir kulvara gireceği ağır ekonomik ve siyasal koşullarda iktidarın bekasına dayanak oluşturma seçimi. CHP’nin başını çektiği Millet İttifakı dağılmış durumda.

Sevda Karaca
EMEP Antep Milletvekili

Emek ve Özgürlük İttifakı ise, bileşenlerinin geniş bir halk ittifakının önemine dair kuşkusu olmamasına rağmen, genel seçimlerden sonra varlığını korumak ve ittifakın genişlemesi ihtiyacını karşılamak açısından yerel seçimleri bir dayanak haline getiremedi. Genel olarak sol-sosyalist güçlerin, emek ve demokrasi güçlerinin bu yerel seçimlerin önemine uygun bir biçimde inisiyatif gösterip geniş bir ittifak kuramadığı bir biçimde gidiyoruz seçimlere. 1 Nisan sonrasında demokrasi ve özgürlükleri savunan güçlerin gerçek bir ortak muhalefet oluşturma, geniş halk kesimlerinin itirazlarını örgütlü bir güç haline getirme konusunda gerekli adımları atamamasının çok çeşitli sonuçları olacak. Bu yüzden seçim sonrasında, seçimin sonucu ne olursa olsun tek adam rejimine karşı güçlerin “ortak mücadele” sorununu çözmeleri en önemli gündemlerden biri olmak durumunda. 

***

KEMAL IRMAK: GERİCİ BASKIYA ‘DUR’ DİYELİM

Isparta’da bir okulda öğrencilere kurban kesimi eğitimi verildi.

Bugün itibarıyla geçmişe göre önümüzde daha cüretkâr bir rejim var. Eğitim alanından bakılırsa gerici, muhafazakar bir toplum yaratma gayreti ile hareket etmeye devam ediyorlar. Şeriat ideallerini dillendirmekten çekinmiyorlar, önce ÇEDES’i yasalaştırdılar, ardından kapsamı genişletildi. Okullar tarikat ve cemaatlere açıldı. Gerici vakıf ve derneklerle protokoller imzalandı. Yerel seçimlerin bu açıdan da bir önemi mevcut. Ciddi bir başarı elde ederlerse bir üst aşamaya geçerek ülkeyi yönetmeye çalışacaklar.

Kemal Irmak
Eğitim Sen Genel Başkanı

Eğitim Sen olarak kamusal ve laik eğitim mücadelesini, ulaşabilir gıda ve temel ihtiyaçlara yönelik projelerimize devam edeceğiz. Farklı konularda alandan doğru mücadele pratiklerimiz sürüyor. Ancak bu tek başına bizlerin gerçekleştirebileceği bir şey değil. Rejimin ülkede yarattığı tahribata bakılırsa seçim sonrası da kırılma sadece eğitim alanında olmayacak. Giderek hayatın her alanında düşünce dünyalarına göre ülkeyi düzenleme içerisinde olacaklar. O yüzden yerel seçimlerin önemi tam olarak buradadır. Öte yandan mayıs seçimlerinin ardından muhalefetin durumuna bakılacak olursa rejimin bu gidişatını çok da durdurabilecek bir konuma gelemediler. Hatta halk muhalefetin daha önünde tercihlerle ilerliyor diyebiliriz. Bugün muhalefette mücadele hattını bu noktalardan oluşturmalı ve özellikle 31 Mart sonrası için de ayrı bir mücadele hattı belirlemeli. Muhalefet, İstanbul başta olmak üzere özellikle büyükşehirlerin çoğunu elinde tutar veya artırırsa iktidarın işi hiç kolay olmaz. Hatta doğru politik hamlelerle AKP iktidarındaki erime hızlandırılabilir. Örneğin laiklik bu mücadele hatlarından biridir. Siyasal İslamcı rejime karşı kuruluş ilkelerinden birisi olan laiklik olan bir partinin bu hat üzerinden iktidarda bir gedik açması gereklidir.

***

ÖNDER İŞLEYEN: KORA KOR BİR MÜCADELEYE

Ülkenin kaderi için tayin edici önemde olan Mayıs seçimlerinin düzen muhalefetinin büyük yanlışlarının bir sonucu olarak kaybedilmesinin ardından şimdi şeriat çağrılarının yükseldiği bir ortamda yerel seçimlere gidiliyor. AKP ve MHP’den HÜDA-PAR’a uzanan gerici faşist blok emperyalist güçlerin desteğiyle iktidarda durabiliyor. Mayıs seçimlerini tüm bu desteklerle birlikte hile ve zorbalıklara rağmen sınırda kazanabilmiş olmaları da bunun göstergesi. Yerel seçimlere gidilirken şimdi bütün gerici güçlerin önünü açarak, Diyanet’i tarikat ve cemaatleri sahaya sürerek sefalete sürüklenmiş toplumu en gerici düşüncelerle uyuşturarak İstanbul başta olmak üzere kaybettiği yerel mevzileri geri kazanmaya çalışıyor. Bu şekilde gidilen seçimlerde alınacak sonuçlar ne olursa olsun siyasal İslamcı rejimin toplumsal dayanaklarının erimeye devam ettiği ancak bağnazlıkla ve gerici güçlere dayanan çürümüş rejimin yıkılmaya mahkûm olduğu gerçeğini ortadan kaldırmayacak.

AKP’YE YENİ GÖREV

Seçimlerin ardından Mayıs seçimleri sonrasında girilen ABD-NATO ekseninde dönüşümünün hızlanacağı bir süreç başlayacak. Orta Doğu’da Amerikan politikasının güncellenmesine bağlı olarak AKP yeni bir rol kapma peşinde. AKP, ülkenin bir göçmen deposu olarak kullanılması ve bütün halkı daha büyük sefalete sürükleme pahasına emperyalist merkezlerin desteğini alarak iktidar ömrünü uzatmaya çalışacak.

Bu dönemde rejimin kalıcılaştırılmasına, geri dönüş yollarının kapatılmasına yönelik bir dizi hamleyle birlikte ilerleyecek. Bu aynı zamanda yeni bir anayasanın dinsel temel üzerinden ve rejimi kalıcılaştırmayı ön plana alacak bir içerikte oluşturulması hedefine işaret ediyor. Ancak buna karşın toplumsal ilişki ve destek cephesi giderek dağılan, karşısında toplumun çoğunluğunun rıza göstermediği bir rejimin bu adımları atabilmesi çok kolay değil. Rejime teslim olmuş düzen muhalefeti bugün de iktidarın tek şansı olmaya devam ediyor.

Önder İşleyen
SOL Parti Sözcüsü

MÜCADELE ÇAĞRISI

Seçimlerin ardından yaşanan dağılma bir yana CHP de dahil kimse olup bitenden ders almış gibi görünmüyor. Aksine bugün de kimisi parti içine yönelmiş küçük iktidar oyunları etrafında, kişisel performans ve reklamcılıkla süslenmiş seyirlik siyaset sürdürüyor. Solun bir kesimin de katıldığı böyle bir burjuva siyaset düzlemi toplumda da bir umut yaratmak bir yana bıkkınlık uyandırmış durumda. Yerel seçimlerde de muhalefet adına başarılı görülebilecek her şey sonuçta yirmi yıldır süregelen toplumsal direnişin siyasal İslamcı rejime karşı süren reaksiyonunun bir sonucu olacak. Ötesinde asıl yapılması gereken şey rejimin saldırdığı her mevzide kora kor bir mücadelenin örgütlenmesidir. Yerel seçimlerde SOL Parti’nin asıl çağrısı, tüm topluma bir kez daha mücadeleye, birleşmeye ve örgütlenmeye çağrıdır. Mayıs seçimleri bir yanıyla umutsuzluk gibi görünen düzen muhalefetinden kaçışı ortaya çıkarırken, bu durum aynı zamanda milyonların muhalefetini aradığı bir umudu da içinde taşıyor. Bu arayışı örgütlü bir mücadeleye dönüştürmek üzere yerel seçimler önemli etaplardan birisi. Yerel seçim mücadelesinin de bir ayağı olarak ülkenin dört bir yanında şeriatçıları, tarikatçıları sokağa çalarak güç oluşturmaya çalışan iktidara karşı, büyük bir cüretle yürüyüşler gerçekleştirdik. Bu mücadele çağrısını ülke çapında katıldığımız meclis üyelikleri seçimleri aracılığıyla, bu temelde toplumsal örgütlülükleri büyütmek için çalışıyoruz. Öte yandan da pek çok noktada da belediye başkanlıkları adaylıkları etrafında mücadele ediyoruz. Toplumsal devrimci mücadelemizin bir parçası olarak ve doğrudan o mücadelenin öznesi olan arkadaşlarımızla adayız.