Bir kimsenin doğup büyüdüğü yer,yurt anlamındaC.S.Tarancıdemiş ki:“Memleket isterim/ Ne başta dert ne gönülde hasret olsun...” Valilik,“sergilenmesi uygun görülmemiştir” yargısıyla engelleyince,Kemal Kocatürk de demiş ki:“Ben bu oyunu iki yıl önce de Edirne’de oynadım,hiçbir sorun çıkmamıştı...” Ey kardeşim,sen daha anlayamadın mı bu memleketi;hadi Türkçesiyle söyleyelim:Bu ülkeyi?..

Daha öncelere değinmeden,gelelim 2000 yılına. Büyük ses getiren oyunumuzla turnedeyiz Karadeniz’de boydan boya. Samsun’da oynadıktan sonra Merzifon’a geçiyoruz. İlgi büyük burada da,biletler tükenmiş. Ancak salona geldiğimizde kapıdan içeri sokmuyorlar bizi. Türkiye’nin birçok yerinde,daha bir gün önce Samsun’da yasak olmayan oyun,1,5 saat uzaklıktaki yine Türkiye’nin Merzifonu’nda yasaklanabiliyor. Şimdi insan düşünüyor o zaman,Samsun Türkiye’de de Merzifon başka bir ülkede mi? Ya da tersi? Öyle ya,hangi yasa hangi maddeye neye göre değerlendiriliyor da,orada başka burada başka yorumlanabiliyor?! Bu duyulunca diğer yasaklamalar da geldi ardı ardına... Sonra,bundan vazgeçip oyuna izin verdiler,ancak her gösterim sonrası polisler görüyorduk artık tiyatroda ellerinde tutanaklarla. Çeşitli illerde tam 13 dava açıldı... Kocatürk’ün durumuyla ilgili,Muammer Karaca Tiyatrosu örneğim var bir de. Bu salonda altı ay önce aynı oyunu oynanmıştım. Profesyonel bir tiyatro bulunduğu ilde herhangi bir izin alma zorunluluğunda değilse de “izin alınmamıştır” diye polisler bastı salonu bu kez... Türkiye’nin İstanbulu’nda aynı salonda aynı oyun oynandı,ama altı ay sonra aynı salonda aynı oyuna,ne oldu?! Ne olacak,bir dava da Karaca’dan açtılar bana!?

Yasaklamalar her yerde,her zaman benzeri biçimde uygulanmıyor. Onlar biliyor zamanlamalarını. “Onlar” derken AKP’den söz etmiyorum bir tek. Her dönemde gördük engellemeleri,yasaklamaları. Bir düşünsek şöyle,siyasal erkin işine gelmedikçe yaptıklarını,saymakla bitmez. Her dalda. Hadi Kocatürk,sen ve ben yalnızca sanatçı bireyleriz,etimiz ne budumuz ne? Peki gerçekte kim durmalı karşısında bu yasakların? Yani hesap soracağız,kınıyoruz,unutmayacağız vd sözler,ay nasıl da bayıltıyor artık içimi... Hem öyleyse “sor” be kardeşim,öyleyse “unutma” be kardeşim;nasıl ne yapacaksan,yeter ki bunları eylemde somutla... “Siyasetçiler,örgütler,sendikalar nerelerdesiniz?” desem,yine aynı tas aynı hamam...