MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, HDP'nin Hazine yardımı blokesinin kaldırılması yönünde karar alan AYM'ye yüklendi. Bahçeli, "AYM'nin statüsü, kuruluş ve yargılama esasları kökten değiştirilmeli, hainlere zeytin dalı uzatan kahredici mevcut yapısı bütünüyle tasfiye edilmelidir. AYM, Türk milletinin mahkemesi değildir" diye konuştu.

Bahçeli'den AYM'ye HDP çıkışı: Bütünüyle tasfiye edilmelidir
Fotoğraf: AA

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin MYK ve MDK Toplantısı'nda açıklamalarda bulundu.

Bahçeli AYM'nin, HDP'nin Hazine yardımı blokesini kaldırımasıyla ilgili sert açıklamalarda bulundu. "AYM'nin statüsü, kuruluş ve yargılama esasları kökten değiştirilmeli, hainlere zeytin dalı uzatan kahredici mevcut yapısı bütünüyle tasfiye edilmelidir. AYM, Türk milletinin mahkemesi değildir" diyen Bahçeli, AYM Başkanı'nı da hedef aldı.

"Şayet HDP zillet ittifakında yer almayıp, kendi cumhurbaşkanı adayını çıkarmayı planlıyorsa AYM Başkanı arayıp da bulamayacakları özelliklere sahiptir" ifadelerine ye veren Bahçeli, "HDP'nin cumhurbaşkanı adayı AYM başkanı olursa biz bunu son derece doğal ve tutarlı bir tercih olarak kabul ederiz" şeklinde konuştu.

Bahçeli ayrıca, Millet İttfakı'nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nu hedef alarak, "Üstelik makul son, 14 Mayıs'ta kendisini beklemektedir. Kılıçdaroğlu şahsıyla birlikte diğer parti başkanları uçurumun dibine çekecek siyaseten silip atacaktır. Zillet kaybedecektir, zafer Cumhur'un olacaktır" dedi.

Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları şöyle:

"Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri öncesinde milletvekillerimizin katılımıyla son toplantımızı yapmış bulunuyoruz. Bugün deprem felaketinin derin etkileri alınan tepkiler 14 Mayıs seçimleri ve diğer siyasi gelişmeleri değerlendirme imkanı bulduk. MHP ve Cumhur İttifakı 14 Mayıs seçimlerine tam olarak hazırdır, başarmaya kararlıdır. Bizim başarımız demek mazlumların umudu demek. Ülkemizin yükselişi demektir. MHP ve Cumhur İttifakı milli bağımsızlığın gücü, birlik ve kardeşliğin güvenliğidir. Türkiye'miz siyasi ve stratejik mahiyeti, tarihi nitelikte olan aynı zamanda sürekli akış halinde olan bir sürecin bir güzergahın tam ortasındadır. Bir yanda Cumhuriyetin 100 yılına yaklaşırken bu yıl dönümünün demokrasinin imkanıyla perçinlemenin çabasındayız.

"DEPREMİN İLK ANINDAN İTİBAREN DEVLET BÖLGEYE İNTİKAL ETMİŞTİR"

Kaldı ki inancımız ve ümidimiz de budur. Zorlu bir dönemden geçtiğimiz herkesin malumudur. 6 Şubat depreminde ülkemize son bir asrın en büyük felaketini yaşatmıştır. Acılarımız çok büyük olsa da milli manevi dayanışma göz kamaştıran fiile geçmiştir. Türkiye tek nefes olmuştur. Türk milleti tek ses tek bilek haline gelmiştir. Muazzam bir kardeşlik ve yardımlaşma hissiyatı deprem bölgesine el olup uzanmış, gövde olup kucaklaşmıştır. Depremin ilk anından itibaren devlet tüm gücüyle bölgeye intikal etmiş, kanayan yaraların sarılması, çökmüş binaların altında kalan kardeşlerimizin kurtarılması amacıyla mücadele başlamış kısa sürede sonuçlar alınmıştır.

Yarım milyon insanımız depremzedelerin yardımına koşmuştur. 3,3 milyon insan deprem bölgesinden tahliye edilmiştir. 800 bin insan şehirlerden köylere taşınmıştır. Yurtlarda otellerde ve misafirhanelerde ise 300 bine yakın insanımıza barınma imkanı sunulmuştur. Yapılan açıklamalardan anlaşılmıştır ki 100 bin ilave konteyner kurulumu yapılacak ve 500 bine yakın depremzede vatandaşın daha iyi şartlarda yaşamasına imkan sağlanacaktır. Tüm itham, itibarsız ifadelere rağmen devlet üzerine düşen görevleri yerine getirmiş, buna da kararlılıkla devam etmektedir. Devlet milletiyle el ele vermiş, hiçbir siyasi, ideolojik, etnik ya da mezhebi ayrım gözetmeksizin gereği neyse yapılmıştır. Bir yıl içinde sıfırdan inşa edilecek depreme dayanıklı konutların hak sahiplerine teslimi yapılacaktır. Yaparsa Cumhur İttifakı yapacaktır. Yaparsa Cumhurbaşkanı Erdoğan yapacak ve başaracaktır.

YSK Resmi Gazete'nin aynı mükerrer sayısında seçimlerle ilgili kararı yayımlanmıştır. Seçim için geri sayım başlamıştır. Bir an evvel seçimleri yapıp ana sorunların çözülmesine dönmek asıl gayemizdir. Türkiye'nin kaybedecek 1 saniyesi bile yoktur. Bizim derdimiz Türkiyemizin kısa sürede derlenip toparlanmasıdır. 14 Mayıs seçimlerinin ülkemize hayırlı olması, yaşadığımız acılar sebebiyle seçim kampanya döneminin sakin sabırlı anlayışı kutuplaşmadan uzak geçmesi başlıca dileğimizdir. MHP buna hazırdır. Siyasi muhataplarımıza çağrımız da bu yöndedir. Son milletvekili genel seçimlerine katılma hakkı tanınan siyasi partilere her yıl hazineden ödenmek üzerine 5 binde 2'si oranında ödenek belirlenmektedir. Bu ödenek hazine yardımı yapılacak siyasi partiler arasında YSK tarafından ilan edilen oy oranlarına ilişkin bölüştürülmek suretiyle her yıl ödenmektedir.

AYM'YE HDP TEPKİSİ

Bizim teklifimiz şudur, 14 Mayıs 2023'te yapılacak seçimler için siyasi partilere ödenen 3 kat fazla ödeneğin doğrudan depremden etkilenen illere ve vatandaşlara aktarılması düşünülmelidir. MHP bu feragata gönüllüdür. Diğer siyasi partilerden de hassasiyeti ümit etmektedir.

Biz böyle düşünürken Anayasa Mahkemesi'nin HDP ile ilgili aldığı karar gafilliktir. AYM oy çokluğuyla karar almış ve yine safını belli etmiştir. HDP'nin kapatılması istemiyle AYM nezdinde açılan dava devam ediyorken terör ve bölücülük yatağının alacağı yardıma bloke konmuştu. Bu mahkeme söz konusu blokeyi kaldırmış HDP'ye hazinenin kasasını açmıştır. Bu yürek burkan hukuk skandalı olarak anılacak karardır. Bu karara oy veren mahkeme üyeleri vicdanlarını sesi değil ihanetin sesini dinlemiş ve buna kulak vermişlerdir.

Üstelik yılan hikayesine dönen kapatma davasında HDP'nin yapacğaı sözlü savunmanın 11 Nisan'a ertelenmesi de kararlaştırılmıştır. Hukukun siyasileştiğini iddia eden gürültü kirliliği yapan müfterilerin hiçbir tepkisi, eleştirisi duyulmamıştır. İşlerine geldi mi adalet derler, gelmedi mi adaletin rafa kaldırıldığını iddia edecek kadar ikiyüzlüdürler. AYM, HDP'nin seçimlere girmesine kolaylaştırmış, açıktan tarafını belli etmiş, güvenirliğine bir kere daha darbe vurmuştur.

"HDP'NİN ADAYI OLURSA TUTARLI KABUL EDERİZ"

Önümüzdeki seçimden sonra Cumhur İttifakı'nın yegane hedeflerinden biri yeni anayasadır. AYM'nin statüsü, kuruluş ve yargılama esasları kökten değiştirilmeli, hainlere zeytin dalı uzatan kahredici mevcut yapısı bütünüyle tasfiye edilmelidir. AYM, Türk milletinin mahkemesi değildir. Teröristlere Hazine yardımını açan kararı melanet olarak tanımlıyoruz. Şayet HDP zillet ittifakında yer almayıp, kendi cumhurbaşkanı adayını çıkarmayı planlıyorsa AYM başkanı arayıp da bulamayacakları özelliklere sahiptir. HDP'nin cumhurbaşkanı adayı AYM başkanı olursa biz bunu son derece doğal ve tutarlı bir tercih olarak kabul ederiz.

Her ne kadar PKK, CHP ile İP'e methiyeler düzüp terörist Demirtaş cezaevinden müzakere içerikli bir mektubu İP Başkanı'na yayınlaasa da henüz hiçbir ��ey iiçin geç kalınmış değildir. AYM'nin bölücü terör örgütünün arka bahçesi olması adalet ve hukuk katlidir. Buna göz yumamayız. Böylesi alçalmayı sineye çekemeyiz. Şehitlerin kemiklerini sızlatan kahramanlarımızı incitip yok sayan mahkemeyi biz de yok sayarız. Suçlunun masum kabul edilip, masumların suçlandığı Türkiye olamaz. Cumhur İttifakı böylesi kepazeliğe müsaade etmeyecektir. Teröristi aklayan mahkeme yapısına sonuna kadar karşı çıktık. Türk adaletine verilen zararı cübbe giyip karar açıklayan üyeleri nasıl tamir edecektir. Kandilden 3-5 terörist olsaydı aynı karar aynı şekilde çıkmayacak mıydı? Bu soruların cevabını AYM üyeleri değil aziz milletimiz 14 Mayıs'ta verecek ve hesabını soracaktır.

KILIÇDAROĞLU'NU HEDEF ALDI

Kılıçdaroğlu'nun çırpınışı beyhudedir. Üstelik makul son, 14 Mayıs'ta kendisini beklemektedir. Kılıçdaroğlu şahsıyla birlikte diğer parti başkanları uçurumun dibine çekecek siyaseten silip atacaktır. Zillet kaybedecektir, zafer Cumhur'un olacaktır."