Yargı bağımsızlığına dikkat çeken Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, “Yargının diğer devlet erklerinin kontrolü altında olması hak ve özgürlüklerin sonu olur” dedi.

Kaynak: AA
AYM Başkanı Arslan’dan yargı bağımsızlığı mesajı: ‘Hak ve özgürlüklerin sonu olur’
Fotoğraf: AA

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, "Yargı bağımsızlığı adil yargılanma hakkının yanında, diğer tüm temel hak ve özgürlüklerin de başlıca ve en etkin güvencesidir." dedi.

Arslan, Anayasa Mahkemesi Yüce Divan Salonu'nda düzenlenen 11. Uluslararası Yaz Okulu Programı'nda yaptığı konuşmada, her yıl mahkemelerin görev alanını ilgilendiren bir konunun program kapsamında ele alındığını, bu yılki konunun "Adil Yargılanma Hakkının Bir Güvencesi Olarak Yargı Bağımsızlığı" olarak belirlendiğini söyledi.

Yargı bağımsızlığının, sadece adil yargılanma hakkının bir güvencesi olmadığını belirten Arslan, "Türk Anayasa Mahkemesi kararlarında vurgulandığı üzere, yargı bağımsızlığı adil yargılanma hakkının yanında, diğer tüm temel hak ve özgürlüklerin de başlıca ve en etkin güvencesidir." ifadesini kullandı.

Bağımsız ve tarafsız bir yargı olmadan devlet olamayacağını vurgulayan Arslan, şöyle devam etti:

"Zira devlet, tanımı icabı toplumun hukuk kuralları zemininde örgütlenmiş halidir. Şiddet tekeli olarak devletin meşruiyeti hukuka bağlıdır. Hukukun kişilerin adaleti tesis ederek hak ve özgürlükleri koruyacak şekilde uygulanması da bağımsız yargının varlığına bağlıdır. Öte yandan, yargı bağımsızlığı sadece hukuk devletinin değil, kuvvetler ayrılığı ilkesinin de zorunlu bir sonucudur. Kuvvetler ayrılığı, yargının yasama ve yürütmenin müdahalesinden uzak olmasını gerektirmektedir. Yargının diğer devlet erklerinin kontrolü altında olması hak ve özgürlüklerin sonu olur."

"HAKİM ELİNDEKİ ADALET TERAZİSİNİ KUYUMCU HASSASİYETİYLE TUTMALI"

AYM Başkanı Arslan, demokratik hukuk devleti bakımından yargı bağımsızlığının hayati öneme sahip olduğunu, tüm demokratik anayasalarda bu soruyu cevaplayan hükümlerin var olduğunu kaydetti.

Anayasa'nın 138. maddesinde "Mahkemelerin bağımsızlığı" başlığının bulunduğunu anımsatan Arslan, "Esasen yargı bağımsızlığı, hakimin tarafsızlığını sağlamanın da ön şartıdır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkememizin kararlarında belirtildiği üzere, hakimin tarafsızlığı onun tarafların leh ve aleyhlerinde bir düşünceye, önyargıya sahip olmamasını ifade eder." değerlendirmesinde bulundu.

Hakimin tarafsız olduğu konusunda taraflarda bir kanaatin oluşmasının önemli olduğunu vurgulayan Arslan, "Bunun için hakimin çok dikkatli olması, elindeki adalet terazisini kuyumcu hassasiyetiyle tutması gerekir." dedi.

Anayasa'nın 138. maddesinde yargı bağımsızlığını korumak için yargı dışı aktörlere yönelik açık ve kesin bir dille uyarılarda bulunulduğunu aktaran Arslan, şunları kaydetti:

"Bunlardan en başta geleni müdahalesizlik anlamında negatif yükümlülüktür. Buna göre hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, tavsiye ve telkinde dahi bulunamaz. Anayasamız yasama organı için bu müdahale yasağını özel olarak düzenlemiştir. Görülmekte olan bir dava hakkında yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin olarak parlamentoda soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz."

"HAKİMLİK TERTEMİZ BİR VİCDANLA ADALETİ TESİS ETMEYİ GEREKTİRİR"

Zühtü Arslan, Anayasa'nın yargı bağımsızlığı konusunda kamu gücü kullananlara yüklediği pozitif yükümlülüklerin de bulunduğunu bildirdi. Pozitif yükümlülüğü "yargı kararlarının etkili icrası" olarak niteleyen Arslan, "Bu yükümlülük yargı bağımsızlığının tamamlayıcı unsurudur. Buna göre yasama, yürütme ve idare makamları mahkeme kararlarını değiştirmeden ve geciktirmeden uygulamak zorundadır." şeklinde konuştu.

Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusundaki algının da çok önemli olduğuna işaret eden Arslan, mahkemeler ve hakimlerin bağımsız ve tarafsız olmalarının yeterli olmadığını, öyle olduklarının da bilinmesi gerektiğini söyledi.

Hukuk devleti ilkesinin yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı görünümüne zarar verecek davranışlardan kaçınmayı gerektirdiğine değinen Arslan, şu ifadeleri kullandı:

"Hakları ve özgürlükleri korumanın ön şartı olan yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının tam olarak gerçekleşmesi bir dizi yükümlülüğün yerine getirilmesine bağlıdır. Ancak bu ilkenin hayata geçirilmesi her şeyden önce yargı mensuplarının kirlenmemiş ve prangasız bir vicdana sahip olmalarını gerektirmektedir. Bu kuşkusuz kolay değildir, zira hiçbirimiz steril bir dünyada yaşamıyoruz. Ne var ki hakimlik tam da böyle bir ortamda tertemiz bir vicdanla adaleti tesis etmeyi gerektiren bir meslektir."