Atilla Özsever’in yolu

Nazım ALPMAN

Gazeteci, akademisyen (Yrd. Doç. Dr.) 1960-70’lerin devrimci genç subayı Atilla Özsever’in uzun süre üzerinde çalıştığı otobiyografisi olan “Mesele Teslim Olmamakta” adlı kitabı Ayrıntı Yayınları arasından çıktı.

Atilla Özsever’in nasıl bir kimlik taşıdığı daha kitabın ilk sayfasında ortaya çıkıyor. Kendisi gibi devrimci olan Teğmen Sabahattin Sakman ile 1970’in kasım ayında Kadıköy Yoğurtçu Parkı’na gidiyor. İki sivil devrimciyle buluşacaklar. Gençlerden biri THKO’lu Tuncer Sümer, diğeriyse yedi ay sonra Nurhak dağlarında katledilecek olan Sinan Cemgil’dir!
Yoğurtçu Parkı’nın Özsever’in hayatında çok önemli bir yeri vardır. 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi sırasında Maltepe Zırhlı Tugayı Yoğurtçu Parkının bulunduğu yerdeki Kurbağalıdere Köprüsü üzerinde askeri birlikler önlem almıştır. Bağdat Caddesinden Kadıköy’e doğru yürüyen işçiler, köprü üzerindeki askeri barikatla durdurulur. Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Vahit Güneri manevra mermisi kullanılması için talimat verir. Köprü üzerindeki birliğin komutanı genç subay bu emri uygulamaz. Bu yürekli genç subay da Atilla Özsever’den başkası değildir.

Atilla Özsever 12 Mart 1971 Askeri Darbesinden sonra tutuklanıp Kara Kuvvetleri Devrimci Subaylar Davasından yargılanıp 12 yıl mahkûmiyet alır. 1974 Affıyla tahliye olur ve kendi yolunda yürüyüşüne devam eder. Bulunduğu yerler değişiktir ama onun rotası bellidir: Haksızlıklara karşı, hakkı yenenlerin yanında durmak!

Daha sonra sırasıyla TRT Haber Merkezi, Gelişim Yayınları, İsmail Cem’in Politika Gazetesi, Yol-İş Federasyonu Basın Danışmanı ve 1978’de kurulan Ecevit Hükümetinin Adalet Bakanı Mehmet Can’ın Basın Müşavirliği... Buraya bir nokta koymak gerekiyor. Atilla’nın “Sol kimliği” başvuru yaptığı bazı işlerde “sorun” olduğu için bakanla görüşmeye gittiğinde başa bela olan durumunu açıklarken “Sayın bakan ben CHP’li değilim sosyalistim!” diyor. Bakan Mehmet Can’ın “kafa dengi” yapısı Atilla’yı bile güldürüyor:

-Sakın kimseye söyleme, ben milletvekili olana kadar her seçimde Türkiye İşçi Partisi’ne (TİP) oy verdim!
Yüksek mevkilerde bulunmak Atilla Özsever’i hiç değiştirmiyor. Ankara Cezaevindeki bir mahkûmun (Musa Atlı) TRT’de Jülide Gülizar’ın programına çıkmasını sağlıyor. Cezaevlerini Bakan Can ile birlikte denetleme sırasında İzmit’te Yılmaz Güney’i de ziyaret ediyor. Güney, Atilla’nın 12 Mart döneminde Selimiye Kışlasındaki cezaevi ve THKP-C Dava arkadaşıdır. O görüşme sonrası Yılmaz Güney Üsküdar Toptaşı Cezaevine naklediliyor. Bunu da Atilla Özsever sağlıyor. Çünkü Yılmaz Güney’in sağlık problemleri başlamıştır.

Atilla Özsever Ankara yıllarında boş durmayıp İstanbul İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi’ni bitirerek Harbiye diplomasının yanına ikinci üniversite diplomasını da koyuyor. Ardından da Mülkiye’de yüksek lisans ve doktora tezlerini tamamlıyor.

Atilla Özsever’in Adalet Bakanlığındaki görevi Ecevit Hükümetiyle birlikte 1979’un son aylarında bitiyor. Yeniden İstanbul’a gelince Yurt Ansiklopedisi, Dünya Gazetesi ve Hürriyet Ekonomi Servisinde çalışmaya başlıyor. Onun yoğunlaştığı haberler ise işçiler ve sendikalar oluyor. Yine zor olanı seçiyor.

Babıali’de Atilla Özsever bir “emek markası” olarak yükseliyor. Hürriyet’te yaptığı haberler manşetten giriyor. Gazetenin bu tür haberler için para ödülü sistemi var. Atilla’ya da ödül verildiğinde bunu kabul etmediğini belirten dilekçe yazarak Genel Yayın Yönetmeni Çetin Emeç’e veriyor. Gerekçe ise “ödüller hakkaniyet ölçüsünde değildir” şeklinde. Bazı muhabirlere torpil yapıldığını vurguluyor. Böyle bir şey Hürriyet’te ilk kez yaşanıyor. Emeç, kendisini çağırıp “dilekçeni geri al” diyor. Atilla da “almam” yanıtını veriyor. Hürriyet macerası da böyle bitiyor.Daha sonraki yıllarda Söz, Milliyet, Günaydın, Sabah, Cumhuriyet, BirGün gazetelerinde de yazıyor. Ama hep kendi bildiği doğruları!..
Eğilmeden bükülmeden…

Hayatın her dönemi bir zincirin halkası gibidir. O zincirin gücü en zayıf halka kadardır. Eğer bir halka zayıfsa o zincir çürüktür!

Atilla Özsever’in hayatının her dönemi sağlam halkalardan oluşmuş bir zincirdir. “Mesele Teslim Olmamakta” kitabı onurlu bir hayatın nasıl yaşanması gerektiği konusunda dersler de içeriyor. Kitabın son sayfasını çevirdiğinizde parıltılı bir ömür görüyorsunuz: Atilla Özsever’in yolu