Bağımsızlık, özgürlük, eşitlik ve laiklik için: Yaşasın Cumhuriyet
BirGün
Saltanatı ve hilafeti ortadan kaldırarak çağdaş bir siyasal düzeni Türkiye’ye kazandıran Cumhuriyet, tam bir asır önce kuruldu. Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde ilan edilen Cumhuriyet’in 100’üncü yaşı kutlu olsun.
Saray’ın tebaa olarak gördüğü toplumu, hanedanlığın boyunduruğundan kurtararak yurttaş olma bilinci, seçme ve seçilme hakkı verdi. Cumhuriyet, 1923’ten günümüze değin kendi karakteri üzerinde tahribat yaratan birçok kritik aşamadan geçti; kimi büyük sorunlar üretti ve bunlardan bazılarını çözümsüz bıraktı. Cumhuriyet’e vurulan darbelerin belki de en büyüğü Türkiye’nin Demokrat Parti iktidarında NATO’ya katılması oldu. Takip eden yıllarda ülkenin, kapitalist/emperyalist sisteme entegre olması için Cumhuriyet adım adım çürütüldü.
NATO’ya katılımın ardından Türkiye, ABD emperyalizminin güdümüne girdi. Devlet eliyle tüm devrimci dinamikler ezilmeye çalışıldı. Bunun için askeri darbeler yapıldı. ABD’nin ‘Yeşil Kuşak’ projesi doğrultusunda toplum dincileştirildi. İslamcılık ve faşizm, bu kaynaktan beslenerek bugünlere geldi. 2002’de iktidar koltuğuna oturan AKP de bu sürecin en “nadide” ürünüydü. Siyasal İslamcı iktidar, aradan geçen 21 yılda Cumhuriyet’in tüm ilerici kazanımlarını ortadan kaldırarak ülkeyi çağdışı bir tek adam rejimine sürükledi.
Bugün Saray düzeninde, Cumhuriyet’in en sağlam sütunları olması gereken laiklik ve demokrasiye kenarda köşede küçük bir yer bile yok. Zamanı geriye almak ne kadar imkânsızsa, AKP öncesine dönmek de o kadar imkânsız. Artık elimizde kurtarılacak değil, yeniden adil, demokratik ve eşitlikçi bir temelde kurulması gereken bir Cumhuriyet ideali var. Gerçekten demokratik bir cumhuriyet, ancak ve ancak onu cesaretle talep eden örgütlü bir halkın kararlı mücadelesiyle tarih sahnesine çıkarılabilir.
Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında, bir arada yaşamın mümkün olduğu, eşit, özgür, bağımsız, laik ve gerçekten demokratik bir ülkede nefes alabilmek ümidiyle…