Kalabalık nüfus, yoksulluk ve yoksunlukla dolu yaşam koşullarıyla mücadele eden insanlara bir umut vermesi açısından olumlu görünse de sorunun ana kaynağı olan sistem eleştirisi eksik kalıyor.

Asya Sineması 4: Hint Sineması’ndan 3 Han-2

PROF. DR. ULAŞ BAŞAR GEZGİN & BURAK KEREM YALÇIN

Bir önceki yazımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.

AAMIR KHAN

PK – 2014

“Hindistan’daki dinsel dogmaları ve batıl inançları sorgulayan cesur bir film. İnsan görünümlü bir uzaylı, dünyaya, Hindistan’a gelir ve olaylar gelişir. Başarılı bir taşlama.

Uzaylının geldiği uygarlıkta dil de insan isimleri de yoktur. El sıkışarak iletişim kurarlar, birbirlerine düşünce aktarırlar. ‘PK’ adını benimser çünkü halk onun garip davranışlarına bakarak onu sarhoş sanır. PK, yerel dildeki ‘sarhoş’ sözcüğünden türemiştir. Yolu, Pakistanlı bir Müslüman’la evlenecekken son anda vazgeçen Hindu bir kadınla kesişir. Kadın, PK’ye çalınan uzaktan kumandasını bulmasında yardımcı olacaktır. Uzay mekiğini çalıştıran uzaktan kumandası olmadan evine dönemeyecektir.

Halk, ona sadece Tanrı’nın yardımcı olabileceğini söyler. PK bunun üzerine, Tanrı’nın, telsizini geri vermesi için Hint dinlerinden Hıristiyanlığa ve Müslümanlığa kadar her yolu dener. Kumandasını çalan, bir Hindu tarikat lideridir. Hatta kumanda üstünden de yeni müritler ve maddi kaynaklar kazanmaktadır. Bu nedenle kumandayı geri vermez; onun yerine müritlerini ikilinin (PK ve Hindu kadın) üstüne gönderir. Tarikat liderinin sahtekar olduğu anlaşılır ama elbette müritler buna bir türlü ikna olmayacaktır. Bu liderin kadının son anda evlilikten caymasında da parmağı olduğu anlaşılır. Kendisi sahtekardır ama Müslümanların sahtekar olduğunu ileri sürer. Yine film, izleyicilere mutlu bir son bahşeder. Kötüler cezasını bulur, aşıklar kavuşur, evli evine köylü köyüne gider.

Film, görüldüğü gibi çok hassas konulara girmiş. Hindistan’da her yıl çok sayıda insan, din çatışmasında öl(dürül)üyor. Film, çekim aşamasında bile dindar Hindular tarafından büyük tepkiyle karşılanıyor. Film gösterime girdikten sonra, Hinduları kötü gösterdiği ileri sürülerek yasaklanması için büyük kampanyalar düzenliyor. İş, bir kez daha, fiziksel şiddete ve lince kadar varıyor. Başka bölgelerde ise kimi ileri görüşlü Hindu siyasetçiler, filmin eleştirisinin Hindulara yönelik değil her dinde olabilecek batıl inançlara ve putperestliğe yönelik olduğunu ileri sürerek, filmi yasaklamak yerine, ona destek sağlıyorlar.”

Three Idiots - 2009

Film, Hindistan’ın en önemli ve en büyük üniversitelerinden birini kazanan üç arkadaşın anlatısını sunmaktadır. Kazanmanın zor olduğu ve okumanın daha da zor olduğu bir okul bağlamında, eğitim politikaları her ne kadar eleştirilse de, çözüm olarak, sistem yerine, bireysel yaklaşımın daha önemli olduğu anlatılıyor. Başrol oyuncusunun ağzından “Okumak istiyorsan bir üniforma bul ve rastgele bir sınıfa gir ve öğren” öğütü veriliyor. Film, kalabalık nüfus, yoksulluk ve yoksunlukla dolu yaşam koşullarıyla mücadele eden insanlara bir umut vermesi açısından olumlu görünse de sorunun ana kaynağı olan sistem eleştirisi eksik kalıyor. Çocuklarının geleceği için baskı kuran ebeveynler ve yeteri kadar çaba göstermeyen öğrenciler sorunun bir parçası olarak görülüyor.

SHAH RUKH KHAN

Kabhi Khushi Kabhie Gham - 2001

Varlıklı bir ailenin evlatlık oğlunun alt kasttan birisiyle evlenmesi sonucu aileden dışlanması anlatılıyor. Film Hindistan’ın kast sistemine bir eleştiri getiriyor gibi görünse de kültür ve dinden doğan gelenek ve göreneklerin aileyi bir arada tutacak yegâne güç olduğunu anlatıyor. Hangi gelenekler iyi hangileri kötü, göreceli ve taraflı bir seçki sunuluyor. Filmde birçok kültürel seremoniye yer verilmiş. Kadınların yerinin bu anlatıda yeri ise oldukça zayıf. Ataerkinin gücü ve önemi vurgulanıyor. Sık sık milliyetçi söylemlerin ön plana çıktığı filmde, yabancı kültür karikatürize bir şekilde betimleniyor. Sınıf ayrımcılığını eleştirir gibi görünmesi ise filmin romantik unsurlarının daha ön plana çıkarmak istenmiş izlenimi veriyor. Filmde ‘Shah Rukh Khan’a diğer bir Bollywood devi Amitabh Bachchan eşlik ediyor.

Kal Ho Naa Hoo – 2003

Amerika’da yaşayan ve çeşitli sorunlarla parçalanmanın eşiğine gelen bir ailenin ve onların hayatlarına giren bir adamın hikayesini anlatıyor. Romantik komedi ve drama türündeki film masalsı bir anlatıya sahip. Tesadüflerle örülü anlatı, fantastik bir film izlendiği hissini uyandırıyor. Bunun yanı sıra film, sahip olduğu diaspora anlatısı üzerinden çok dilli, etnik kökenli olmanın zenginlik olduğunu, ayrımcılığın geride -anavatanda- kaldığı mesajını veriyor.

Don – 2006

Bir suç filmi. Kariyerine kötü adam rolleriyle başlayan Shah Rukh Khan bu filmde kökenlerine dönüyor ve bir anti kahraman portresi çiziyor. Film abartı vurdu-kırdı sahneleriyle “hep kötüler kazanır” mesajı veriyor. Gişede elde ettiği başarıdan sonra devam filmi çekilen film, uluslararası bir suç örgütü liderinin diğer çetelerle ve polisle olan kirli ilişkilerini anlatıyor.

SALMAN KHAN

Bajrangi Bhaijaan (Bajrangi Birader) - 2015

“Hindi dilindeki film, Hindistan-Pakistan barışına katkı sağlayabilecek nitelikte. Bir Hindu dindar adam, 6 yaşındaki dilsiz Müslüman kızı Pakistan’a, ailesinin yanına götürecektir. Yolda maceralar yaşarlar. Ünlü bir Çin klasiğine benzetilen filmin (Batı’ya Yolculuk) birçok ödülü var. Filmin hem anlatısı hem de bu anlatının ana kişiliklerinden olan Maymun Kral’ın Çin ve Hint kültüründe ortak olması, filmin Çin’de de çok izlenmesini sağladı. Dolayısıyla, bu göndermeler bilinçli bile olabilir.

Annesi, dilsiz kızının dilinin açılması için Pakistan’dan kalkar, onu Hindistan’daki bir türbeye götürür. Kızcağız dönüş yolunda kaybolur. İyiliksever bir Hindu adama denk gelir. Onu memleketine göndermek için her yolu dener; ancak sonunda kızı kendisinin götürmesinden başka yolu kalmaz. Fakat işi zorlaştıran bir durum vardır: İkisinin de ne pasaportu ne vizesi vardır. Yasadışı yollardan giriş yapacaklardır. Girdikten sonra Hintli adamın başına gelmedik kalmaz. Casus sanılır, hapse atılır, hatta vurulur bile. Birçok maceradan sonra kız hem annesine hem de diline kavuşur. Dünya genelinde klasik bir anlatı geleneği vardır: Bir filmin başında başkişi ya da öne çıkan bir kişilik olarak bir konuşma ya da görme engelli varsa, filmin sonunda yüksek olasılıkla sağlıklarına kavuşurlar. Filmde de bunu görürüz.

Pakistan’la Hindistan’ın İngiliz sömürgecilerin çaktığı ilk kıvılcımla kanlı bıçaklı düşman olması gerçeği düşünüldüğünde, filmin, barış inşası yolunda oldukça cesur bir adım attığı anlaşılır. Filmin bir bölümü, iki ülke arasında büyük çaplı çatışmalara yol açan Keşmir’de geçer. Film, Pakistan’da bir Hintli’yi ve Hindistan’da bir Pakistanlı’yı resmeder. Çin sinemasından ‘Monster Hunt’ filminde de gördüğümüz gibi, ‘Bajrangi Birader’in iletisi şudur: İki tarafta da iyi ve kötü insanlar var. İki taraftan iyi insanlar sayesinde barış gelecek. Ayrıca, filmin halk tabiriyle, (‘loser’ın karşılığı olarak) “bir baltaya sap olamamış” bir genci başkişi yapması, hem izleyici profili düşünülerek atılmış bir adım olabilir hem de barışın yukarıdan değil aşağıdan başlaması gerektiğine işaret ediyor olabilir.”

Sultan - 2016

“Hindi dilindeki film, bir erkek güreşçinin öyküsü (gerçek yaşama dayanmıyor) anlatılıyor. Başkişi, güreşi bırakmıştır. Geçmişe gider, nedenini öğreniriz: Bir güreş hocasının güreşçi kızına aşık olur, onun gönlünü kazanmak için çok çalışıp başarıdan başarıya koşar. Sonunda evlenirler ve ikisi de, uluslararası olimpik oyuncular olurlar. Eşi, gebe kalır ve çocuğu için sporu bırakır. Erkek ise, kazandıkça daha da kendini beğenmişliğe başlar, gazeteci tokatlar. Son maçı, Türkiye’dedir. O maçı da kazanır; fakat döndüğünde çocuğunun öldüğü haberini alır. Baba, maça gitmeyip ülkesinde kalsaydı, oğlu, babasından gelecek kan nakliyle hayata dönecekti. Çocuk, babası yanında olmadığı için ölmüştür. Eşi onu terk eder. Yapayalnız kalır ve oğlunun adına bir kan bankası oluşturmaya başlar. Bunun için güreşe geri döner. Ödülü bankayı fonlamak için kullanacaktır. Son maçtan önce sakatlanır, durumu duyup gelen eşinin desteğiyle final maçını da sakat sakat kazanır.

Duygusal bir yapım. Film, izleyicilere mutlu son bahşediyor. En çok izlenen diğer Hint filmlerine göre fazlasıyla bireysel, bu yönüyle zayıf bir film. Filmin yüksek izlenme oranı ise, daha önce belirttiğimiz gibi spor ve aile draması formülünden ileri geliyor.””


(*) Metin boyunca tırnak içindeki alıntılar şuradan:

Gezgin, U.B. (baskıda). Temsiller, İzlekler, Özlemler: Asya Sineması ve Beyaz Perdede Toplumsal Temsiller.