Medyadaki uzun ATM kuyrukları fotoğraflarına eşlik eden hikâyeler halkın direncini kırarak Avrupa’da kuvvetlenen bir ‘sol dalganın’ önüne geçmeyi amaçlıyor

ATM kuyrukları halkın direncini kırmaya dönük

SILAY SILDIR- SELANİK silay.sildir@gmail.com

Yunanistan halkının panik ve korku içinde beklediği yolunda yaratılan imaj, gerçekle örtüşmüyor. Yunanistan’ın borç ödemesi için istediği kısa ek süre talebinin reddedilmesi gibi, medyadaki uzun ATM kuyrukları fotoğraflarına eşlik eden hikâyeler de halkın direncini kırarak Avrupa’da kuvvetlenen bir sol tehlikesinin önüne geçmeyi amaçlıyor. Gerçek şu ki Selanik sokaklarında ATM kuyruklarında sohbetlerde Çipras’ın elinden geleni yaptığı konuşuluyor ve krizle mücadele etmenin oldukça yaratıcı yollarını bulan Selanik halkı 23 Haziran’dan beri aktivistler, sanatçılar ve kültür pratikleri üreticileri işbirliğiyle düzenlenen uluslararası 5. Selanik Bienali’ne ev sahipliği yapıyor. Yunanistan’da tıpkı politika gibi, hayatı dönüştürmeyi amaçlayan kültür ve sanat da krizin ötesine bakmanın yaratıcı yollarını arıyor.

SOL SOKAKTA GÜÇLÜ
Hava alanından bienal mekânına giden yolda, Selanik’te solun sesinin sokakta da oldukça kuvvetli çıktığı fark ediliyor. 10 kadar işgal evinin bulunduğu şehirde kültür altyapısını oluşturan hizmetler halkın en dezavantajlı kesimlerine kadar ulaştırıldığından müze, kütüphane gibi yerler kültürün kıyısında durmuyor, hakikaten kullanılıyor. Bienali düzenleyen Devlet Çağdaş Sanatlar Müzesi gibi kütüphaneler ve parklar da krizde harcama yapmadan sosyalleşilen buluşulan yerler olarak öne çıkmışlar.

Kriz karşısında ürettikleri çözümleri sorduğumuz gençler 30 yaş civarındaki insanların evlerini kapatarak ailelerinin yanına geri taşındığını söylüyorlar. Anne babalar evi geçindirirken onlar da az buldukları maaşlarıyla sosyal hayatlarına devam edebiliyorlarmış, bize güzel bir toplanma noktası olarak az ilerideki bahçeli bir binayı işaret ediyorlar. Çimenlerinin üstü sohbet eden güneşlenen insanlarla dolu olan dev bir kafe sandığımız mekanın Aristotales Kütüphanesi olduğunu öğreniyoruz. Selanik’te kamusal alan gerçekten kamuya ait. Kültür yoluyla dönüştürülmüş ve kullanılıyor. Deniz kıyısında uzanan geniş parklar da hem gündüz hem de akşam insanlarla dolu.

ÇÖP HİKAYELERİ YALAN
Selanik’e gelmeden önceki akşam Türkiye’de televizyondaki çöplerden yiyecek arayan öğretmen hikâyeleri, devletten yardım alabilmek için kendine virüs enjekte eden insanların spekülasyonu ile deniz kenarına kurulan davul setinden müzik dinleyenlerin manzarasıyla tezat oluşturuyor. Türk olduğumuzu anlayınca “Avrupa Birliği’ne girmediğiniz için üzülmeyin” diyor bir taksici ve ekliyor “Bize eşitleri gibi muamele etmiyorlar.”

Selanik Paketi olarak adlandırılan, kamu çalışanları ve emeklilere Avrupa Birliği ve IMF’ce dayatılan kesintilerin kaldırılmasını öngören paketi henüz tam olarak yürürlüğe sokmadığı için SYRIZA karşısında hayal kırıklığı yaşadınız mı diye soruyoruz Bienali düzenleyen kamu çalışanlarına. “Çipras elinden geleni yapıyor” diyorlar. “Hayal kırıklığını yaşatan Avrupa oldu” diye yanıtlıyorlar. Halk Drahmi’ye dönmek istemiyor ancak reform dayatmalarına daha fazla sabırları kalmamış.

UMUT SYRIZA
Onların umudu SYRIZA. Yunan halkı ve uluslararası basının katılımıyla gerçekleşen etkinlik Akdeniz’deki krizi konu olarak seçerken Yunanistan, İtalya ve İspanya’nın ekonomik krizi, Türkiye’nin politik krizi, bölgenin güneyi ve doğusundaki demokrasi ihlalleri, göç ve savaşlar özetlenerek açılıyor. Bienal direktörü Katerina Koskina, Akdeniz’in bölge dışındaki güçlerin çıkarları doğrultusunda kaderi saptanan bir alan olduğunu vurguluyor.
Bienal, göçmen politikalarıyla Akdeniz sularındaki krizin, kemer sıkma politikası dayatmasıyla da Yunanistan’daki krizin esas sorumlusu olan Avrupa’nın sağladığı kamu fonuyla, onların derin siyasetine muhalefet etmeyi göze almış vaziyette. Bienal küratörü Katerina Gregos politika, ekonomi ve kamu hayatında hüküm süren kadercilik ve kapitalizmin kaçınılmaz olduğu yolundaki yerleşik kanı karşısında iradenin, istemin iyimserliğinin ekeceği tohumların, yani muhalif kültürel pratiğin ve yaratıcılığın cevabı bulacağını öngörüyor. 5. Selanik Bienali, ana sergisi için, Komünist Parti’nin kurucusu Gramsci’nin hapishane notlarında ısrarla tekrarlanan bir aforizmayı da başlık olarak seçiyor kendisine: Aklın kötümserliği, iradenin iyimserliği. Yunan Sanatçı Kolektifi Mavi, Gezi Direnişi’nden bir video çalışması sergileyerek ilerici güçlerin dayanışmasını yegâne çözüm olarak işaret ediyor.

Depression Era kolektifinden Lübnanlı bir sanatçı ekibi, iç savaşta harap olan yaşamlarına üzüleceklerine onu kaydettiklerini söyledikleri bir fotoğraf dizisi ortaya koymuşlar. Angela Melitopoulos ve Angela Anderson video ve grafik çalışmasından oluşan işlerinde, neoliberal kapitalist pratiği eleştirmek üzere aktivist bir gurupla çalışıyorlar. Kuzey Yunanistan’da ormanın kalbine, burada yaşamını ve geçimini sağlayan insanların suyuna arsenik karıştırmak pahasına açılan altın madenini ve süreci kayıt altına alıyorlar.

KRİZDEN FAYDALANANLAR
Krizden fayda sağlayanların Yunanistan’ın kaynaklarını ve bankalarının kontrolünü ele geçiren Batılı güçler olduğu açıkça görülüyor. Borcun bütün yükünü kamu çalışanları ve emeklilerin üstüne atarak, halkın kazanılmış haklarını ve yaşam alanlarını elinden almaya çalışan neoliberal dogmanın araçsallaştırdığı kemer sıkma politikalarının absürdlüğü bir kez daha vurgulanıyor. Ana sergide yer alan sanatçı Can Altay ve Jeremiah Day bir videonun, hem baskı hem tekrar yoluyla çoğaltılan midyeci görselinin ilk bakışta öne çıktığı bir mekân düzenlemesi üretmişler. Boğaz’ın fotoğrafları coğrafi bir kavuşmaya, midye ise Rumlardan Tarlabaşı vasıtasıyla Kürtlere geçen bir kültüre işaret ediyor. Akdeniz’deki kesişme ve ayrışmaları vurguluyor. Umut ve yaratıcılığın kriz karşısındaki duruşunu anlatan bir diğer iş, Mısırlı sanatçı Ganzeer’in Arap Baharı sırasındaki protestolarda kullanılan grafik tasarımların oluşturduğu 9.772 m.x 3.20 metrelik bir duvardaki kolaj çalışması. İlginç yanı Ganzeer’in ayaklanmalar esnasında tasarımcı olması sebebiyle gerçekten bu tasarımların sorumluluğunda ve onları aktüel olarak da üretmiş olması.

***

KRİZ KARŞISINDA ÇÖZÜM ÜRETEN YARATICILIK
Sanat, yaşam ve politikanın sınırları bir kez daha belirsizleşiyor. Küratör Gregos’a göre kültürel pratiklerin inşa ettikleri bellek sayesinde tetiklenen düşünce ve duygu, harekete geçirilen radikal hayal gücü, krizin ilerisine bakmanın yollarını oluşturacak. Somut bir örneği olarak da, Nich Hannes’in Akdeniz’in girmesi yasaklanan tek ülkesi olan Suriye hariç tüm ülkelerinde çektiği fotoğraf serisini gösteriyor. Yunanistan’da çekilen fotoğrafta kriz karşısında çözüm üretebilen yaratıcılığa seyircilik ediyorsunuz. Benzincisi doğru dürüst çalışmadığı halde masraflarını karşılayamayacakları bir düğünü benzincilerinde yapan bir Yunan ailesini konu alıyor fotoğraf. Bir varoluş hali olan krize, onurlu varlıklarıyla direniyorlar. Zizek’in söylediği gibi bu mücadele basit bir refah mücadelesi olmanın çok ötesine gider. Bütün bir yaşam yordamı için bir mücadeledir bu, hızlı küreselleşmenin tehdidi altındaki dünyanın direnişidir, yahut, tarih-sonrası metalaşmanın tehdidi altındaki bir kültürün kendi günlük ritüel ve tarzlarıyla direnmesidir.