DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, önceki gün açıklanan ''Kur korumalı TL vadeli mevduat'' düzenlemesini eleştirerek, ''Millî ve yerli bankacılık sisteminin tamamıyla dövize endeksli mevduatla çalışması hangi millîlik, yerlilik anlayışına sığıyor?” diye sordu.

Babacan'dan 'dövize endeksli mevduat' değerlendirmesi: Örtülü faiz artırımıdır

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Kendi parasını değersiz gören, yabancı para ile güven vermeye çalışan bir yönetim beceremez'' dedi ve dövize endeksli mevduat düzenlemesine ilişkin kararları ''örtülü bir faiz artırımı'' olarak niteledi.

Babacan, Ankara’da Polatlı Ticaret Odası’nın düzenlediği Ekonomik İstişare Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, şunları söyledi:

“Birkaç tespit yapmamız gerekiyor. Birincisi, şu anda dolar kurunun düşmüş hali dahi, eylül ayının başındaki kur seviyesine göre çok daha yüksek. Ölümü gösterip sıtmaya razı etme gibi bir durumla karşı karşıya kaldık. İkincisi, Cumhurbaşkanının açıklamalarıyla eş zamanlı olarak, kamu bankalarının yoğun bir şekilde döviz sattığı konuşuluyor. ‘Cumhurbaşkanı bir konuştu, döviz düştü’ dedirtmek için kamu bankaları bu dönemde cayır cayır döviz satıyorsa, bunu birilerinin çıkıp açıklaması lazım. Üçüncü konu, açıklanan yeni kararlar, döviz kurunu kısa vadede bir nebze olumlu etkilese de ileriye doğru Hazine’nin ve Merkez Bankası’nın yükümlülüklerini olağanüstü artıracak.

"HAZİNE KUR FARKINI VERGİLERLE ÖDEYECEK"

Vatandaşımıza diyorlar ki, ‘Sen paranı Türk lirasında tutsan da sanki döviz almışsın gibi kazandıracağız. Türk lirasına aldığın faiz döviz kurundaki artışın altında kalırsa aradaki farkı kapatacağız. Kur ne kadar artarsa artsın, kur farkını ödeyeceğiz’. Bugünkü döviz kurunu düşük gösterirken, ilerideki kur artışının bedelini Hazine’ye ödetmenin hazırlığını yapmış durumdalar. Hazine, bu kur farkını vatandaşlardan toplanan vergilerle ödeyecek. Bu, ülke ekonomisinin tam bir dolarizasyona götürülmesidir. Para politikalarının etkisini sıfırlar.

Bu kararlar, örtülü bir faiz artırımıdır. Türk lirası faiz oranlarını talimatla düşürüp, Türk lirası faizinin çok üstündeki kur artışı beklentisinin garanti yoluyla karşılanacağını söylemek, örtülü bir faiz artırımından başka bir şey değildir. ‘Sen Türk lirasının faizini al, üzerine bir de döviz farkını ödeyeceğim’ diyor. Döviz farkı Türk lirası faizine eklendiğinde, gerçek Türk lirası faizi, kur farkının eklenmiş şekliyle oluşan nihai faiz haline geliyor.

Merkez Bankası’nın aldığı faiz talimatla indirilmiş, Hazine’nin ödediği faiz 8 puan artırılmış, mevduata kur artışı garantisi vererek örtülü faiz artırımına gidilmiş ve ortaya çıkacak kur riski Hazine’nin sırtına yıkılmıştır. Bu kendi tabirleriyle ‘faiz lobisine çalışma’nın en açık halidir. Bu kararların faturasını, çalışanlarımız, çiftçilerimiz, esnafımız başta olmak üzere dar ve sabit gelirliler öderken, kararların getirisinden az sayıda yüksek gelir ve servet sahipleri yararlanacaktır.

Kendi parasını değersiz gören, yabancı para ile güven vermeye çalışan bir yönetim beceremez. Ayakta kalamaz, kalamayacak. Çünkü devletin kasasını, Hazine’yi, kendi vatandaşına dövize endeksli bir biçimde borçlandırmak, bu ülkenin yarınlarını ipotek altına almaktır.”

Geçen hafta çarşamba günü ben bunu öngörerek bir açıklama yapmıştım. ‘İç piyasada dövize endeksli borçlanmak için hazırlandıklarını duyuyoruz' demiştim. Bir ülkenin hazinesi, kendi vatandaşına borçlanırken, hiç başka bir ülkenin para birimiyle borçlanır mı? Bununla ilgili uyarmıştım. Millîlik, yerlilik diyorlar ya. Bu nasıl millîlik, yerlilik? Bankalarda döviz mevduatı zaten yüzde 60-65’e çıkmış, sen Türk Lirası mevduatını dövize endeksleyeceğim diyorsun. Millî ve yerli bankacılık sisteminin tamamıyla dövize endeksli mevduatla çalışması hangi millîlik, yerlilik anlayışına sığıyor?

Sayın Erdoğan’ın son dönemlerde sık sık bahsettiği ‘düşük faiz-yüksek kur’, ‘rekabetçi kur’ söylemi, yani övünerek gündeme getirdiği yeni ekonomik model daha bugünden iflas etmiştir. Bu söylemin ‘düşük faiz’ bacağı yapılan örülü faiz artırımıyla çökmüştür. Garanti yoluyla kuru düşürmek, sabit tutmaya çalışmak, ‘yüksek kur’ bacağından da vazgeçildiği anlamını taşımaktadır.” (AJANS BİZİM)