Avrupa Türk Gazeteciler Birliği, 12 Eylül darbesinin 43. yıldönümünde Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye raporu açıklaması öncesinde  basına ve gazetecilere yönelik hukuksuzluğa dikkat çekti. Başta Merdan Yanardağ ve Barış Pehlivan olmak üzere Türkiye'de cezaevlerinde bulunan gazetecilerin serbest bırakılması istendi.

BİRGÜN STRAZBURG

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB),Türkiye’yi karanlığa boğan 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nin 43. yıldönümünde Avrupa Parlamentosu önünde “Türkiye’de süregelen basın özgürlüğü ihlallerine” tepki gösterdi. 

Açıklamaada başta Merdan Yanardağ ve Barış Pehlivan olmak üzere tüm tutuklu gazetecilerin serbest bırakılmasını talep edildi.

ATGB açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

"Basın Konseyi raporuna göre Türkiye’de medyanın yüzde 95’i hükümetin kontrolünde. Bugün, bağımsız ve özgür gazetecilerin sansür yasasıyla susturulduğu, “terör örgütü propagandası yapma” gibi yapay bir suçlamayla tutuklanan TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ ile gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklanan Barış Pehlivan’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda gazetecinin cezaevinde bulunduğu bir Türkiye var. Merdan Yanardağ ve Barış Pehlivan’ın da aralarında bulunduğu gazetecilerin cezaevinde olması normal bir hukuk devletinde yaşanmaz. Basını yargı eliyle susturmak demokrasiye en ağır darbedir. Yeni infaz yasasından tecavüzcüler ve cinayet işleyenler yararlanırken gazeteci Barış Pehlivan yararlanamıyor. Bugün Türkiye’de; haksız ve hukuksuz verilen yayın durdurma, idari para ve en son TELE1’e verilen ekran karartma cezasında görüldüğü gibi ekran karartma cezaları halkın haber alma özgürlüğünün de ihlalidir."

AB TÜRKİYE RAPORU'NU AÇIKLAYACAK

"Avrupa Parlamentosu’nda yarın, 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nin 43. yıldönümünde 'Türkiye Raporu' açıklanacak. Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor son hazırlanan raporun dış ilişkiler komitesinde kabul edildiğini açıklamıştı. Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi, Türkiye'nin üyelik müzakerelerinin şu anki şartlarda yeniden başlayamayacağını bu nedenle AB ve Türkiye ilişkilerinin farklı bir düzlemde ilerlemesi gerektiğini belirtmişti.
Gazetecileri haksız ve hukuksuz şekilde cezaevinde tutan, adeta esir muamelesi yapan, AKP’nin iktidarda olduğu Türkiye nasıl Avrupa Birliği’ne girecek?!"

"AKP iktidarında kurumlar tahrip edildi. Laikliğe dönük saldırılar arttı, ekonomi iflas etti ve medya kuşatıldı. İktidarın keyfi uygulamaları ve Sansür Yasası ile  ‘gazeteciler’ baskının en ağırını yaşıyor. Bugüne kadar gerçekleri dile getirdik, gerçekleri yazmaktan ve söylemekten vazgeçmedik, vazgeçmiyoruz! İktidar her fırsatta Türkiye’de özgürlüklerin arttığını iddia ediyor. Ama yaşananlar, gerçekler başka söylüyor."

"Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve Basın İlan Kurumu aracılığı ile TV ve gazetelere verilen cezalar, yayın durdurmalar ve uygulanan sansür ortada.  RTÜK verdiği cezalarla iktidarın “muhalif susturucusu” olarak kullanılıyor. İktidarın bu uygulamaları Anayasal güvence altında olan ifade ve basın özgürlüğüne vurulmuş birer darbedir. Yeni Adli Yıl açılışı nedeniyle Cumhurbaşkanının da katıldığı törende, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan’ın konuşmasının televizyonlarda yayınlanması kasıtlı olarak engellenmiştir."

TÜRKİYE 16 BASAMAK GERİLEDİ

"Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün hazırladığı 2023 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde Türkiye, geçen yıla göre 16 sıra gerileyerek 180 ülke içerisinde 165'inci sırada yer aldı. 

RSF'e göre Türkiye'de zemin kazanan otoriterlik, medyada çoğulculuğuna meydan okuyor ve muhalif görüşleri baltalamak için tüm araçlar kullanılıyor.

RSF Raporu’nda; insanların son beş yılda ülkedeki ekonomik ve siyasi gelişmeler hakkında bilgi almak için eleştirel veya bağımsız medya kuruluşlara yöneldiğini, bu kuruluşların arasında Fox TV, Tele1, Halk TV, Sözcü, BBC Türkçe, VOA Türkçe ve Deutsche Welle Türkçe yer alıyor. 

Raporda; 'Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dikkatleri ülkenin ekonomik ve demokratik gerilemesinden uzaklaştırmak ve siyasi tabanını güçlendirmek amacıyla gazetecilere yönelik saldırılarını artırıyor' deniyor.

47 GAZETECİ CEZAEVİNDE
         
"Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) raporuna göre ise Türkiye’deki gazeteciler özgür değil. TGS tarafından hazırlanan 2022-2023 Basın Özgürlüğü Raporu'na göre 3 Mayıs 2023 tarihi itibarıyla 47 gazeteci gazetecilik faaliyetleri nedeniyle cezaevinde.

TGS raporuna göre son bir yılda en az 96 gazeteci fiziksel saldırıya uğradı, 43 gazeteci sözlü olarak tehdit edildi, 97 gazeteci gözaltına alındı ve 32 gazeteci tutuklandı. Tutuklu gazetecilerin yüzde 80’i ‘Silahlı Örgüt Üyeliği Suçu’ ile suçlanıyor.

Raporda 4 bin 148 habere ve 46 haber sitesine erişimin engellenme kararı verildi. 682 haberin tamamının veya bir bölümünün ise içerikten çıkarılmasına karar verildi, deniyor.

TGS, bir yıl içinde Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'ndan (RTÜK) 58 ayrı idari para cezası kararı çıktığını, toplamda 13.703.913,56 TL idari para cezası kesildiğini ve 33 defa yayın durdurma cezası verildiğini belirtti."

TUTUKLANAN YANARDAĞ DEĞİL, BAĞIMSIZ GAZETECİLİK

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin”in şu sözleri Türkiye gerçeğini bütün çıplaklığıyla açıklıyor

"Tutuklanan Yanardağ değil özgür, bağımsız, kamu yararını savunan gazeteciliktir. Hiçbir demokraside bunun zerresinin kabul edilmesi düşünülemez. Hiç kimse iktidarı eleştirmesin, herkes, her şeye boyun eğsin istiyorlar. Eğmeyeceğiz!. Doğruları her yerde söylemeye devam edeceğiz. Bizim gazeteci olarak görevimiz, okurumuza ve izleyicimize doğruları söylemekten geri adım atmamaktır. Ülkemizde gazetecilik fedakârlık isteyen, bedel ödemeyi göze almayı gerektiren çok zorlu ve bir o kadar da onurlu bir meslektir.   Hiçbir gazetecinin mesleğini yapmak için bedel ödemeyi göze almak zorunda kalmadığı, demokratik, adil, özgür bir medya atmosferine kavuşmak, bizim ömür boyu peşinde olacağımız yegâne mücadelemizdir. Meslektaşımız Merdan Yanardağ’ın önce sosyal medyada linç edilmesi, ardından hedef gösterilmesi ve sonunda tutuklanması kapkara günlerin habercisidir. Bu karar hepimize, demokrasi ve ifade özgürlüğü isteyen herkese yönelik ağır bir gözdağıdır. Biz bu filmi daha önce de gördük. Bu gözdağı gazetecilere vız gelir. Bunu asla kabul etmiyoruz ve sonuna kadar gazeteciliği, basın ve ifade özgürlüğünü savunmaya devam edeceğiz."

Gazeteci Barış Pehlivan'ın 5. kez cezaevine girmesi ise 'Rehin ve esir alma operasyonu, kamuoyunun bilgilendirme hakkının gaspı ve vicdansızlık' olarak değerlendirildi:

CHP İstanbul Milletvekili Yüksel Mansur Kılınç “Ortada bir suç yok. Barış Pehlivan da bugün bir suçlu olarak Silivri Cezaevi’ne getirilmedi. Ortada bir suç yoksa, Barış Pehlivan da Silivri Cezaevi’ne kapatıldıysa, Merdan Yanardağ’ın Silivri Cezaevi’ne kapatılması gibi o zaman ortada hukuki durumun dışında başka bir şey vardır. Bunun adı vicdan meselesidir. Bunun adı vicdansızlıktır” dedi.

Sınır Tanımayan Gazeteciler'den (RSF) Erol Önderoğlu “Gazeteci Barış Pehlivan ‘Kamuoyunun bilgilenme hakkının gaspı meselesi. Bu yıl tutuklanan 13. gazeteci oldu. Haberci tutuklamak kamuoyuna yapılan çağdışı bir saldırıdır" dedi.

CHP'li Enis Berberoğlu ise “Biz Merdan Yanardağ dışarı çıkarmaya çalışırken bugün Barış Pehlivan’ı teslim ettik. Olan ne; bir rehin alma, bir esir alma operasyonu. Şunu da söyleyeyim. Kalkıp da Barış’ı içeri aldık, Merdan’ı koyduk, işte Can Atalay’ı bırakmadık diye dışarıdakileri korkutacaklarını düşünüyorlarsa çok yanlış düşünüyorlar. Bir gün kafalarına dank eder bu.”

Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) 2022'de hapse atılan gazeteci sayısının yeni bir rekor kırdığını bildirdi. Bu yıl gazetecileri en fazla hapse atan ilk beş ülke İran, Çin, Myanmar, Türkiye ve Belarus olarak sıralandı. 

Sendikaların ve uluslararası kurumların hazırladığı raporlar, somut veriler Türkiye’de gazeteciler üzerindeki baskıyı gözler önüne seriyor.

RTÜK CEZA YAĞDIRIYOR

Bunun yanı sıra iktidar, “kendinden olmayan” bütün medya kuruluşlarını da RTÜK eliyle ekonomik olarak sıkıştırıyor. Akla hayale gelmeyen gerekçelerle, Tele 1, Halk Tv, KRT, Fox gibi muhalif medya kuruluşlarına para cezaları yağdırıyor. 

Türkiye’de bazı yargı mensupları hukukun değil, siyasi iktidarın çıkarını önceleyerek, ifade ve basın özgürlüğünü tamamen yok sayan kararlara imza attı.

Türkiye Basın Konseyi’nin “Basın Özgürlüğü” raporundaki “Medyada Kanalizasyon Patladı” ifadesi ve şu ifadeler içinde bulunduğumuz durumu açık seçik anlatıyor:  

Kurallarını tek tek kaybeden, genleriyle oynanan medyaya gazeteci kılığında sızan, hatta iktidar tarafından yerleştirilen ‘kullanışlı’ kişilerin, kirli ilişkiler sarmalı ortaya çıktı. Bu sözde gazeteciler tarafından kirletilen medyada kelimenin tam anlamıyla kanalizasyon patladı, pislik ortaya saçıldı. Gazeteci, mafyanın ve siyasetin çıkarı için değil halk adına görev yapar, kamu haklarının bekçisidir. Gazeteci aç kalır ancak ,Sedat Simavi’nin dediği gibi, “Mesleğine sahip çıkar, eğer kalemine sahip çıkamaz ise kırar, ama satmaz. Onurunu ise asla." 

Biz Avrupa Türk Gazeteciler Birliği olarak, ifade ve basın özgürlüğü, halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkı için mücadele etmeye devam edeceğiz. Türkiye’deki meslektaşlarımızın yanında olduğumuzu ve onlarla sonuna kadar dayanışacağımızı bildirir, gazeteciliğin suç olmadığını ısrarla vurgularız. İktidarın Sansür Yasası’nın bizi durduramayacağını, mesleğimizi onurumuzla yapmaya devam edeceğimizin bir kez daha belirtir ve Avrupa Parlamentosu’nu da halkın haber alma özgürlüğüne savaş açan AKP’ye karşı tavır almaya çağırırız. Gazetecilik suç değildir! Özgür basın susturulamaz! Türkiye’de sansüre son, gazetecilere özgürlük! Türkiye’deki gazeteciler yalnız değil! Gazeteciler serbest bırakılsın!"