12 Eylül darbesinin araçlarından olan Devlet Güvenlik Mahkemelerinin (DGM) devamı olduğu gerekçesiyle eleştirilen...

YARSAV VE YARGI-SEN KURUCU BAŞKANI ÖMER FARUK EMİNAĞAOĞLU’NDAN AVUKATLARA ÇAĞRI:
Avukatlar ÖYM’lere gitmesin

ONURKAN AVCI

12 Eylül darbesinin araçlarından olan Devlet Güvenlik Mahkemelerinin (DGM) devamı olduğu gerekçesiyle eleştirilen Özel Yetkili Mahkemelerin (ÖYM) kapatılacağının açıklanması yeni bir tartışma yarattı. Daha aylar öncesine kadar AKP’nin as kadrosunun “Şuan için Türkiye’nin onlara ihtiyacı var” dediği ÖYM’leri kaldıracağına dair açıklamaları Gülen Cemaatine yakın isimlerin tepkilerini çekmeye devam ederken, hukukçular da memnun değil. Cemaatin olması gerektiğini savunduğu ÖYM’lerin kaldırılması gerektiğini söyleyen YARSAV ile YARGI-SEN Kurucu Başkanı olan Ömer Faruk Eminağaoğlu, AKP’nin sözünü ettiği düzenlemesininse hem hukuksuz hem de göstermelik olduğuna işaret ediyor.

»Yakın bir zamana kadar AKP’nin as kanadından yapılan açıklamalarda “ÖYM’lerin demokratik olmadığı ancak henüz Türkiye’nin onlara ihtiyacının bitmediği” vurgusu vardı. Sizce şimdi birden bire AKP’nin ÖYM’lerin antidemokratikliklerine dem vurarak onlara ilişkin düzenlemeye gitmesine ne neden oldu?


ÖGM'lerde yapılan yargılamalarda sergilenenler, ÖGM'lerin DGM'lerden bile geri yapılanmalar olduğunu açıkça göstermiştir. KCK davalarında da, Silivri yargılamalarında da ÖGM'lerdeki tüm yargılamalarda da çok açıkça ortaya döküldüğü üzere, bu mahkemelerde, adil yargılanma koşulları sağlanamamaktadır. Bu mahkemeler sivil dönemin olağanüstü mahkemeleri, sivil dönemin sıkıyönetim mahkemeleridir. Artık bu fotoğraf sırıtmaktadır ve iktidar bile bu durumu inkar edemez durumdadır.


“İKTİDAR, ÖYM’LERDE AMACINA ULAŞTI”
»ÖYM’lerin başlattığı yargılamalar aynen devam edecek ancak ÖYM’ler kırpılacak deniyor. Bu hukuki mi? Ve ilk soruda değindiğim ‘ihtiyaç’tan kastedilen bu davalar mıydı sizce?


DGM'ler tabela değişikliği ile ÖGM oldu, şimdi de sadece ÖGM'lerin tabelalarının değiştirileceği, sürecin böyle yürütüleceği anlaşılmakta, yine içten bir irade sergilenmemektedir. Bu yaklaşım hukuksal değildir. ÖGM'lerin tabelası değiştirilmemeli, tamamen kapatılmalıdır. Aslında ihtiyaç denilen, siyasi iradenin yani gücün, bu mahkemeleri kendi hedefleri için kullanma sürecidir. Askeri darbe dönemlerinde dipçikle yapılanlar ve yargı üzerinden sürdürülenler, sivil dönemlerde dipçik yerine kullanılan, bağımsızlığın ortadan kaldırıldığı yargı üzerinden gerçekleştirilmektedir. Hükümete karşı işlendiği, anayasal düzene karşı işlendiği ileri sürülen suçlara ilişkin tüm mutfak çalışmaları, hükümetin kontrolündeki kolluk tarafından yapılmakta, bunlar savcılık işlemi gibi sunulmakta, savunma etkin kılınmadığı için, mahkemelerde de savcılık işlemleri bu tabela altında sadece tekrarlanarak, yargılama faaliyeti gibi gösterilmekte, sonuçta siyasi iktidar, kimi listelemiş ve hedef yapmış ise, o kişi, örgüt ve kurumlar, bu mahkemeler eliyle demokratik ve sosyal yaşamın dışına atılmakta, baskılanmaktadır. Böylece demokratik yaşam tek tipleştirilmekte ve biçimlendirilmektedir. Burada alınan mesafe nedeniyle, artık siyasi irade amaçlarına ulaştığını ifade etmektedir.

»ÖYM’lere ilişkin ne yapılmalı ve AKP ne yapma niyetinde?
ÖGM'ler kapatılıp, mevcut mahkemelerde tabela değişikliği ile ağır ceza mahkemelerine dönüştürülecek ise, mevcut mahkemeler, genel ağır ceza mahkemesi kimliği ile, aynı yargıç ve savcılarla, bu dosyalara bakmaya devam edecektir. Bu durumda aynı DGM-ÖGM olayında olduğu gibi, yine değişen bir şey olmayacaktır. ÖGM'ler kapatılırken, mevcut mahkemelerde ağır ceza mahkemelerine dönüştürülmemeli, buradaki yargıç ve savcılar başka görevlere atanmalıdır. ÖGM'lerdeki dava ve soruşturmalarda genel ağır ceza mahkemelerine ve normal savcılıklara devredilmeli, sadece savcılığa bağlı adli kolluk kurulmalı, soruşturmalar savcılıklar tarafından bizzat yapılmalı, ama önce yargı bağımsızlığı gerçek anlamda sağlanmalıdır. Baktığımızda yine takiyye ile karşılaştığımızı ve yeni bir tabela değişikliği ile karşı karşıya olduğumuzu görmekteyiz.


Ne yapılması gerektiğine gelince: hükümeti buna zorlamak için, bütün avukatlar ÖGM'lerden çekilmeli, hiç bir baro ÖGM'lere avukat görevlendirmemeli, bu konuda soruşturmaya muhatap olan Diyarbakır ve İstanbul Barosuna herkes destek olmalı, amaç hukuk ihlallerine dikkat çekmek olunca Diyarbakır Barosu Silivri’den, İstanbul Barosu Diyarbakır’dan birbirlerine destek mesajlarını vermelidir. Tüm barolarda bu sürece destek olmalı, ortak bir eylem planı ortaya koymalıdır.


‘ERDOĞAN'IN SÖZLERİ ÇATIŞMAYI GÖSTERİYOR’
»Erdoğan-Gülen krizinin son perdesinin ÖYM’ler olduğu yorumuna katılıyor musunuz?
Konu iktidar partisi içindeki güç odaklarının siyaseten irdelenmesini gerektirmekte, hukuksal irdelemenin dışında kalmaktadır. Ancak bir kez daha ortaya çıkan, iktidarın bu mahkemeleri kullandığıdır. İktidar içinde hangi güç odağının baskın olduğu sorusu, hukuksal olarak yanıtlayamayacak, başka analizler yapılmasını gerektiren bir sorudur.


Başbakan, "ÖGM'ler devlet içinde devlet, ben MİT Müsteşarımı vermem, bu beni almak demektir" diyerek, ÖGM'ler üzerindeki gücünü, aynı zamanda da ÖGM'ler üzerinde yeni ortaya çıkan güç çatışmasını da ortaya koymaktadır. Oysa yargı yargıya bırakılıp bağımsızlığı sağlanmazsa yarın güç kimde olacaksa, yine bu mahkemeler o gücün yanında yer alacak, askerler, emekli askerler örneğinde olduğu gibi bu mahkemeler hukuku gözetmeden Erdoğan'ı da, cemaati de bir bumerang gibi dönüp vuracaklardır. Yaşananlardan artık bu derslerin çıkarılmış olması gerekmektedir.

“ÖYM’ler de hukuksuz, kapıdaki düzenleme de”

Anayasa Hukuk Profesörü İbrahim Kaboğlu ise 2004’te Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda yapılan bir değişiklikle kapatılan DGM’lerin yetkisine giren davalara bakmakla görevlendirilen ÖYM’lerin ‘adli yargı içinde istisnai yargı düzeni’ oluşturduğunu ve "anayasal hak ve özgürlükleri" ihlal ederek çalıştığını söylüyor:


“ÖYM kararları, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin (İHAS) öngördüğü güvenceleri ve İHAM içtihadı bakımından çok tartışmalı ve sorunlu.


Bu nedenle, bunlar kaldırılmalı; ÖYM'lerin yerine, olsa olsa, uzmanlık mahkemeleri savunulabilir. Hükümet, içeride yapılan ve Avrupa'dan gelen eleştirileri, uzun süre kulak ardı etti. Son günlerde  ÖYM'lere el atma gereği duyması, geç kalınmış bir özeleştiri olarak da kabul edilebilir.


Bununla birlikte, yapılacak düzenlemenin sadece görev alanını daraltmakla sınırlı tutulması, ÖYM'leri, hukuk devletinin gereklerine uygun hale getirmez. Yine, görülmekte olan davaların yapılacak bir düzenlemenin dışında tutulması da, ceza hukukunun genel ilkelerine aykırılık oluşturur...”

Cemaat
ÖYM’lerin
kalkmasını istemiyor


AKP’nin ÖYM’lere dair yapacağını söylediği düzenlemeye en sert tepki ise cemaate yakınlığıyla bilinen medya kuruluşları ve yazarlardan geldi.


Medyada Fethullah Gülen’e en yakın isim olarak bilinen Hüseyin Gülerce, söz konusu düzenlemenin AKP’nin artık demokrat olmaktan vazgeçtiğini ilan etmesi anlamına geldiğini yazdı. AKP’lilerin ÖYM’ler gibi mahkemelerin Avrupa’da olmadığını söylemesi üzerineyse dün “Avrupa'da, örgütlü suçla mücadeleyi özel yetkili mahkemeler yapıyor” manşetiyle çıkan Zaman gazetesi, ÖYM’lerin gerekliliğini savundu. AKP milletvekili Şamil Tayyar, “Uygulama Ergenekoncuları sevindirir” derken,
Taraf gazetesinden Mehmet Baransu da uygulama için AKP’ye “Neden korkuyorsunuz?” diye sordu.