‘Bacak kırma’ ile mücadele olmaz

Sibel BAHÇETEPE

Son yıllarda madde kullanımı artarken, iktidar yetkilileri çözümü yalnızca asayiş ile çözmeye çalışıyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Uyuşturucu satıcısını bulduğunuz an ayaklarını kırın” açıklamasını anımsatan uzmanlar “Esasen bir halk sağlığı sorunu olan madde kullanımı/ bağımlılığı ile mücadele çok yönlü ve bütüncül olmalıdır. İçişleri Bakanı tarafından salt bir ‘asayiş’ sorununa indirgendiği sürece, hangi ‘bacak kırma eylem planı’ uygulanırsa uygulansın önümüzdeki yıllarda madde kullanımı ve bağımlılığı toplumun tüm kesimlerini etkilemeye devam edecektir” dedi.

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeki Yüncü, BirGün’e yaptığı değerlendirmede uyuşturucu madde kullanımının, uyuşturucu ticaretini önlemeye yönelik olarak yapılacak tedbirlerle önüne geçilecek bir durum olmadığını söyledi. Yüncü ‘‘Tabii ki arzı önleme önemli bir uygulamadır. Polisiye tedbirlerle yürütülmesi gerekir, ama bir taraftan da talep azaltmaya yönelik uygulamalar yapmak gerekir” dedi. Bütüncül bir yaklaşımın önemine değinen Yüncü, “Talep azaltma üç aşamada yapılır. Birinci aşaması eğitim hizmetleri, ikinci aşaması tedavi hizmetleri ve üçüncü aşaması da rehabilitasyon hizmetleridir. Rehabilitasyon hizmetleri açısından almamız gereken çok mesafe var. Eğitim açısından iyi niyetli çalışmalar var ancak yeterli değil” diye konuştu. Yüncü, özetle şunları kaydetti: “Ekonomik kriz, sosyal bir takım sorunlar, göç, işsizlik, eğitim sisteminde sıkıntılar olduğunda uyuşturucu kullanımı artabilir. Topyekün mücadele şart."

BÜTÜNCÜL YAKLAŞIM

Dr. Ergün Demir ve Dr. Güray Kılıç ise uyuşturucu ile mücadelenin salt bir asayiş sorununa indirgenemeyeceğini, bütüncül ve toplumsal yaklaşım gerektiğini söylediler. Madde kullanımını tetikleyen faktörleri ‘düşük eğitim seviyesi, işsizlik, borçlanma, göç, fuhuş ve şiddet’ olarak sıralayan hekimler, İçişleri Bakanı’na seslendi. Hekimler özetle şunları söyledi: “Madde kullanımına bağlı ortaya çıkan problemleri ortadan kaldırmak ancak bu sorunu çağımızın ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak ele alıp uzun vadeli ve kalıcı devlet politikaları geliştirmek ile mümkündür. Eğitim seviyesinin düşmesi, işsizliğin artması, vatandaşların yaşamlarını borçla döndürmeye çalışması, ülkemize gelen göçmen sayısının hızla artması, fuhuş ve şiddet olaylarında meydana gelen artışlar madde kullanımını tetiklemektedir. Madde bağımlılarının, tedavi sonrası sosyal rehabilitasyon aşaması yeterince takip edilmediğinden, tekrar kısa sürede madde kullanmaya başladıkları belirtilmektedir. Bu alana ilişkin yapılan bilimsel çalışmalarda belirtilen önerileri dikkate almadan, ergen ve genç erişkinlere yönelik bir planlama yapılmadan, eğitim sistemini bilimsel ve nitelikli hale getirmeden, yoksulluk ve işsizliğe karşı mücadele edilmeden salt arzı azaltıcı güvenlikçi yöntemlerle olumlu bir sonuç almak maalesef pek mümkün olamayacaktır.”