Küresel ölçekte büyüme eğilimi gösteren elektrikli otomobil pazarında rekabet koşullarının olgunlaşması, teknoloji ve otomobil markaları arasındaki işbirliklerinin belirginleşmesi ile karşılık bulmaya başladı

Avrupalı devler güçlerini birleştiriyor

ERSOY YAŞAR | ersoy@otosafari.com

Elektrikli ve otonom (sürücüsüz) otomobil geliştirmelerinde kritik öneme sahip Silikon Vadisi’nde otomotiv ve bağlı sektörlerine yönelik Ar-Ge çalışmaları yapan teknoloji geliştiricilerinin sayısı gün geçtikçe artıyor. Kaliforniya’da daha önce bir operatörün eşlik etmesi zorunlu kılınan sürücüsüz otomobil yol testlerinde, araçların operatör olmaksızın trafiğe çıkabilmesine izin verildi. Asya’da nüfus ve sanayileşmeye bağlı olarak artan hava kirliliğiyle mücadele etmek adına otomobil pazarını katı yasa ve düzenlemelerle kontrol altında tutmaya çalışan Çin, elektrikli otomobil pazarının lideri konumunda yer alıyor ve bu alanda hızlı geliştirmeler yapıyor. Hindistan sermayesinin şimdilik satın almalarla yönettiği otomobil ve motosiklet markalarının da elektrikli ulaşıma yönelik büyük yatırımları var.

‘START UP’

Bugün, otomotive yönelik özgün çözüm veya teknoloji geliştiren ‘start-up’ olarak anılan küçük ölçekli girişimlerin köklü otomobil üreticilerinin ani ilgisine mazhar olarak milyonlarca dolarlık yatırımlarla satın alındığını izliyoruz. Daralan Türkiye pazarında zor günlerden geçen bir çok markanın ‘komşu’ Avrupa’da elektrikli, hibrit hatta hidrojen yakıt hücreli modelleri ile ‘sıfır emisyon’ vaat ettiğini de görebiliyoruz. Elektrikli otomobil pazarındaki bu ivmenin yakın gelecekte rekabetin koşullarını değiştireceğinden de çok sık söz eder olduk.

Elbette, Avrupalı üreticiler de ABD ve Çin’in başını çektiği ‘yeni otomobil’ anlayışını hızla benimsemek zorunda kaldılar. Avrupa’da emisyon değerlerine göre plaketlerle işaretlenen ve motor normlarına göre kategorize edilen özellikle dizel modellerin şehir merkezlerinde kullanımına izin verilmemesi, bazı ülke veya yerel yönetimlerin bu otomobilleri trafikten men etmesine ve kullanım kısıtlarına uzanan tartışmalı bir süreç de hakim. Euro 4 ve öncesi motor normlarındaki otomobillerin ‘az gelişmiş’ veya ‘emisyon önceliği olmayan’ Avrupa ülkelerine satılmasıyla, bir anlamda pazarda gençleştirme de yapılıyor. AB’nin büyük ülkelerinin, elektrikli otomobil pazarında güçlü bir oyuncuyu sahneye çıkarmadan önce fiziki koşulları tasarladıklarını söylemek hatalı olmaz.

Endüsti 4.0 kavramını dünya ile buluşturan Almanya’nın dijital dönüşümde beklenen atılımı yapamaması otomobil özelinde eleştirilmesine neden oluyordu. Yılın ilk çeyreğinde Avrupalı iki büyük üretici BMW ve Daimler’in (Mercedes-Benz’in çatı markası) mobilite (hareketlilik) alanında işbirliğine gidebileceklerini duyurması bu alanda büyük bir adım olarak nitelendirildi. Nitekim Avrupa Birliği Komisyonu’ndan onay alınmasıyla bu işbirliğinin anahatları da belirginleşti.

Avrupa’da yaygın olarak kullanılan araç paylaşımı alanında yatırımları olan iki şirket birlikte hareket edecekler. BMW’nin araç paylaşım uygulaması DriveNow ve Daimler’e ait olan Car2Go işbirliği kapsamında güçlerini birleştirecek. Ayrıca, taksi, park ve şarj istasyonları gibi mobil hizmetler de birlikte verilecek. Öncelikle Avrupa kentlerinde geçerli olacak bu uygulama, ABD’nin Rekabet Kurumu’nun onay vermesi halinde ülkeye de taşınacak. Bu kapsamda mobilite şirketinin 2019’da Berlin’de kurulması da hedefleniyor. İki marka da bu hamleyle bütünleşik bir mobilite ekosistemi yaratmayı amaçlıyor. Yalnızca Audi’nin gelecek beş yılda bağlanabilirlik, dijital dönüşüm ve otonom araç teknolojilerine 16 milyar dolar yatırım yapacağını, üretim tesislerinin ve donanımların yenilenmesi ile harcamalarının 40 milyar avroya ulaşacağını açıkladığını da ekleyelim.


Toyota ve PSA Grubu Avrupa’da işbirliğine gidiyor

Toyota ve PSA Grubu, Avrupa pazarındaki başarılı ve karşılıklı fayda sağlayan uzun süreli bir işbirliğine imza attı. 2019’un sonundan itibaren PSA, Toyota Motor Avrupa (TME) şirketine tedarik ettiği ticari araç ürün gamını artırarak, Toyota markası adına İspanya Vigo fabrikasında kompakt hafif ticari araç (C-Van) üretecek.
Orta ölçekli hafif ticari araç birlikteliğini, PSA Grubu’nun Fransa’daki Hordain tesisinde üretilen Toyota Proace ile 2012’de başlatan iki şirket, güçlü yanlarını kullanarak kompakt ve orta ölçekli hafif ticari araçları, geliştirme ve üretim maliyeti optimizasyonundan faydalanmayı hedefliyor. Toyota, gelecekte çıkacak hafif ticari araç için geliştirme ve endüstriyel yatırım maliyetlerine de ortak olacak.
Kolin tesisi
2012 yılının Ocak ayından itibaren Toyota, kompakt A-segmenti modellerinin üretimini yapan ortak üretim girişimi olan Çek Cumhuriyeti Kolin’deki Toyota Peugeot Citroën Automobile Czech s.r.o. (TPCA) tesisinin finansal mülkiyetini üstlenecek. Bu tesis, TME grubunun Avrupa’da yönettiği diğer yedi Toyota fabrikasına katılarak bu markaya bağlı olacak. 2002’de PSA ve TMC tarafından kurulan TPCA ortak girişimi ile Kolin tesisi, her iki şirket için de mevcut jenerasyon kompakt A-segmenti modellerini üretmeye devam edecek.


Moto Guzzi’den Enduro yorumu

İtalyan motosiklet üreticisi Moto Guzzi, Enduro geleneğinin son temsilcisi V85 TT’yi gün yüzüne çıkardı. Yepyeni bir şasi üzerinde geliştirilen V85 TT, farklı sürüş modları sayesinde hem arazide hem de uzun yol kullanımlarında yüksek sürüş keyfi sunarken, 80 HP gücündeki çift silindirli motoruyla performans arayan motosiklet severlere hitap ediyor. Yeni model, önümüzdeki yıl Türkiye’de satışa sunulacak. Neredeyse 1 asra dayanan İtalyan geleneğinin son temsilcisi V85 TT’deki “TT” ibaresi, İtalyanca ‘tutto terreno’ yani ‘tüm yol şartları’ anlamına geliyor. Paris-Dakar Rallisi’nin 80’lerdeki efsanevi günlerinden ilham alınarak geliştirilen modelde, klasikleşmiş Enduro tasarım özelliklerinin hepsini bir arada sunuyor. Motosiklet, 208 kg ağırlığa, 830 mm sele yüksekliğine sahip.

avrupali-devler-guclerini-birlestiriyor-542359-1.


Tofaş’a çevre ödülü

Bu yıl 50’nci yaşını kutlayan Tofaş’ın çevre ve sürdürülebilirlik konusundaki uygulamaları, ödüle layık görüldü. Marka, İstanbul Sanayi Odası tarafından 18’incisi düzenlenen ‘Çevre Ödülleri’nde ‘Büyük Ölçekli İşletme Çevre ve Sürdürülebilirlik Yönetimi’ kategorisinde birinci oldu. Törende ödülü Tofaş Dış İlişkiler Direktörü Güray Karacar aldı. Yeni yatırımlarda da çevresel öncelikleri göz önünde bulunduran marka, yeşil satın alma yaklaşımıyla işbirliklerini yalnız fiyat ve kalite bazlı değil çevreye bakış açısını gözeterek gerçekleştiriyor. Sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için tüm değer zinciriyle işbirliği içerisinde olmayı, sürdürülebilirlik bilincini artırmayı amaçlayan şirket, tedarikçilerinin de ortak hedefler doğrultusunda hareket etmesi adına çalışmalarını ve tedarikçi seçim kriterlerini bu doğrultuda oluşturuyor.

avrupali-devler-guclerini-birlestiriyor-542360-1.


4’üncü nesil Jimny satışa sunuldu

İlk kez 1998’de yola çıkan 3’üncü nesil modeliyle 20 yıllık başarı dolu bir hikâyeye imza atan Suzuki’nin Jimny modeli, 4’üncü nesli ile Türkiye’de de satışa sunuldu. Selefinde kullanıcılar tarafından beğenilen tüm özellikleri koruyan model, dört tekerlekten çekiş sistemi, yalın ve maskülen tasarım detayları ve fonksiyonel yapısıyla geçmiş çizgilerini anımsatıyor. Kompakt boyutlarıyla şehir içinde hayatı kolaylaştıran yeni Jimny’nin GLX donanım paketi, 1,5 litrelik 100 HP gücündeki benzinli motor ve 4 ileri vitesli otomatik şanzıman seçeneğiyle satışa sunuluyor. Boyundan büyük arazi yetenekleri İyi bir off-road aracının en zorlu koşullarla dahi başa çıkabilmesi gerekiyor. Kompakt boyutların getirisi olan hafif gövde ve 1,5 litre hacimli yüksek verimliliğe sahip motoruyla yeni Suzuki Jimny, her türlü kullanım şartında performans vaat ediyor.

avrupali-devler-guclerini-birlestiriyor-542361-1.


Operasyonel kiralama sektörü de küçüldü

Araç kiralama kuruluşlarını aynı çatı altında birleştirmek amacıyla 1996’da kurulan ve 129 araç kiralama firmasının üyesi olduğu Tüm Oto Kiralama Kuruluşları Derneği (TOKKDER), bağımsız araştırma şirketi Kantar TNS işbirliğiyle hazırladığı ‘TOKKDER Operasyonel Kiralama Sektör Raporu’nu açıkladı. 2018’in 3’üncü çeyrek sonuçlarını içeren rapora göre, Türkiye’de gerçekleşen yeni otomobil satışları 2017’nin aynı dönemine göre yüzde 24 oranında azalırken, operasyonel araç kiralama sektörü 9 aylık dönemde Türkiye’de satılan yeni otomobillerin yüzde 21,2’si olan 76 bin 877 adet yeni aracı filosuna kattı. Bu dönemde, 9 milyar TL yeni araç yatırımı yapan sektörün aktif büyüklüğü ise 30 milyar 480 milyon TL’yi aştı. Geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1, 2017 yılı sonuna göre ise yüzde 6,2 oranında daralan operasyonel kiralama sektörünün filosundaki araç sayısı 343 bin 287 adet oldu.

Rapora göre, ilk 9 aylık dönemde Renault yüzde 26,2’lik payı ile Türkiye operasyonel araç kiralama sektörünün araç parkında en çok tercih edilen marka oldu. Renault’u yüzde 14,5 ile Volkswagen, yüzde 12,5 ile Fiat, yüzde 10,5 ile Ford markaları takip etti. Sektörün araç parkının yüzde 52,3 gibi önemli bir kısmı kompakt sınıf araçlardan oluşurken, küçük sınıf araçlar yüzde 26,4, üst orta sınıf araçlar ise 13,7 pay aldı. Rapora göre ayrıca, sektörün araç parkının yüzde 93,5’ini dizel araçların oluşturması dikkat çekerken, otomatik vitesli araçların payı ise yüzde 52 olarak gerçekleşti.

‘Büyüme devam edecek’

TOKKDER Yönetim Kurulu Başkanı İnan Ekici, “Operasyonel kiralama sektörü geçen 9 yılda her yıl yüzde 10-15 seviyesinde büyüme kaydetti. 2017’yi 366 bin araç parkıyla kapatan sektörün 2018 sonunda 415 bin araç parkına ulaşacağı öngörüsüyle yola çıkmıştık. Ancak ekonomide yaşanan olumsuzluklar nedeniyle ticaretin yavaşlaması ve işletmelerin tasarruf yapmak adına araç tedariklerini ertelemesi haliyle hedeflerimizi yeniden güncellememize neden oldu. Bunun yanında, yeni araç kiralama sözleşmelerinin TL cinsinden düzenlenmesinin zorunlu hale gelmesi, para piyasalarında yaşanan sıkışıklık ve TL cinsiden kredi maliyetlerinin yüksek olması sebebiyle sektörün geçen 9 yıldaki gibi çift haneli büyüme oranlarına ulaşamayacağını ve 2018’de bir miktar küçüleceğini düşünüyorum. Yaşanan ekonomik durumun sektörümüzde bir süre durgunluğa sebep olacağı aşikâr. Ama bu durum geçici” dedi.


Jeep pikap modelini sahneye çıkardı

Jeep’in bugüne kadarki en kabiliyetli pikap modeli Jeep Gladiator, Los Angeles Otomobil Fuarı’nda sahneye çıktı. Amerika’da 2019’un ikinci çeyreğinde yollarla buluşacak olan modelin EMEA bölgesindeki satışına ise 2020’den itibaren başlanacak.
Wrangler modeline bağlılığını yansıtan pikapta, tasarımcıların, markanın imzası niteliğindeki yedili ızgarayı, daha aerodinamik olması için geriye doğru kaydırdığı ve daha geniş kullandığı görülüyor. LED farlar ve stop grubu ile modern bir görünüme sahip olan Gladiator’de, çok yönlü kullanıma izin veren büyük bir yük alanı sunulurken, 725 kg taşıma kapasitesi, 3,5 tona kadar da çekme kapasitesi vaat ediliyor.
Modelde, 3,6 litrelik 285 HP güce sahip V6 Pentastar benzinli motor seçeneğinde 6 ileri manuel ya da 8 ileri otomatik şanzımana yer verilirken, 260 HP gücündeki 3,0 litrelik EcoDiesel V6 dizel motor seçeneğinde 8 ileri otomatik şanzıman kullanılıyor ve her iki versiyonda da çok gelişmiş bir 4x4 sistemine yer veriliyor.


Göz bozuklukları kazaya sebebiyet veriyor

Araba kullanırken 5 duyumuzun sağlıklı çalışması gerekiyor. Bunlardan en önemlisi göz. Sürücülerin farkında bile olmadığı göz bozuklukları kazalara sebebiyet verebiliyor. Seiko Optik Türkiye Göz Sağlığı Danışmanı Op. Dr. Özgür Gözpınar, “Sürücülerde, araç kullanırken parlama ve yansımalardan oluşabilecek sıkıntıların giderilmesi ve varsa görme bozukluklarının düzeltilmesi gerekir. Gözünde ilerleyebilen katarakt, glokom, göz tansiyonu ve retina bozuklukları gibi rahatsızlıklar olan kişiler, bunların araba sürüşlerine etkilerini düzenli kontrol ettirmeli. Bu gibi hastalıklarda görme yeteneği değişebileceği için bu durum hem kendileri, hem de çevreleri için tehlikeli sonuçlar doğurabilir” diyor.

Gözpınar, görme bozukluğu olan kişilerin, araçlarında mutlaka yedek bir gözlük bulundurması gerektiğini vurgulayarak unutkanlık, devamlı gözlük kullanmama sebebiyle yanında olmaması veya kısa süreli araba kullanma bahanesiyle gözlük kullanımının ihmal edilmemesi gerektiğini de belirtiyor.